Balık Yağı Takviyeleri Kalp Sağlığını Olumsuz Etkileyebiliyor | HORECA TREND
Takip edin!

Sağlıklı Beslenme

Balık Yağı Takviyeleri Kalp Sağlığını Olumsuz Etkileyebiliyor

Araştırmacılar, balık yağı takviyelerinin kalp sağlığı üzerindeki etkilerini inceledi. Balık yağı takviyelerinin faydaları ve kalp sağlığına olan etkileri detaylı bir şekilde sunuldu.

Yayınlandı

on

Omega-3 yağ asitleri bakımından zengin olan balık yağı takviyeleri, kardiyovasküler hastalık riskini azaltmak için sıkça tercih ediliyor. Ancak, son yapılan araştırmalar bu takviyelerin etkileri konusunda dikkat çekici bulgular ortaya koyuyor. Balık yağı takviyeleri, kalp sağlığını korumak bir yana kalp sağlığınızı olumsuz etkileyebilir.

Amerika Birleşik Devletleri’nde 60 yaş üstü yetişkinlerin yaklaşık %20’si kalp sağlığını desteklemek amacıyla balık yağı takviyelerini kullanıyor. Ancak, İngiltere’deki araştırmacılar tarafından yürütülen yeni bir çalışma, balık yağı takviyelerinin etkilerini detaylı bir şekilde incelemiştir.

Balık Yağı Araştırma Bulguları

  • Araştırmacılar, 40 ile 69 yaş arasındaki 415 binden fazla katılımcının sağlık verilerini inceledi.
  • Çalışmaya katılanların yaklaşık üçte biri düzenli olarak balık yağı takviyesi alan kişilerden seçildi.
  • Bu kişilerin kalp hastalığı riskinin azaldığı gözlemlenirken, sağlıklı bireylerde farklı sonuçlar ortaya çıktı.

Sadece Kalp Hastalığı Olanlar İçin Faydalı

Araştırmanın sonuç raporunda; balık yağı takviyelerinin kalp rahatsızlığı olan kişiler için faydalı olduğu belirtilmekte. Ancak, sağlıklı bireylerde takviyenin inme ve kalp rahatsızlığı riskini artırabileceği vurgulanmaktadır.

Araştırmaya göre, balık yağı takviyesi alan sağlıklı bireylerde atriyal fibrilasyon ve inme riskinin arttığı gözlemlenmiştir.

Uzmanlar, bu takviyenin sadece zaten hasta olan kişilerde etkili olabileceğini belirtmekte. Uzman Dr. Andrew Freeman, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Balık yağı takviyelerinin herkes için gerekli olmadığını anlamalıyız. Bu takviyelerin sadece kalp hastalığı olan bireyler üzerinde belirli etkileri olabilir” dedi.

Kaynak: HORECA TREND ve Dr. Andrew Freeman

Devamını Oku
Reklam
Yorum Yapmak İçin Tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

HORECA Tedarik

Sporcu Beslenmesinin Güçlü Oyuncusu: Nohut!

Sporcu performansında sadece antrenman değil, tabaktaki seçimler de belirleyici oluyor. Duru Gıda Beslenme Danışmanı Diyetisyen Emine Uluçay, zengin besin değerleriyle nohutun sporcu beslenmesinde önemli bir yere sahip olduğunu vurguluyor: “Nohut, protein, lif, vitamin ve mineral içeriğiyle kas onarımı, enerji üretimi ve bağışıklık sistemi desteği için vazgeçilmez bir kaynaktır.”

Yayınlandı

on

Yoğun antrenman, yalnızca sporcuların performansını artırmaz; vücudu da ciddi biçimde zorlar. Bu noktada doğru besin seçimi, kas gelişimi, enerji üretimi ve genel sağlık için kritik rol oynar. İşte tam bu noktada sofraların geleneksel ama etkili süper gıdası nohut devreye giriyor.

Duru Gıda Beslenme Danışmanı Diyetisyen Emine Uluçay, bitkisel protein kaynaklarının önemine dikkat çekerek, “Nohut, yüksek kaliteli proteinin yanı sıra lif ve mineral açısından da zengin bir içeriğe sahip. Kas onarımı, enerji ihtiyacı ve bağışıklık sistemi desteği için sporcu beslenmesinde mutlaka yer almalı,” diyor.

