Tağşiş ve Taklit Ürünü Tüketiciler Nasıl Anlar? | HORECA TREND
Takip edin!

HORECA Tedarik

Tağşiş ve Taklit Ürünü Tüketiciler Nasıl Anlar?

Kış mevsiminin gelmesiyle grip vakaları çoğaldı. Uzmanlar antimikrobiyal özellikleri nedeniyle özellikle kışın tüketimi artan sirkelere dair uyarılarda bulundu. Doğal sirke tüketmenin önemine değinen uzmanlar, doğal sirkeyi taklit ve tağşiş ürünlerden ayırmanın yollarını anlattı.

Yayınlandı

on

Kemal Kükrer’in, Ajinomoto İstanbul Tedarik Zincirinden Sorumlu İcra Kurulu Üyesi, Gıda Mühendisi Berna Portakal ile Kalite ve Ar-Ge Müdürü Gıda Mühendisi Engin Akçelenk’in sözcülüğünde düzenlediği basın toplantısında, sirkeye dair merak edilen birçok soruya yanıt arandı. Kemal Kükrer sirkelerinin doğal üretim süreçlerine değinilen buluşmada, sirkeyi tağşiş ürünlerden ayırma yolları konuşulurken, sirkenin hammadde seçiminden fermantasyon sürecine, gerçek ve kaliteli sirkeyi anlamanın yollarına, sirkenin sağlık yararlarını ve gıda koruma konusundaki katkılarına değinildi.

“Türkiye, Potansiyeli Olsa da Sirke İhracatında İlk 30’da Bile Yer Almıyor”

Taklit ve tağşiş konusunun gündemde yer etmesinin önemli olduğunu, bu konuda farkındalığın artırılması gerektiğini ifade eden Berna Portakal, “Taklit ve tağşiş konusunun boyutunu anlatmak için bazı verileri paylaşmak istiyorum. Dünya sirke ihracatı pazarı yaklaşık 1,5 milyar USD değerinde. Türkiye ise 30 milyon USD ihracat ile maalesef ilk 30’da bile yer alamıyor. Oysaki sirke konusunda büyük potansiyeli bulunuyor.  Bunun en büyük sebebi, ülkemizde tağşiş yapan şirketlerin Türkiye’nin sirke ihracatı potansiyelini aşağı çekmesidir. Biz Kemal Kükrer olarak yıllardır geleneksel üretimden vazgeçmeden, tüketici nezdinde kazandığımız takdir sayesinde kaliteli ve iyi sirkeyi üreterek mücadele etmeye devam ediyoruz. Maliyetleri düşürmek adına hiçbir zaman kaliteden ödün vermedik, veremeyiz” diye konuştu.

“En Önemli Hedefimiz Tüketicilerimizin Sağlığını Korumak”

Bu konuda bakanlık düzeyinde önemli çalışmaların yapıldığının da altını çizen Portakal, şöyle devam etti: “Biliyorsunuz Tarım ve Orman Bakanlığı tağşiş listesini düzenli olarak güncelliyor. Bu listeden arzu ettiğiniz bilgiye ulaşabilirsiniz. Fakat biz de bir yandan sektörü geliştirmek adına sektörümüzde yer alan markalarla Sirke Üreticileri Derneği’ni (SirkeDer) kurduk. Bu derneği kurarken bir amacımız da tüketicilere ve kamuoyuna doğru, güvenilir bir kaynaktan bilgi akışı sağlamaktı. Derneğimiz tağşiş ve taklit sirkeyle mücadele etmek için gerekli kurumlarla iş birliğine her zaman hazır. Derneğimiz bünyesinde kurduğumuz teknik komitemiz ile kaliteli ve sağlıklı sirke üretiminde gözetilmesi gereken adımları takip ediyoruz. Bu kapsamda süpermarketlerle bilgilendirme toplantıları gerçekleştirdik. Hedefimiz gerçek üreticileri haksız rekabetten korumak ama en önemlisi tüketicin sağlığını korumak.”

“Gerçek Sirke Ağızda Aromatik, Lezzetli Bir Tat Bırakıyor”

