Connect with us

Sağlıklı Beslenme

Sakız Çiğnemek Kilo Verdirir mi ? 

Sakız çiğnemek kilo verdirir mi? Sakız çiğnemek acıktırır mı? Uzmanlar, sakız çiğnemenin faydaları ve zararlarını anlattı. 

Yayınlandı

on

Sakız Çiğnemek Kilo Verdirir mi ? | HORECA TREND

Sakız Çiğnemek kilo verdirir mi ? Sakız Çiğnemek Acıktırır mı ? Uzmanlar, Bilim ve Sağlık Haber Ajansı için sakız çiğnemenin faydaları ve zararlarını anlattı.

Sakız çiğnemek, kısa süreli açlığı azaltmaya ve kilo vermeye yardımcı olabilecek kalori alımını azaltmaya yardımcı olabilir. Bununla birlikte, sakızın kilo verme üzerindeki etkileri minimaldir ve uzun vadede toplam ağırlık üzerinde önemli bir etkisinin olması muhtemel değildir. Sağlıklı bir kiloya ulaşmanın en iyi yolu, dengeli bir diyet ve egzersiz planı oluşturmak ve uygulamak, yeterince uyumayı sağlamak ve stresi azaltmaktır. Sakız çiğnemek, bu açıdan faydalı olabilecek stresi ve istekleri azaltmaya yardımcı olabilir. Şekersiz sakız, şeker isteğini azaltmaya yardımcı olabilir, bu da şeker alımını azaltmaya ve genel sağlığı iyileştirmeye yardımcı olabilir.

Sakız çiğnemek, kısa süreli açlığı azaltmaya ve kilo vermeye yardımcı olabilecek kalori alımını azaltmaya yardımcı olabilir.

Sakız Çiğnemek Kilo Verdirir Mi ?

Sakız çiğnemenin genellikle açlığı kontrol etmenin etkili bir yolu olduğu düşünülür, birçok insan sakızın kendilerini daha uzun süre tok hissetmelerine ve istekleri azaltmalarına yardımcı olabileceğine inanır. Bununla birlikte, araştırmalar, sakız çiğnemenin açlığın azalmasına yol açmadığını ve bazı durumlarda gerçekten artırabileceğini bulmuştur. Bunun nedeni, sakız çiğnemenin vücuttaki iştahı düzenleyen hormonları uyararak açlığın artmasına neden olmasıdır. Ek olarak, sakızın tatlı tadı, şekerli veya yüksek kalorili atıştırmalıklar için can atılmasına neden olabilir. İyi haber şu ki, sakız çiğnemenin belirli durumlarda açlık ve istek duymaya yardımcı olabileceğini bulan bazı araştırmalar var. Örneğin, bir kişinin atıştırma dürtüsünü azaltarak kalori alımını azaltmaya yardımcı olabileceğinden, diyet ve kilo verme durumlarında yardımcı olduğu bulunmuştur. Ayrıca tatlı ve yüksek kalorili atıştırmalıklar için istekleri azaltmaya yardımcı olabilir. Sakız, ağızdaki şeker miktarını azaltmaya ve kan şekeri düzeylerini kontrol etmeye yardımcı olabilecek tükürük üretimini artırmaya yardımcı olabileceğinden diyabetli kişiler için de yararlı olabilir.

Sakız çiğnemenin genellikle açlığı kontrol etmenin etkili bir yolu olduğu düşünülür, birçok insan sakızın kendilerini daha uzun süre tok hissetmelerine ve istekleri azaltmalarına yardımcı olabileceğine inanır.

Sakız Çiğneyerek Nasıl Kilo Verilir?

Sakız çiğnemek sihirli bir şekilde kilo vermenize yardımcı olmasa da, diğer yaşam tarzı değişiklikleriyle birleştirirseniz uzun vadede kilo vermenize yardımcı olabilir. Örneğin, şekerli atıştırmalıkları şekersiz sakızla değiştirebilir veya iştahınızı azaltmak için öğün aralarında ara öğün olarak tüketebilirsiniz. Bunu aynı zamanda akılsızca atıştırmaktan uzaklaştırmak için de kullanabilirsiniz. Ksilitol içeren diş etlerinin çürükleri azaltmaya ve ağız sağlığını iyileştirmeye yardımcı olabileceği öne sürülmüştür. Uzun vadeli kilo kaybı elde etmek için, sağlıklı alışkanlıklara odaklanmak ve bunu genel bir yaşam tarzı değişikliği haline getirmek önemlidir. Dengeli bir diyet yemek ve düzenli egzersiz yapmak, kilo verme hedeflerinize ulaşmanıza yardımcı olabilir.