Dayanıklılığı Artırıyor, Enerji Seviyesini Koruyor

Antrenman sırasında oluşan mikro kas yıkımları, vücudun protein ihtiyacını artırıyor. Uluçay, “Nohut, sadece güçlü bir protein kaynağı değil; aynı zamanda kompleks karbonhidrat yapısıyla uzun süreli enerji sağlar. Kan şekeri dengesini korur, dayanıklılığı artırır ve içeriğindeki demirle kaslara oksijen taşınmasına yardımcı olur,” ifadelerini kullanıyor.

Demir, magnezyum, çinko ve B vitaminleri gibi hayati minerallerle dolu olan nohut, sporcuların artan mineral ihtiyacının doğal yollarla karşılanmasına yardımcı oluyor. Aynı zamanda düşük doymuş yağ oranı sayesinde kalp ve damar sağlığını da destekliyor. Uluçay’a göre, “Nohut, hem performans hem de uzun vadeli sağlık açısından sofralarda mutlaka yer almalı.”

Sporcular İçin Pratik ve Güçlü Bir Seçenek

Giderek artan bilinçli beslenme trendlerinde nohut, hem bitkisel protein kaynağı olarak hem de pratik hazırlanabilirliğiyle öne çıkıyor. Çorbalardan salatalara, atıştırmalıklardan ana yemeklere kadar pek çok tarifte kullanılabilen bu mucizevi bakliyat, sporcu menülerinin vazgeçilmezleri arasında hızla yerini alıyor.

Kaynak: HORECA TREND ve Duru Gıda 

Devamını Oku

Meyveler

Kivinin Faydaları ve Sağlık İçin Önemi

Meyveler, sağlık için vazgeçilmez besinlerdir. Kivi de bu meyveler arasında hem lezzetiyle hem de “kivinin faydaları” ile öne çıkar.

Yayınlandı

on

Yazar:

Sağlıklı bir yaşamın anahtarı dengeli beslenmedir. Dengeli beslenmede ise meyvelerin yeri oldukça büyüktür. Lezzetleriyle olduğu kadar sağlık faydalarıyla da ön plana çıkan meyvelerden biri de kividir. Peki, “kivinin faydaları” nelerdir? Bu makalede kiviyi yakından tanıyacağız.

Meyvelerin Genel Sağlık Faydaları

Meyveler, sağlıklı bir yaşamın temel taşlarından biridir. Vitamin, mineral ve lif bakımından zengin olan meyveler, vücudun günlük besin ihtiyaçlarını doğal yollarla karşılamaya yardımcı olur.

Düzenli meyve tüketimi, metabolizmayı hızlandırır, bağışıklık sistemini güçlendirir ve doğal enerji kaynağı olarak gün boyunca zindelik sağlar. Aynı zamanda güçlü birer antioksidan kaynağı olan meyveler, vücudu serbest radikallerin zararlı etkilerine karşı korur. Cilt sağlığından sindirime kadar pek çok alanda fayda sağlayan meyveler, sağlıklı beslenme ve dengeli diyet programlarının vazgeçilmez bir parçasıdır.

Kivi Nedir? Kivinin Faydaları Nelerdir?

Kivi, dışı tüylü kahverengi kabuklu, içi parlak yeşil renkli olan, eşsiz tat profiline sahip bir meyvedir. Tatlı ve hafif ekşi aroması sayesinde hem tek başına tüketilebilen hem de salatalardan tatlılara kadar birçok tarifte kullanılan çok yönlü bir meyvedir.

“Kivi nedir?” sorusunun yanıtı, sadece lezzetiyle değil, kökeniyle de ilgi çekicidir: Aslen Çin menşeli olan bu meyve, 20. yüzyılın başlarında Yeni Zelanda’da yetiştirilmeye başlanmış ve dünya genelinde tanınan “kivi” adını da buradan almıştır.

Günümüzde kivi, Akdeniz iklimi başta olmak üzere uygun bölgelerde yaygın olarak yetiştirilmekte ve besleyici değeriyle sofraların vazgeçilmezleri arasında yer almaktadır.

Kivinin faydaları konusunda bilgilndirme için, bir kutuda 4 kivi yer alan bir görsel.

Oldukça lezzetli bir meyve olan kivinin faydaları da oldukça fazla.

Kivinin Faydaları Nelerdir?

