Connect with us

Sağlıklı Beslenme

Canan Karatay Uyardı: Hazır Yiyeceklerin Hepsinde Var

Prof. Dr. Canan Karatay, “Karatay Sözü” ismini verdiği Youtube kanalı üzerinden sağlıklı alanında uyarılarda bulunmaya devam ediyor. Karatay, bu kez de, Çin Tuzu içinde bulunan Glutamat maddesine dikkat çekti.

Yayınlandı

on

Canan Karatay Uyardı: Hazır Yiyeceklerin Hepsinde Var | HORECA TREND

Prof. Dr. Canan Karatay, “Karatay Sözü” ismini verdiği Youtube kanalı üzerinden sağlıklı alanında uyarılarda bulunmaya devam ediyor. Karatay, bu kez de, Çin Tuzu içinde bulunan Glutamat maddesine dikkat çekti.

Video içerisinde glutamatın Çin tuzunun içinde bulunan bir kimyasal olduğu söyleyen Dr. Canan Karatay, “Glutamat bir zehirdir ve bütün hazır yiyeceklerin, bütün hazır içeceklerin içinde bulunan çok tehlikeli bir zehirdir. Aynı zamanda bu zehir, sinir sistemini mahvediyor. Körlüğe sebep oluyor. Bütün hazır yiyeceklerde, bütün hazır tatlılarda bulunan kimyasaldır. Çok tehlikelidir bunu daha önce açıklamıştık. Bütün suni tatlandırıcılar. Sukruloz, sakroz da dahil ne aklınıza geliyorsa hepsi tehlikelidir. Sıfır kalori diye piyasaya sürülmüştür. Kilo almayalım diye buna hücum edilmiştir ama kilo aldırmaktadır. İştah açmaktadır. İştahı açarak şeker hastalığı yapmaktadır ve aynı zamanda bağımlılık yapmaktadır. En büyük zehir bunlar, kanser de yapıyor. Körlük yapıyor. Vücuda girdiği zaman beyni ve sinir sistemini bozuyor.” dedi.

Yaratılan Algılar İle Bu Besinler Üzerine Rıza Üretiliyor

Geçtiğimiz günlerde Dünya Sağlık Organizasyonu’nun Aspartamın kanser yapıcı olduğunu söylediğini hatırlatan Prof. Dr. Canan Karatay, “Tabii bu senelerden beri bilinen bir şey. Yeni devreye geldi. Bunu daha önceki videolarımda anlattım. Ben şimdi size bir rıza programlanmasından bahsetmek istiyorum. 1988 yılında Amerika’da çok değerli bilim adamları Herman ve Chomsky tarafından bir kitap çıktı. Bu kitabın adı ‘Manufacturing Consent’ yani Rıza Üretme. Rıza üretme; bütün algıları yaratarak. Bütün sosyal medyayı, televizyonu, her türlü basını, her türlü derneği, her türlü dernekleri kullanarak halkta sanki kendi seçiyormuş gibi rıza yaratmak. Bunu mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum ‘Manufacturing Consent’. Chomsky çok önemli bir bilim adamı. Bütün diyet yiyeceklerin, diyet içeceklerin, kola grubu içeceklerin, buz çayı içeceklerinin içinde aspartam var ve aspartam iştah açıyor. Hâlbuki öyle bir algı yaratıldı ki siz rızanızla gidip iştahımı kesecek, kilo vereceğim, sıfır kalori diye kullanmaya başlıyorsunuz. İşte en büyük tehlike buradan geliyor. Benim açıklamak istediğim lütfen aldığınız her hazır fabrikadan gelen, her hazır yiyeceğin, içeceğin ve tatlıların içindeki bütün katkı maddelerini okuyun. Kendi sağlığımızı ele alalım.” diye konuştu.