Sakız Çiğnemek Yüzü Zayıflatır mı?

Sakız çiğnemenin yüz üzerinde pek çoğu halen araştırılmakta olan çeşitli etkileri olabilir. Sakız çiğnemek, çene kaslarını güçlendirmeye yardımcı olabilir, bu da daha belirgin bir çene hattına yol açabilir, ayrıca çok sık veya çok uzun süre çiğnenirse yüz kaslarını da zamanla zayıflatabilir. Sakız çiğnemek çürüklere ve diş eti hastalığı riskinin artmasına neden olabilir, bu da dişlerde ve diş etlerinde uzun süreli hasara neden olabilir. Dişlerinizin ve diş etlerinizin sağlığını korumak için iyi bir ağız hijyeni uygulamak ve sakız çiğnemek için harcanan süreyi sınırlamak önemlidir. Sakız çiğnemenin yüz kasları üzerindeki potansiyel etkilerinin farkında olmak önemlidir, çünkü uzun süreli, sık sakız çiğnemek yüz kaslarında zayıflığa neden olabilir.

Diyet Yaparken Naneli Sakız Çiğnemek

Nane sakızı çiğnemek, iyi bir ağız hijyeni sağlarken aynı zamanda diyetinize biraz lezzet katmanın harika bir yolu olabilir. Çalışmalar, yemekten sonra şekersiz sakız çiğnemenin ağızdaki asitliği azaltmaya ve diş minesinin aşınmasını önlemeye yardımcı olabileceğini göstermiştir. Nane aromalı sakızın ağızda tükürük üretimini artırmaya yardımcı olduğu ve bunun da diş çürümelerine neden olabilecek gıda parçacıklarının ve bakterilerin giderilmesine yardımcı olduğu gösterilmiştir. Naneli sakız çiğnemek, açlık isteğini azaltmaya ve diyete bağlı kalmayı kolaylaştırmaya yardımcı olabilir. Nane sakızı, şeker içermediği ve düşük kalori içerdiği için şeker alımını azaltmak isteyenler için harika bir seçenektir. Sakız ayrıca ağzı meşgul etmeye yardımcı olur, bu da sağlıksız yiyeceklerle atıştırmayı önlemeye yardımcı olabilir. Ayrıca nane, sağlıksız yiyeceklere duyulan isteği azaltmaya yardımcı olabilecek doğal bir iştah bastırıcı olarak bilinir.

Sakızın Diğer Faydaları

Şekersiz sakız çiğnemenin, öğünler arasında dişlerinizi ve diş etlerinizi korumaya yardımcı olmanın ötesinde başka birçok faydası vardır. Çalışmalar, sakız çiğnemenin konsantrasyonu ve uyanıklığı artırmaya, stres düzeylerini düşürmeye ve hatta hareket hastalığını önlemeye yardımcı olabileceğini göstermiştir. Sakız çiğnemek, gıda parçacıklarını yıkamaya ve ağızdaki bakteriler tarafından üretilen asidi nötralize etmeye yardımcı olan tükürük üretimini artırdığından diş çürümesini azaltmaya da yardımcı olabilir. Sakız çiğnemenin, istekleri azaltmaya ve açlığı kontrol etmeye yardımcı olarak kilo vermeyi desteklediği bulunmuştur. Sakız çiğnemenin, her ikisi de mutlulukla ilişkili hormonlar olan endorfin ve serotonin salgıladığı bilindiğinden, ruh halinizi iyileştirmeye de yardımcı olabilir.