Kivi, yalnızca eşsiz tadıyla değil, sağlık üzerindeki çok yönlü faydalarıyla da dikkat çeken bir süper meyvedir. “Kivinin faydaları nelerdir?” sorusuna yanıt arayanlar için işte öne çıkan başlıklar:

C Vitamini Deposu

Kivi, portakal ve limondan bile daha yüksek miktarda C vitamini içerir. Bu sayede bağışıklık sistemini güçlendirir, vücudu hastalıklara karşı korur ve cilt sağlığını destekleyerek daha parlak bir görünüm kazandırır.

Sindirim Sistemine Destek

Kivi, “aktinidin” adı verilen doğal bir enzim içerir. Bu enzim, proteinlerin daha kolay sindirilmesine yardımcı olarak şişkinlik ve hazımsızlık gibi sorunların önüne geçer. Lif açısından da zengin olması, bağırsak sağlığını olumlu etkiler.

Kalp Dostu Meyve

Kivide bulunan çözünür lif ve antioksidanlar, kötü kolesterol (LDL) seviyelerini düşürmeye katkı sağlayabilir. Aynı zamanda kanın pıhtılaşmasını azaltarak kalp ve damar sağlığını korumaya yardımcı olur.

Doğal Enerji Kaynağı

İçeriğindeki doğal meyve şekerleri sayesinde kivi, gün içerisinde ihtiyaç duyulan enerjiyi doğal yollarla sağlar. Özellikle kahvaltı ve ara öğünlerde tercih edilen bir enerji meyvesidir.

Göz Sağlığını Destekler

Kivi, lutein ve zeaksantin gibi güçlü antioksidanları bünyesinde barındırır. Bu bileşenler, yaşa bağlı göz hastalıklarının önlenmesinde ve retina sağlığının korunmasında önemli rol oynar.

Uyku Kalitesini Artırabilir

Kivinin faydalarını sayarken uykuyu da atlamamak gerekiyor. Kivinin içerdiği serotonin ve antioksidanlar, uyku düzeni üzerinde olumlu etkiler gösterebilir. Araştırmalara göre, akşam saatlerinde tüketilen kivi, uykuya geçişi kolaylaştırabilir ve uyku kalitesini artırabilir.

Kivi Nasıl Tüketilmeli?

Kivi, farklı kullanım alanlarıyla mutfaklarda oldukça işlevsel bir meyvedir. Kivinin faydaları konusunda maksimum verim almak için bu meyveyi doğru türketmek de önemli. “Kivi nasıl tüketilmeli?” sorusuna verilebilecek ilk yanıt, elbette doğrudan kabuğu soyularak taze şekilde yenmesidir. Ancak kivi aynı zamanda smoothie tariflerinde, meyve salatalarında, yoğurtla birlikte ara öğünlerde ve hatta hafif tatlılarda da sıkça tercih edilir. Tatlı-ekşi aroması sayesinde hem sabah kahvaltılarında hem de gün içerisindeki atıştırmalıklarda rahatlıkla tüketilebilir.

En iyi lezzeti ve besin değerini almak için olgunlaşmış, hafif yumuşak kiviler tercih edilmelidir. Sert kiviler birkaç gün oda sıcaklığında bekletilerek doğal şekilde olgunlaştırılabilir.

Meyveler genel sağlık için vazgeçilmez birer besin grubudur ve kivi bu grupta, zengin C vitamini içeriği, sindirimi destekleyen enzimleri ve antioksidan yapısıyla ön plana çıkar. “Kivinin faydaları” arasında bağışıklık sistemini güçlendirmesi, enerji vermesi ve göz sağlığını desteklemesi yer alır. Günlük beslenme rutininize kiviyi dahil ederek hem lezzetli bir meyve tüketmiş olursunuz hem de vücudunuza çok yönlü bir sağlık katkısı sağlamış olursunuz.

 

Not: Sağlıklı beslenme kategorisinde daha fazla içerik için HORECA TREND’in “Sağlıklı Beslenme” kategorisini inceleyebilirsiniz.

 

Kaynak: HORECA TREND

Devamını Oku

Sağlıklı Beslenme

Ramazan’da Kan Şekeri Dengesini Korumak İçin Beslenme Tavsiyeleri

Ramazan ayında oruç tutarken uzun süre aç kalmak, kan şekeri seviyelerinde dalgalanmalara neden olabilir. Bu durum halsizlik, baş dönmesi ve yorgunluk gibi sorunları beraberinde getirirken, iftar sonrasında ani açlık krizlerine yol açabilir. Ramazan boyunca enerji seviyesini koruyarak sağlıklı beslenmenin önemine dikkat çeken Duru Gıda Beslenme Danışmanı Emine Uluçay, bu süreçte glisemik indeksi düşük besinlerin tercih edilmesi gerektiğini belirtti.