Sirkedeki en büyük iki problemin taklit ve tağşiş olduğunun altını çizen Kemal Kükrer Kalite ve Ar-Ge Müdürü Gıda Mühendisi Engin Akçelenk ise, “Gerçek meyve sirkesinin içine maliyeti daha uygun olan beyaz sirkenin karıştırılması ile yapılan hileye tağşiş, doğrudan doğruya sentetik asetik asitin sulandırılması ile elde edilen sahte ürüne ise taklit diyoruz. Profesyonel laboratuvarlarda uzman personel ve ekipman olmadan bunu kesin olarak ayırt edebilmek maalesef çok mümkün değildir. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, örneğin geleneksel fermantasyon yöntemiyle ürettiğimiz bir elma sirkesini yudumladığınızda sirkenin karakteristik doğal asidik tadında, elma suyunun lezzetini rahatlıkla hissedersiniz. Ancak taklit ya da tağşiş olan ürünlerde hem bu tat/aroma hissedilmez, hem de taklit ya da tağşişin boyutuna bağlı olarak boğazda kimyasal sentetik bir yakıcılık hissedilir. Aroma ilavesi ile maskelenmeye çalışılan bazı taklit ürünlerde ise yapay bir meyve tadı ve kokusu daha kapağı açar açmaz kendini hissettirir. Tüketicilerimizin taklit / tağşiş ürünü bu şekilde tat yoluyla bir nebze olsa da ayırt edebilmeleri mümkün.” diye konuştu.

“Evde Yapılan Sirke, Sirke Değil Meyve Şarabı Ya da Kokteyli Olabiliyor”

Geleneksel üretim tekniklerine bağlı kalmanın, sirkenin doğallığını koruması açısından hayati önem taşıdığını vurgulayan Engin Akçelenk, “100 yılı aşkın bir süredir geleneksel üretim tekniklerine bağlı şekilde aynı kalite ve doğallıkta üretim yapıyoruz. Yavaş ve doğal bir fermantasyon, sirkeye özgü tat ve aromaların derinleşmesine olanak tanırken aynı zamanda yüksek kalite ve tat sağlıyor. 30-40 günü bulan fermantasyon sürecimiz, sirkenin istenilen asitlik oranına ve lezzet profiline ulaşmasını sağlıyor. Sirkenin en doğal halini elde etmek için kontrollü geleneksel üretim süreci, kaliteden taviz vermemek adına çok önemli. Evde yapılan sirkeler ise profesyonel analizler olmadan bu kalitede üretilemiyor” dedi. Akçelenk şöyle devam etti, “Gerçek bir sirke için %0,5’ten az kalıntı alkol ve en az %4 asetik asit oranı gereklidir. Evde tüketicilerimizin yaptığı sirkelerde bu oranı yakalayabilmeleri çok mümkün değildir. Hatta bu oranı tutturamadıkları için yaptıkları sirke şeker de içerdiğinden risklidir çünkü küf oluşumuna ortam hazırlayarak toksik etkiye neden olabilir. Dolayısıyla evde yapılan sirkeler çoğu zaman sirke değil meyve şarabı ya da meyve kokteyli formundadır.”

Sirke, Gıda İsrafını Önlemede de Koruyucu Rol Üstleniyor

Dünyada her yıl 1,3 milyar, Türkiye’de ise ortalama 26 milyon ton gıda israf ediliyor. Atılan her bir gıdanın üretiminde harcanan su da düşünüldüğünde, israfın boyutu katlanıyor. Sirkenin sadece lezzet vermekle kalmadığını, aynı zamanda gıdaları mikrobiyolojik bozulmalardan koruyarak israfın önlenmesine katkıda bulunduğunu ifade eden Engin Akçelenk, “Kemal Kükrer olarak, ulusal ve global alanda tanınmış pek çok markanın üreticileriyle çalışıyoruz; ürettiğimiz sirkeler, konserveden turşuya, soslardan marine ürünlere ve hatta ıslak mendillere dek birçok üründe lezzetlendirici, koruyucu ve antimikrobiyal etkisi gibi nedenlerle ana ya da yardımcı bileşen olarak kullanılıyor. Bu anlamda, evde de doğal sirkeyi israfı önleyen bir koruyucu olarak kullanmak mümkün” dedi.

Bilimsel Araştırmalar Sirkenin Sağlık Üzerindeki Etkilerini Destekliyor

Toplantıda ele alınan konulardan biri de sirkenin sağlığa olan faydalarıydı. Son yıllarda elma sirkesi, üzüm sirkesi gibi çeşitli sirkelerin sağlık üzerinde olumlu etkileri olduğuna dair araştırmaların arttığını ifade Berna Portakal; sirke tüketiminin, glisemik, anti-diyabetik, yağ metabolizması, ülseratif-kolit, kolesterol, karaciğer ve fonksiyonları, oksidatif stres, anti-kanserojen ve antimikrobiyal etkilerinin birçok araştırmada görülebildiğini ifade ederek şunları söyledi:   “COVID dönemiyle birlikte bağışıklık destekleyici doğal ürünlere ve sağlıklı yaşam trendine yönelik ilgi artarken, sirkenin antioksidan özellikleri ve sağlık açısından sunduğu katkılar öne çıktı. Bu dönemde Kemal Kükrer olarak geleneksel sirke kültürünü modern bir yaklaşımla birleştirdik ve Türkiye’de ilk kez kolay içimli ‘Yudumluk Sirkeler’i geliştirdik. Bu yenilikçi ürün ile, sirkenin tüketimini pratik hale getirerek kolay tüketilebilir hale gelmesini sağladık. Günde 3 çorba kaşığı sirke tüketimi, sağlıklı bir yaşama katkı sağlayan doğal bir destek olarak öne çıkıyor. Antimikrobiyal olan sirkeler iltihabı azaltmada önemli rol üstleniyor. Metabolizmayı hızlandırarak kilo vermeye ve bağışıklık sisteminin normal fonksiyonunda çalışmasına destek oluyor, içerdikleri vitamin ve minerallerle besleyici öğeler sağlıyor. Özellikle elma sirkesi, potasyum, kalsiyum ve B vitaminleri gibi önemli besin maddelerini içeriyor.”