Sakızın Dişlere Faydaları

Sakız çiğnemenin, diş çürümesini azaltmaktan tükürük akışını artırmaya kadar ağız sağlığı için çeşitli faydaları vardır. Ayrıca yemek artıklarını gidermeye ve ağızdaki asit miktarını azaltmaya yardımcı olabilir. Şekersiz sakız çiğnemek, tükürük üretimini artırarak diş minesini korumaya yardımcı olur, bu da bakterileri ve şeker açısından zengin yiyecekleri durulamaya yardımcı olabilir. Şekersiz sakız çiğnemek de ağızda diş çürümesine yol açabilen asit miktarını azaltmaya yardımcı olabilir. Bazı şekersiz diş etleri, plak ve boşluk miktarını azaltmaya yardımcı olduğu gösterilen ksilitol gibi dişleri korumaya yardımcı olabilecek ek bileşenler içerir. Sakız ayrıca ağzı nemli tutmaya yardımcı olabilir, bu da ağız kuruluğu riskini azaltabilir. Ağız kuruluğu, ağızdaki tükürük miktarını azaltabileceğinden, diş çürümesi riskinin artmasına neden olabilir. Sakız çiğnemek ağız kokusunu veya kötü nefesi azaltmaya yardımcı olabilir ve ayrıca stresi azaltmaya yardımcı olabilir. Şekersiz sakız çiğnemenin ağız sağlığı için diş çürümesini azaltmaktan tükürük akışını artırmaya kadar çeşitli faydaları vardır. Bununla birlikte, sakızın asla çiğnenmemesi gerektiğini not etmek önemlidir.

Sakız Çiğnemenin Zararları Nelerdir?

Sakız çiğnemenin sağlığınız üzerinde hem kısa hem de uzun vadeli etkileri olabilir ve bunlardan bazıları oldukça ciddi olabilir. Kısa vadede, aşırı sakız çiğnemek diş sağlığınız üzerinde olumsuz etkilere yol açarak çürüklere, mine aşınmasına ve çene ağrısına neden olabilir. Sakız çiğnemek hazımsızlık, şişkinlik ve kabızlık gibi sindirim sorunlarına neden olabilir. Uzun süreli sakız çiğnemek de nikotin sakızı kullanılırsa kilo alımı, bağımlılık ve nikotin zehirlenmesi gibi daha ciddi sorunlara yol açabilir. Sakız çiğnemenin psikolojik etkileri de olabilir. Bazı durumlarda sakız çiğnemek stresi azaltmaya ve odaklanmayı artırmaya yardımcı olabilir, ancak diğer durumlarda kaygının artmasına ve konsantrasyonun azalmasına neden olabilir. Ek olarak, sakız çiğnemek duygusal destek için sakıza güvenmeye yol açabilir ve bu da kişinin ruh sağlığına zarar verebilir. Alışkanlığa girmeden önce sakız çiğnemenin potansiyel zararlarını göz önünde bulundurmak önemlidir. Bazı olumlu etkileri olabilse de, sakız çiğnemenin potansiyel risklerinin farkında olmak ve sakız çiğneme alışkanlıklarınıza dikkat etmek önemlidir.

Kaynak: HORECA TREND, Bilim ve Sağlık Haber Ajansı

Tamamını Oku
Reklam
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sağlıklı Beslenme

Olumlu Düşün, Sağlıklı Beslen, Beynini Koru!

Yayınlandı

on

Olumlu Düşün, Sağlıklı Beslen, Beynini Koru! | HORECA TREND

Dünya Beyin Sağlığı Günü kapsamında beyin sağlığının ruhsal, bedensel ve sosyal iyilik haliyle doğrudan bağlantılı olduğuna dikkat çeken Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Sadece beyin sağlığı gününde değil 365 gün beynimizi dikkate almamız gerekiyor.” dedi. Sağlıklı ve dengeli beslenmenin yanı sıra düzenli egzersiz, zihinsel aktiviteler ve güçlü sosyal ilişkilerin önemini vurgulayan Tarlacı, olumlu düşünmenin, şükretmenin ve stres yönetiminin beyin sağlığı üzerindeki etkisinin büyük olduğunu aktardı.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı, Dünya Beyin Sağlığı Günü kapsamında beyin sağlığının önemine dair açıklamalarda bulundu.

Beyin Sağlığı, Ruhsal, Bedensel ve Sosyal İyilik Halinin Bütünüdür…

Bütün bedenimizin tıbbi sağlığının önemli olduğunu, fakat yönetici merkezimiz olan beyin sağlığının bunların ötesine geçtiğini belirten Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı, cildimize nasıl iyi bakıyorsak, içimizdeki beynimizin de sağlığına iyi bakmamız gerektiğini söyledi.