Prof. Dr. Canan Karatay

Prof. Dr. Canan Karatay: “İnflamasyon, Glutamat ve Aspartam. Üçü Birlikte Mikrobiyomu Bozuyorlar”

Vucütta inflamasyon, glutamat ve aspartamın üçü de bulunduğunda sinirlerimizin hatta beynimizin bozulduğunun vurgusunu yapan Prof. Dr. Canan Karatay şunları söyledi,  “Bütün hastalıkların kronik, dejeneratif dediğimiz hastalıkların temeli atılmış oluyor. Bunun başında da kanserler, kalp krizleri, felçler, otizm, mide bağırsak hastalıklar geliyor. Çünkü bütün bunlar, üçü birden, mide ve bağırsakta bulunan mikrobiyomu bozuyor. Mikrobiyomu bozulunca da depresyonlar, işte şizofreniler ortaya çıkıyor.”

Bu Besinler Vücutta İnflamasyon Başlatıyor

Vücutta inflamasyona sebep olan inflamatuar yiyeceklerden bahseden Prof. Dr. Canan Karatay, “Bunlara proinflamatuar yiyecekler deniyor. Başta omega6 içeren yağlar geliyor. Omega6 içeren yağlar, çekirdek yağları. Mısır özü yağı, ayçiçeği yağı, pamuk yağı ve soya. Hidrolize edilmiş yağlar. Sıvı yağlar ve sebze özü yağlar. Senelerce algı yaratılarak siz onları sağlığınız için bilerek yahut bilmeyerek kullanıyorsunuz. Bütün hastalıkların altında da bunlar yatıyor. Bu nedenle o halde inflamatuar yiyeceklerden uzak duracağız. Başta yağlar, omega6 içeren yağlar, soya yağları çok tehlikeli. Mısır özü yağı ayçiçeği yağı, pamuk yağı, bunlar çok tehlikeli. Tabii şeker ve un ufak olmuş, çok aşırı derecede işlenmiş unlar, her türlü un. Bunları vücutta inflamasyon başlatıyor.” dedi.

Kaynak: HORECA TREND, Bilim ve Sağlık Haber Ajansı

Not: Sağlıklı Beslenme kategorisinde daha fazla içeriğe ulaşmak için HORECA TREND’in “Sağlıklı Beslenme” kategorisini inceleyebilirsiniz.

Tamamını Oku
Reklam
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sağlıklı Beslenme

Olumlu Düşün, Sağlıklı Beslen, Beynini Koru!

Yayınlandı

on

Olumlu Düşün, Sağlıklı Beslen, Beynini Koru! | HORECA TREND

Dünya Beyin Sağlığı Günü kapsamında beyin sağlığının ruhsal, bedensel ve sosyal iyilik haliyle doğrudan bağlantılı olduğuna dikkat çeken Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Sadece beyin sağlığı gününde değil 365 gün beynimizi dikkate almamız gerekiyor.” dedi. Sağlıklı ve dengeli beslenmenin yanı sıra düzenli egzersiz, zihinsel aktiviteler ve güçlü sosyal ilişkilerin önemini vurgulayan Tarlacı, olumlu düşünmenin, şükretmenin ve stres yönetiminin beyin sağlığı üzerindeki etkisinin büyük olduğunu aktardı.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı, Dünya Beyin Sağlığı Günü kapsamında beyin sağlığının önemine dair açıklamalarda bulundu.

Beyin Sağlığı, Ruhsal, Bedensel ve Sosyal İyilik Halinin Bütünüdür…

Bütün bedenimizin tıbbi sağlığının önemli olduğunu, fakat yönetici merkezimiz olan beyin sağlığının bunların ötesine geçtiğini belirten Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı, cildimize nasıl iyi bakıyorsak, içimizdeki beynimizin de sağlığına iyi bakmamız gerektiğini söyledi.

Öncelikle sağlığın ne olduğundan bahsetmek gerektiğini dile getiren Tarlacı, “Sağlıklı olmak, bir insanın ruhsal bedensel ve sosyal olarak iyilik hali demek. Bu yönüyle bakıldığı zaman aslında iyi bir beyin sağlığı demek, ruhsal, bedensel ve sosyal olarak iyi olmak demek. Bu üçü bir araya geldiği zaman bir insanın sağlıklı olduğundan bahsedebiliyoruz. Beyin için de bunlar geçerli.” ifadelerini kullandı.

Beslenmek Demek Beyni Beslemek Demek!