Yayınlandı

on

Oruç süresince uzun saatler boyunca aç kalmak, kan şekerinde ani dalgalanmalara neden olabilir. Bu durum, özellikle iftar sonrası yorgunluk, halsizlik ve sindirim problemlerine yol açabilir. Uzmanlar, Ramazan’da doğru besin seçimleriyle bu etkilerin en aza indirilebileceğini belirtiyor. Duru Gıda Beslenme Danışmanı Emine Uluçay, glisemik indeksi düşük besin tüketiminin Ramazan ayının daha rahat geçmesini sağlayacağını ifade etti.

Glisemik İndeksi Düşük Besinler Açlık Krizlerini Önlüyor

Emine Uluçay, “Glisemik indeks, bir besinin kan şekerini ne kadar hızlı yükselttiğini gösteren önemli bir kriterdir. Yüksek glisemik indeksli besinler, kan şekerinin hızla yükselip ardından ani düşüş yaşamasına neden olarak açlık krizlerine, halsizliğe ve dikkat dağınıklığına yol açabilir.” dedi. Sahur ve iftar sofralarında düşük glisemik indeksli, lif oranı yüksek besinlere yer vermenin önemine vurgu yapan Uluçay, “Bu besinler, kan şekeri seviyelerinin dengelenmesine yardımcı olarak gün boyunca enerjinin korunmasını sağlar. Özellikle bulgur gibi kompleks karbonhidratlar, uzun süre tok kalmaya destek olur ve sindirim sağlığını olumlu yönde etkiler.” dedi.

“Bulgurun Prebiyotik Etkisi, Sindirim Sorunlarının Önüne Geçmeye Yardımcı Olabilir”

Özellikle kompleks karbonhidratlar açısından zengin olan bulgurun, Ramazan ayında sıklıkla rastlanan hazımsızlık problemini de önleyeceğini belirten Uluçay, “Bulgur, aynı zamanda sindirim sistemi sağlığını destekleyen prebiyotik etkisiyle, bağırsaktaki yararlı bakterileri besler ve Ramazan boyunca yaşanabilecek sindirim sorunlarının önüne geçmeye yardımcı olabilir.” diye ekledi.

Vitamin ve Mineral Yönünden Zengin Bulgur, Enerji Düşüklüğünü Azaltıyor

Emine Uluçay, Ramazan’da hem beslenme hem de uyku düzeninin değişmesi nedeniyle hissedilecek yorgunluğa dikkat çekti.  Tüketilecek besinlerin içeriklerinin vitamin ve mineral yönünden zengin olmasının önemini vurgulayan Uluçay, “Bulgur, B1, B6, folik asit vitaminleri ve demir, çinko, fosfor ve magnezyum mineralleri yönünden zengin bir kaynaktır. Bulgur gibi besinlerin içeriğindeki vitamin ve mineraller, gün boyunca oluşabilecek enerji düşüklüğünü azaltarak yorgunluk hissinin azalmasına yardımcı olur. Bulgur; et, tavuk, kuru baklagiller ve yoğurt gibi besinlerle dengeli bir şekilde tüketildiğinde, Ramazan boyunca sağlıklı ve besleyici bir alternatif sunar.” dedi.

Ramazan’da Sağlıklı ve Dengeli Beslenme Planı Oluşturun

Ramazan boyunca sağlıklı ve dengeli bir beslenme planı oluşturmanın fiziksel sağlığı korumanın yanı sıra gün boyu enerjiyi yüksek tutmak için kritik öneme sahip olduğunu vurgulayan Uluçay, ayrıca iftardan sahura kadar bol sıvı alınması gerektiğinin de altını çizdi. “İftarda içilen çorba sonrası verilecek beş dakikalık ara, sahura kadar bol su tüketimi ve kan şekerini dengeleyecek besinlerin öğünlere eklenmesi gibi eylemler Ramazan ayını daha rahat geçirmeye yardımcı olacaktır.” dedi.

Kaynak: HORECA TREND ve Duru Bulgur

Devamını Oku

Popüler Haberler

Copyright © 2025 Orbis Medya Bilgi ve İletişim Teknolojileri Ltd. Şti. Her hakkı saklıdır. Web sitemizdeki haber, makale ve içeriklerin her hakkı saklıdır.
İçeriklerimizin izinsiz kullanımı halinde yasal işlem başlatılacaktır.