Öncelikle sağlığın ne olduğundan bahsetmek gerektiğini dile getiren Tarlacı, “Sağlıklı olmak, bir insanın ruhsal bedensel ve sosyal olarak iyilik hali demek. Bu yönüyle bakıldığı zaman aslında iyi bir beyin sağlığı demek, ruhsal, bedensel ve sosyal olarak iyi olmak demek. Bu üçü bir araya geldiği zaman bir insanın sağlıklı olduğundan bahsedebiliyoruz. Beyin için de bunlar geçerli.” ifadelerini kullandı.

Beslenmek Demek Beyni Beslemek Demek!

Bedensel olarak beynimize nasıl iyi bakacağımızı açıklayan Tarlacı, “Öncelikle beslenirken sadece bedenimizi beslediğimizi düşünmememiz gerekiyor. Beslenmek demek beyni beslemek demektir. Çünkü aldığımızın neredeyse 5’te 1’ini beynimiz kullanıyor. Beslenme konusunda özellikle Ege, Akdeniz diyeti beyin ve kalp damar sağlığı açısından da en ideal beslenme şekli. Ağırlıklı olarak yeşil sebzeler, otlar, meyveler ve deniz ürünlerinden oluşuyor. Beyin sağlığı açısından yapılması gereken en önemli şeylerden bir tanesi sağlıklı beslenmek. Sağlıklı beslenirken de bedene zarar vermemek, alkol ve benzeri bağımlılık yapan maddeleri olabildiğince azaltmak, kısmak ya da kesmek bu işin diğer tarafını oluşturuyor.” şeklinde konuştu.

Hayata Pozitif ve Şükrederek Bakmak Gerekir!

Beyin sağlığının önemli bir diğer parçasının ruhsal iyilik hali olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Ruhsal iyilik halini sağlayan pek çok parametre var. Aile ilişkileri, toplumun ekonomik durumu, iyi uyku düzeni gibi birçok faktörün etkisi bulunuyor. Ancak olabildiği kadar hayata daha pozitif, daha mutlu, daha şükrederek bakmak ve olumlu kısımları görmek lazım. Elbette ki negatif olumsuz şeyler daha büyük etkiler oluşturuyor ama farkındalığımızı arttırmalıyız. Yaşamdaki bütün sıkıntıların bir şekilde geçeceğini ve geçmek zorunda olduğunu, bunun için sabredilmesi gerektiğini bilmeliyiz. Nefes almak, yürümek, bağımsız hareket etmek, havayı koklamak, görmek gibi dış dünyanın bizi beslediği konulara şükrederek farkındalık oluşturmamız gerekiyor.” dedi.

Böyle düşünüldüğü zaman hayatın derin sıkıntıları karşısında daha dirençli hale gelebileceğimizi belirten Tarlacı, bardağın boş tarafını değil, dibinde bir damla su varsa dolu tarafını da görebilmeye bir şekilde kendimizi alıştırmamız gerektiğini sözlerine ekledi.

Olumlu Düşün, Sağlıklı Beslen, Beynini Koru! | HORECA TRENDSosyal Etkileşimleri Güçlü ve Canlı Tutmak Gerekir!

İnsanın tek başına var olabilen bir canlı olmadığına değinen Tarlacı, “Çocuklukta konuşmayı öğrenirken bile başkasının varlığına, konuşmasına ihtiyaç duyarız. Doğuştan dil yeteneğimiz olsa da başkası hayatımızda yoksa konuşmayı asla öğrenemiyoruz ve konuşamıyoruz. Bize öteki gerekiyor. Öteki bazen hayatta sıkıntı yaratabiliyor. Diğer insanların varlıkları bizi sinir edebiliyor ama insan sosyal bir canlı ve diğerlerinin varlığıyla anlam kazanıyor. Diğerlerinin gözünde kendimizi görerek anlamımızı çıkartıyoruz ya da kim olduğumuzu anlıyoruz. Beyin sağlığı açısından özellikle sosyal ilişkileri arttırmak insanlara zaman ayırmak gerekiyor. Aile ve akrabalar sonra arkadaşlar şeklinde bu zincir genişletilebilir. Buradaki önemli nokta şu yalnızlık insana iyi gelmez, beyne hiç iyi gelmez. Beynin çabuk yaşlanmasına, büzüşmesine, pörsümesine neden olur. Dolayısıyla sosyal etkileşimlerimizi olabildiğince güçlü, canlı tutmak ve hayatın bütün renklerini görebilmek gerekiyor. ” dedi.