Bedensel olarak beynimize nasıl iyi bakacağımızı açıklayan Tarlacı, “Öncelikle beslenirken sadece bedenimizi beslediğimizi düşünmememiz gerekiyor. Beslenmek demek beyni beslemek demektir. Çünkü aldığımızın neredeyse 5’te 1’ini beynimiz kullanıyor. Beslenme konusunda özellikle Ege, Akdeniz diyeti beyin ve kalp damar sağlığı açısından da en ideal beslenme şekli. Ağırlıklı olarak yeşil sebzeler, otlar, meyveler ve deniz ürünlerinden oluşuyor. Beyin sağlığı açısından yapılması gereken en önemli şeylerden bir tanesi sağlıklı beslenmek. Sağlıklı beslenirken de bedene zarar vermemek, alkol ve benzeri bağımlılık yapan maddeleri olabildiğince azaltmak, kısmak ya da kesmek bu işin diğer tarafını oluşturuyor.” şeklinde konuştu.

Hayata Pozitif ve Şükrederek Bakmak Gerekir!

Beyin sağlığının önemli bir diğer parçasının ruhsal iyilik hali olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Ruhsal iyilik halini sağlayan pek çok parametre var. Aile ilişkileri, toplumun ekonomik durumu, iyi uyku düzeni gibi birçok faktörün etkisi bulunuyor. Ancak olabildiği kadar hayata daha pozitif, daha mutlu, daha şükrederek bakmak ve olumlu kısımları görmek lazım. Elbette ki negatif olumsuz şeyler daha büyük etkiler oluşturuyor ama farkındalığımızı arttırmalıyız. Yaşamdaki bütün sıkıntıların bir şekilde geçeceğini ve geçmek zorunda olduğunu, bunun için sabredilmesi gerektiğini bilmeliyiz. Nefes almak, yürümek, bağımsız hareket etmek, havayı koklamak, görmek gibi dış dünyanın bizi beslediği konulara şükrederek farkındalık oluşturmamız gerekiyor.” dedi.

Böyle düşünüldüğü zaman hayatın derin sıkıntıları karşısında daha dirençli hale gelebileceğimizi belirten Tarlacı, bardağın boş tarafını değil, dibinde bir damla su varsa dolu tarafını da görebilmeye bir şekilde kendimizi alıştırmamız gerektiğini sözlerine ekledi.

Olumlu Düşün, Sağlıklı Beslen, Beynini Koru! | HORECA TRENDSosyal Etkileşimleri Güçlü ve Canlı Tutmak Gerekir!

İnsanın tek başına var olabilen bir canlı olmadığına değinen Tarlacı, “Çocuklukta konuşmayı öğrenirken bile başkasının varlığına, konuşmasına ihtiyaç duyarız. Doğuştan dil yeteneğimiz olsa da başkası hayatımızda yoksa konuşmayı asla öğrenemiyoruz ve konuşamıyoruz. Bize öteki gerekiyor. Öteki bazen hayatta sıkıntı yaratabiliyor. Diğer insanların varlıkları bizi sinir edebiliyor ama insan sosyal bir canlı ve diğerlerinin varlığıyla anlam kazanıyor. Diğerlerinin gözünde kendimizi görerek anlamımızı çıkartıyoruz ya da kim olduğumuzu anlıyoruz. Beyin sağlığı açısından özellikle sosyal ilişkileri arttırmak insanlara zaman ayırmak gerekiyor. Aile ve akrabalar sonra arkadaşlar şeklinde bu zincir genişletilebilir. Buradaki önemli nokta şu yalnızlık insana iyi gelmez, beyne hiç iyi gelmez. Beynin çabuk yaşlanmasına, büzüşmesine, pörsümesine neden olur. Dolayısıyla sosyal etkileşimlerimizi olabildiğince güçlü, canlı tutmak ve hayatın bütün renklerini görebilmek gerekiyor. ” dedi.

Beyin Sağlığı İçin Farkındalık Oluşturulmalı!