Beyin Sağlığı İçin Farkındalık Oluşturulmalı!

Sadece beyin sağlığı gününde değil 365 gün beynimizi dikkate almamız gerektiğine dikkat çeken Tarlacı, “Beyin sağlığınız için farkındalık oluşturmanız gerekiyor. Yaşam boyu sizi yöneten, kararlarınızı vermeyi sağlayan, duygularınızı değerlendiren, problem çözmenizi sağlayan, yaşamdaki sorunlarla başa çıkmanızı duygusal, düşünsel ve davranışsal olarak sağlayan beyin, yönetici ve en değerli organımız. Dolayısıyla sadece bir gün değil tüm yıl hatta yaşamınız boyunca beyninizi dinleyin, ona dikkatinizi verin ve beyin sağlığınıza dikkat edin.” şeklinde konuştu.

Sağlıklı ve Dengeli Beslenmek Beyin Sağlığını da Koruyor!

Beyin sağlığını korumaya yardımcı öneriler de paylaşan Prof. Dr. Sultan Tarlacı, sözlerini şöyle tamamladı:

“Sağlıklı ve dengeli beslenmeye özen gösterin. Omega-3 yağ asitleri, B vitamini ve antioksidan içeren besinler tercih edin. Meyve, sebze, tam tahıllar, yağsız proteinler ve sağlıklı yağlarla zenginleştirilmiş bir diyet benimseyin. Trans yağ ve doymuş yağ tüketimini sıfırlayın, fast food ve işlenmiş gıdalardan uzak durun. Düzenli olarak egzersiz yapın. Yürüyüş, yüzme, dans, bisiklete binme gibi beyin sağlığını destekleyen egzersizleri tercih edin. Bulmaca çözme, kitap okuma, müzik dinleme, yeni şeyler öğrenme gibi zihinsel aktiviteleri de unutmayın. Stresten uzak durmaya özen gösterin. Yeni hobiler edinmek, sosyal etkinliklere katılmak, doğayla zaman geçirmek, meditasyon, yoga ve nefes egzersizleri stresinizi yönetmede yardımcı olabilir. Uyku düzeninize dikkat edin ve kaliteli uyumanızı sağlayacak önlemler alın. Sağlık kontrollerinizi düzenli yaptırın. Kullandığınız ilaçlar varsa reçetenize ve doktorunuzun önerilerine sadık kalın. Beyin yaralanmalarına karşı güvenlik önlemleri almayı ihmal etmeyin.

Kaynak: HORECA TREND ve Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi 

Tamamını Oku

Sağlıklı Beslenme

Buz da Besin Zehirlenmesine Neden Olabilir!

Yaz aylarında soğuk içecek tüketiminin arttığını belirten uzmanlar, içeceklere konulan buzların besin zehirlenmesine neden olabileceğini söylüyor.

Yayınlandı

on

Buz da Besin Zehirlenmesine Neden Olabilir! | HORECA TREND

Buzun da bir besin olduğunu ve zararlı mikroorganizmaları barındırabileceğini vurgulayan Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, “Buz dondurulurken kullanılan su temiz değilse, buzlar bardaklara konulurken çıplak el ile dokunuluyorsa ve buzlar uygun koşullarda depolanmıyorsa zararlı mikroplar için de bir yaşam alanı haline gelebilir.” dedi. Buzların çözdürülüp tekrar dondurulmaması ve buz yapımı için temiz su kullanılması gerektiğine dikkat çeken Yiğit, besin zehirlenmelerinin bozulmuş besinin tüketiminden birkaç saat veya birkaç gün sonra ortaya çıkabildiğini hatırlattı.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, yaz aylarında özellikle içeceklere konulan ve uygun koşullarda depolanmayan buzlardan kaynaklı olarak ortaya çıkabilecek besin zehirlenmeleri hakkında bilgi verdi.

“Buz da Bir Besindir ve Zararlı Mikroorganizmaları Barındırabilir”

Yaz sıcaklarının artması ile birlikte besin zehirlenmeleri daha sık yaşanmaya başladığını hatırlatan Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, “Ancak son zamanlarda soğuk içecek tüketiminin artması ile birlikte besin zehirlenmelerinin yanı sıra buz zehirlenmeleri ile de karşılaşmaktayız. Buz da bir besindir ve zararlı mikroorganizmaları barındırabilir.” dedi.

Buzlar dondurulurken genellikle çeşme sularının kullanıldığını kaydeden Yiğit, “Eğer buz dondurulurken kullanılan su temiz değilse, buzlar bardaklara konulurken çıplak el ile dokunuluyorsa, buza dokunan kişinin elleri temiz değilse ve buzlar uygun koşullarda depolanmıyorsa zararlı mikroplar için de bir yaşam alanı haline gelebilir.” açıklamasını yaptı.

Buz, Hijyen Koşullarına Uygun Olarak Depolanmalı! 

Buz kullanılırken, buzların çözdürülüp tekrar dondurulmadığından ve temiz sudan yapıldığından emin olunması gerektiğini vurgulayan Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, “İşletmeler buz yapmak için kullandığı makinelerin temizliğine özen göstermeli. Evde ise buz kalıplarını temizlerken koku oluşmaması için karbonatlı su kullanılabilir.” dedi.

Besin zehirlenmelerinin bozulmuş besinin tüketiminden birkaç saat veya birkaç gün sonra ortaya çıkabildiğini aktaran Yiğit, sözlerini şöyle tamamladı:

“Besin zehirlenmelerinde sıklıkla mide bulantısı, karın ağrısı, ishal gibi semptomlara rastlanır. Besin zehirlenmelerinde vücudun kaybettiği sıvıyı yerine koymak ve düşük yağlı beslenmek önemlidir. Buzun da bir besin olduğu, hijyen koşullarına uygun olarak depolanması ve tüketiciye sunulurken dikkatli olunması gerektiği unutulmamalı.” Doi numarası: https://doi.org/10.32739/uha.id.62240

Kaynak: HORECA TREND ve Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi

Tamamını Oku

HORECA Tedarik

Makarna Yemek Mutluluğu Artırıyor

Harvard ve Minnesota üniversitelerinin ardından bu kez Università Cattolica del Sacro Cuore tarafından yürütülen bir araştırma, makarna tüketiminin psikolojik ve duygusal iyilik hali üzerinde olumlu etkiler yarattığını ortaya koydu. Barilla Grubu tarafından desteklenen araştırmanın sonucunda, özellikle sosyal ortamlarda tüketilen makarnanın, mutluluğu belirgin şekilde artırdığı tespit edildi.

Yayınlandı

on

Makarna Yemek Mutluluğu Artırıyor | HORECA TREND

İtalya Milano’da bulunan Università Cattolica del Sacro Cuore, makarna tüketiminin duygusal iyilik hali üzerindeki etkilerini inceledi. Gıda lideri Barilla Grubu tarafından desteklenen araştırmayı daha önce de Harvard Üniversitesi ile akademik çalışmalar yürütmüş olan Klinik Psikolog Prof. Francesco Pagnini yönetti. Pagnini liderliğindeki araştırma ekibinin yayımladığı “Makarna, Nasıl bir duygu bu! Makarna tüketimi ile mutluluk arasındaki ilişkiye dair karma yöntemli bir çalışma” başlıklı araştırma yayımlandı.

Araştırmaya göre, makarna özellikle sosyal ortamlarda tüketildiğinde, bireylerin mutluluk düzeylerinde anlamlı artış sağlıyor. Katılımcılar, makarna yeme deneyimini en çok aileyle birlikte olma, olumlu duygular, lezzet ve konfor kavramlarıyla ilişkilendirdi.

Araştırmaya katılan 1.532 kişinin yüzde 41’i makarnayı aileyle, yüzde 21’i olumlu duygularla, yüzde 10’u lezzet keyfiyle, yüzde 7’si ise rahatlama hissiyle bağdaştırdığını belirtti. Prof. Francesco Pagnini yayımlanan araştırmayla ilgili olarak; “Yalnızca birlikte makarna yemenin bile kişiler arasında kalıcı duygusal bağlar oluşturabileceğini ve eşsiz bir rahatlık sağladığını gözlemledik. Pirinç, ekmek, pizza gibi diğer karbonhidrat bazlı besinlerin hiçbiri, makarnanın sosyal ortamlarda yarattığı mutluluk artışını sağlayamıyor. Veriler gösteriyor ki makarna tüketimi sosyal etkileşimle birleştiğinde mutluluk düzeyini anlamlı ölçüde yükseltiyor” dedi.