Sadece beyin sağlığı gününde değil 365 gün beynimizi dikkate almamız gerektiğine dikkat çeken Tarlacı, “Beyin sağlığınız için farkındalık oluşturmanız gerekiyor. Yaşam boyu sizi yöneten, kararlarınızı vermeyi sağlayan, duygularınızı değerlendiren, problem çözmenizi sağlayan, yaşamdaki sorunlarla başa çıkmanızı duygusal, düşünsel ve davranışsal olarak sağlayan beyin, yönetici ve en değerli organımız. Dolayısıyla sadece bir gün değil tüm yıl hatta yaşamınız boyunca beyninizi dinleyin, ona dikkatinizi verin ve beyin sağlığınıza dikkat edin.” şeklinde konuştu.

Sağlıklı ve Dengeli Beslenmek Beyin Sağlığını da Koruyor!

Beyin sağlığını korumaya yardımcı öneriler de paylaşan Prof. Dr. Sultan Tarlacı, sözlerini şöyle tamamladı:

“Sağlıklı ve dengeli beslenmeye özen gösterin. Omega-3 yağ asitleri, B vitamini ve antioksidan içeren besinler tercih edin. Meyve, sebze, tam tahıllar, yağsız proteinler ve sağlıklı yağlarla zenginleştirilmiş bir diyet benimseyin. Trans yağ ve doymuş yağ tüketimini sıfırlayın, fast food ve işlenmiş gıdalardan uzak durun. Düzenli olarak egzersiz yapın. Yürüyüş, yüzme, dans, bisiklete binme gibi beyin sağlığını destekleyen egzersizleri tercih edin. Bulmaca çözme, kitap okuma, müzik dinleme, yeni şeyler öğrenme gibi zihinsel aktiviteleri de unutmayın. Stresten uzak durmaya özen gösterin. Yeni hobiler edinmek, sosyal etkinliklere katılmak, doğayla zaman geçirmek, meditasyon, yoga ve nefes egzersizleri stresinizi yönetmede yardımcı olabilir. Uyku düzeninize dikkat edin ve kaliteli uyumanızı sağlayacak önlemler alın. Sağlık kontrollerinizi düzenli yaptırın. Kullandığınız ilaçlar varsa reçetenize ve doktorunuzun önerilerine sadık kalın. Beyin yaralanmalarına karşı güvenlik önlemleri almayı ihmal etmeyin.

Kaynak: HORECA TREND ve Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi 

Tamamını Oku

Sağlıklı Beslenme

Buz da Besin Zehirlenmesine Neden Olabilir!

Yaz aylarında soğuk içecek tüketiminin arttığını belirten uzmanlar, içeceklere konulan buzların besin zehirlenmesine neden olabileceğini söylüyor.

Yayınlandı

on

Buz da Besin Zehirlenmesine Neden Olabilir! | HORECA TREND

Buzun da bir besin olduğunu ve zararlı mikroorganizmaları barındırabileceğini vurgulayan Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, “Buz dondurulurken kullanılan su temiz değilse, buzlar bardaklara konulurken çıplak el ile dokunuluyorsa ve buzlar uygun koşullarda depolanmıyorsa zararlı mikroplar için de bir yaşam alanı haline gelebilir.” dedi. Buzların çözdürülüp tekrar dondurulmaması ve buz yapımı için temiz su kullanılması gerektiğine dikkat çeken Yiğit, besin zehirlenmelerinin bozulmuş besinin tüketiminden birkaç saat veya birkaç gün sonra ortaya çıkabildiğini hatırlattı.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, yaz aylarında özellikle içeceklere konulan ve uygun koşullarda depolanmayan buzlardan kaynaklı olarak ortaya çıkabilecek besin zehirlenmeleri hakkında bilgi verdi.

“Buz da Bir Besindir ve Zararlı Mikroorganizmaları Barındırabilir”

Yaz sıcaklarının artması ile birlikte besin zehirlenmeleri daha sık yaşanmaya başladığını hatırlatan Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, “Ancak son zamanlarda soğuk içecek tüketiminin artması ile birlikte besin zehirlenmelerinin yanı sıra buz zehirlenmeleri ile de karşılaşmaktayız. Buz da bir besindir ve zararlı mikroorganizmaları barındırabilir.” dedi.