Makarna Yemek Mutluluğu Artırıyor | HORECA TRENDÇalışma, geçtiğimiz yıl Barilla’nın desteğiyle Minnesota Üniversitesi tarafından yürütülen ve birlikte yemek yemenin ruh sağlığı üzerindeki etkilerini inceleyen araştırma ile benzer sonuçlar ortaya koydu. Her iki çalışma da yemeğin sadece fiziksel değil, aynı zamanda sosyal ve duygusal iyilik hali açısından da önemli bir unsur olduğuna işaret etti. Araştırmaların çıktıları Food Science & Nutrition dergisinde yayımlanarak bilim dünyasına sunuldu.

Barilla Grubu Küresel Ar-Ge Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Direktörü Valeria Rapetti ise, “Yayınlanan çalışma, makarnanın insanları bir araya getirme gücünü bilimsel olarak ortaya koyuyor. Makarna tüketimi yalnızca fiziksel bir beslenme faaliyeti değil, aynı zamanda duygusal iyilik halinin de önemli bir destekleyicisi olarak öne çıkıyor. Bilimsel olarak kanıtlanan bu bulgular, Akdeniz beslenme kültürünün temel taşlarından biri olan makarnanın, sağlıklı ve mutlu bir yaşam için ne kadar değerli olduğunu bir kez daha gösteriyor. Barilla olarak, yalnızca ürün değil; iyi yaşamı destekleyen sofralar sunmayı hedefliyoruz” açıklamasını yaptı.

Tokluk, Mutluluk ve Memnuniyet Bir Arada

Katılımcıların yüzde 44’ü haftada 2–3 kez, yüzde 23,9’u ise her gün makarna tükettiklerini belirtti. Tüketim sıklığına paralel olarak, makarna en çok tokluk (%34), memnuniyet (%29) ve mutluluk (%10) duygularıyla ilişkilendirildi.

Ayrıca araştırmada öne çıkan duygusal çağrışımlar arasında:
– %41 ile “aileyle birlikte olma”,
– %21 ile “olumlu duygular”,
– %10 ile “lezzet keyfi”,
– %7 ile “rahatlama ve konfor” yer aldı.

Stresi Düşürüyor

Makarnayla ilgili olumlu çağrışımlar, yalnızca katılımcıların beyanlarıyla sınırlı kalmadı; bilimsel verilerle de desteklendi. Araştırma, makarna tüketen bireylerde stres seviyesinin anlamlı ölçüde düştüğünü, yaşam kalitesinin arttığını ve farkındalık düzeyinin yükseldiğini ortaya koydu.

Yalnız Yenen Öğünler Mutsuzlaştırıyor

Makarnanın yalnızca anlık bir lezzet değil, aynı zamanda sürdürülebilir bir psikolojik iyilik hali ile bağlantılı olduğunu gösteren araştırmanın ikinci aşamasında, 83 katılımcı iki hafta boyunca bir mobil uygulama aracılığıyla günlük duygu durumlarını kayıt altına aldı. Elde edilen bulgular, makarna tüketimi sonrasında mutluluk düzeyinde anlamlı bir artış yaşandığını ortaya koydu. Bu etkinin, özellikle aile ya da arkadaşlarla birlikte yenilen öğünlerde çok daha belirgin hale geldiği gözlemlendi. Buna karşılık, yalnız yenilen öğünlerdeki mutluluk artışı, istatistiksel olarak anlamlı düzeye ulaşmadı.

Kaynak: HORECA TREND ve Barilla

Tamamını Oku

Popüler Haberler

Copyright © 2025 Orbis Medya Bilgi ve İletişim Teknolojileri Ltd. Şti. Her hakkı saklıdır. Web sitemizdeki haber, makale ve içeriklerin her hakkı saklıdır.
İçeriklerimizin izinsiz kullanımı halinde yasal işlem başlatılacaktır.