Buzlar dondurulurken genellikle çeşme sularının kullanıldığını kaydeden Yiğit, “Eğer buz dondurulurken kullanılan su temiz değilse, buzlar bardaklara konulurken çıplak el ile dokunuluyorsa, buza dokunan kişinin elleri temiz değilse ve buzlar uygun koşullarda depolanmıyorsa zararlı mikroplar için de bir yaşam alanı haline gelebilir.” açıklamasını yaptı.

Buz, Hijyen Koşullarına Uygun Olarak Depolanmalı! 

Buz kullanılırken, buzların çözdürülüp tekrar dondurulmadığından ve temiz sudan yapıldığından emin olunması gerektiğini vurgulayan Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, “İşletmeler buz yapmak için kullandığı makinelerin temizliğine özen göstermeli. Evde ise buz kalıplarını temizlerken koku oluşmaması için karbonatlı su kullanılabilir.” dedi.

Besin zehirlenmelerinin bozulmuş besinin tüketiminden birkaç saat veya birkaç gün sonra ortaya çıkabildiğini aktaran Yiğit, sözlerini şöyle tamamladı:

“Besin zehirlenmelerinde sıklıkla mide bulantısı, karın ağrısı, ishal gibi semptomlara rastlanır. Besin zehirlenmelerinde vücudun kaybettiği sıvıyı yerine koymak ve düşük yağlı beslenmek önemlidir. Buzun da bir besin olduğu, hijyen koşullarına uygun olarak depolanması ve tüketiciye sunulurken dikkatli olunması gerektiği unutulmamalı.” Doi numarası: https://doi.org/10.32739/uha.id.62240

Kaynak: HORECA TREND ve Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi

Tamamını Oku

HORECA Tedarik

Makarna Yemek Mutluluğu Artırıyor

Harvard ve Minnesota üniversitelerinin ardından bu kez Università Cattolica del Sacro Cuore tarafından yürütülen bir araştırma, makarna tüketiminin psikolojik ve duygusal iyilik hali üzerinde olumlu etkiler yarattığını ortaya koydu. Barilla Grubu tarafından desteklenen araştırmanın sonucunda, özellikle sosyal ortamlarda tüketilen makarnanın, mutluluğu belirgin şekilde artırdığı tespit edildi.

Yayınlandı

on

Makarna Yemek Mutluluğu Artırıyor | HORECA TREND

İtalya Milano’da bulunan Università Cattolica del Sacro Cuore, makarna tüketiminin duygusal iyilik hali üzerindeki etkilerini inceledi. Gıda lideri Barilla Grubu tarafından desteklenen araştırmayı daha önce de Harvard Üniversitesi ile akademik çalışmalar yürütmüş olan Klinik Psikolog Prof. Francesco Pagnini yönetti. Pagnini liderliğindeki araştırma ekibinin yayımladığı “Makarna, Nasıl bir duygu bu! Makarna tüketimi ile mutluluk arasındaki ilişkiye dair karma yöntemli bir çalışma” başlıklı araştırma yayımlandı.

Araştırmaya göre, makarna özellikle sosyal ortamlarda tüketildiğinde, bireylerin mutluluk düzeylerinde anlamlı artış sağlıyor. Katılımcılar, makarna yeme deneyimini en çok aileyle birlikte olma, olumlu duygular, lezzet ve konfor kavramlarıyla ilişkilendirdi.

Araştırmaya katılan 1.532 kişinin yüzde 41’i makarnayı aileyle, yüzde 21’i olumlu duygularla, yüzde 10’u lezzet keyfiyle, yüzde 7’si ise rahatlama hissiyle bağdaştırdığını belirtti. Prof. Francesco Pagnini yayımlanan araştırmayla ilgili olarak; “Yalnızca birlikte makarna yemenin bile kişiler arasında kalıcı duygusal bağlar oluşturabileceğini ve eşsiz bir rahatlık sağladığını gözlemledik. Pirinç, ekmek, pizza gibi diğer karbonhidrat bazlı besinlerin hiçbiri, makarnanın sosyal ortamlarda yarattığı mutluluk artışını sağlayamıyor. Veriler gösteriyor ki makarna tüketimi sosyal etkileşimle birleştiğinde mutluluk düzeyini anlamlı ölçüde yükseltiyor” dedi.

Makarna Yemek Mutluluğu Artırıyor | HORECA TRENDÇalışma, geçtiğimiz yıl Barilla’nın desteğiyle Minnesota Üniversitesi tarafından yürütülen ve birlikte yemek yemenin ruh sağlığı üzerindeki etkilerini inceleyen araştırma ile benzer sonuçlar ortaya koydu. Her iki çalışma da yemeğin sadece fiziksel değil, aynı zamanda sosyal ve duygusal iyilik hali açısından da önemli bir unsur olduğuna işaret etti. Araştırmaların çıktıları Food Science & Nutrition dergisinde yayımlanarak bilim dünyasına sunuldu.

Barilla Grubu Küresel Ar-Ge Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Direktörü Valeria Rapetti ise, “Yayınlanan çalışma, makarnanın insanları bir araya getirme gücünü bilimsel olarak ortaya koyuyor. Makarna tüketimi yalnızca fiziksel bir beslenme faaliyeti değil, aynı zamanda duygusal iyilik halinin de önemli bir destekleyicisi olarak öne çıkıyor. Bilimsel olarak kanıtlanan bu bulgular, Akdeniz beslenme kültürünün temel taşlarından biri olan makarnanın, sağlıklı ve mutlu bir yaşam için ne kadar değerli olduğunu bir kez daha gösteriyor. Barilla olarak, yalnızca ürün değil; iyi yaşamı destekleyen sofralar sunmayı hedefliyoruz” açıklamasını yaptı.

Tokluk, Mutluluk ve Memnuniyet Bir Arada

Katılımcıların yüzde 44’ü haftada 2–3 kez, yüzde 23,9’u ise her gün makarna tükettiklerini belirtti. Tüketim sıklığına paralel olarak, makarna en çok tokluk (%34), memnuniyet (%29) ve mutluluk (%10) duygularıyla ilişkilendirildi.

Ayrıca araştırmada öne çıkan duygusal çağrışımlar arasında:
– %41 ile “aileyle birlikte olma”,
– %21 ile “olumlu duygular”,
– %10 ile “lezzet keyfi”,
– %7 ile “rahatlama ve konfor” yer aldı.

Stresi Düşürüyor

Makarnayla ilgili olumlu çağrışımlar, yalnızca katılımcıların beyanlarıyla sınırlı kalmadı; bilimsel verilerle de desteklendi. Araştırma, makarna tüketen bireylerde stres seviyesinin anlamlı ölçüde düştüğünü, yaşam kalitesinin arttığını ve farkındalık düzeyinin yükseldiğini ortaya koydu.

Yalnız Yenen Öğünler Mutsuzlaştırıyor

Makarnanın yalnızca anlık bir lezzet değil, aynı zamanda sürdürülebilir bir psikolojik iyilik hali ile bağlantılı olduğunu gösteren araştırmanın ikinci aşamasında, 83 katılımcı iki hafta boyunca bir mobil uygulama aracılığıyla günlük duygu durumlarını kayıt altına aldı. Elde edilen bulgular, makarna tüketimi sonrasında mutluluk düzeyinde anlamlı bir artış yaşandığını ortaya koydu. Bu etkinin, özellikle aile ya da arkadaşlarla birlikte yenilen öğünlerde çok daha belirgin hale geldiği gözlemlendi. Buna karşılık, yalnız yenilen öğünlerdeki mutluluk artışı, istatistiksel olarak anlamlı düzeye ulaşmadı.

Kaynak: HORECA TREND ve Barilla

Tamamını Oku

Popüler Haberler

Copyright © 2025 Orbis Medya Bilgi ve İletişim Teknolojileri Ltd. Şti. Her hakkı saklıdır. Web sitemizdeki haber, makale ve içeriklerin her hakkı saklıdır.
İçeriklerimizin izinsiz kullanımı halinde yasal işlem başlatılacaktır.