Kaynak: HORECA TREND ve Kemal Kükrer, Ajinomoto

Devamını Oku
Reklam
Yorum Yapmak İçin Tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

HORECA Tedarik

Yazın En Şık Hali: Karaca Marine Serisi

Yenilikçi tasarımları ve kullanıcı dostu ürünleriyle ev yaşamına değer katan Karaca, doğadan ilham alan tasarımlarına bir yenisini daha ekledi. Deniz temasının ferahlatıcı etkisini sofralara taşıyan ve melamin malzemesi ile üretilen Marine Serisi; estetikle dayanıklılığı bir araya getiriyor.

Yayınlandı

on

Karaca yazın enerjisini Marine Serisi ile sofralara taşıyor. Özel melamin malzemeden üretilen seri; kırılmaya ve çizilmeye karşı son derece dayanıklı, hafif ve taşınabilir yapısıyla uzun ömürlü kullanım sağlıyor.

Yaz mevsiminin ruhunu taşıyan Karaca Marine Serisi, mavi-beyaz tonlarının huzur verici etkisini ve deniz temalarının ferahlatıcı hissini sofralara taşıyor. Hem şık hem de dayanıklı tasarımlarıyla dikkat çeken Marine Serisi; deniz havasına ve darbelere karşı gösterdiği direnç sayesinde tekne yaşamından günlük kullanıma, açık hava etkinliklerine kadar pek çok alanda rahatça kullanım kolaylığı sağlıyor.

Estetik tasarımıyla yaz sofralarına canlılık katarken, ekstra dayanıklı yapısıyla da kolaylık sağlayan Marine Serisi, Karaca mağazalarında ve karaca.com’da.

Kaynak: HORECA TREND ve Karaca

 

Devamını Oku

HORECA Tedarik

Sporcu Beslenmesinin Güçlü Oyuncusu: Nohut!

Sporcu performansında sadece antrenman değil, tabaktaki seçimler de belirleyici oluyor. Duru Gıda Beslenme Danışmanı Diyetisyen Emine Uluçay, zengin besin değerleriyle nohutun sporcu beslenmesinde önemli bir yere sahip olduğunu vurguluyor: “Nohut, protein, lif, vitamin ve mineral içeriğiyle kas onarımı, enerji üretimi ve bağışıklık sistemi desteği için vazgeçilmez bir kaynaktır.”

Yayınlandı

on

Yoğun antrenman, yalnızca sporcuların performansını artırmaz; vücudu da ciddi biçimde zorlar. Bu noktada doğru besin seçimi, kas gelişimi, enerji üretimi ve genel sağlık için kritik rol oynar. İşte tam bu noktada sofraların geleneksel ama etkili süper gıdası nohut devreye giriyor.

Duru Gıda Beslenme Danışmanı Diyetisyen Emine Uluçay, bitkisel protein kaynaklarının önemine dikkat çekerek, “Nohut, yüksek kaliteli proteinin yanı sıra lif ve mineral açısından da zengin bir içeriğe sahip. Kas onarımı, enerji ihtiyacı ve bağışıklık sistemi desteği için sporcu beslenmesinde mutlaka yer almalı,” diyor.

Dayanıklılığı Artırıyor, Enerji Seviyesini Koruyor

Antrenman sırasında oluşan mikro kas yıkımları, vücudun protein ihtiyacını artırıyor. Uluçay, “Nohut, sadece güçlü bir protein kaynağı değil; aynı zamanda kompleks karbonhidrat yapısıyla uzun süreli enerji sağlar. Kan şekeri dengesini korur, dayanıklılığı artırır ve içeriğindeki demirle kaslara oksijen taşınmasına yardımcı olur,” ifadelerini kullanıyor.

Demir, magnezyum, çinko ve B vitaminleri gibi hayati minerallerle dolu olan nohut, sporcuların artan mineral ihtiyacının doğal yollarla karşılanmasına yardımcı oluyor. Aynı zamanda düşük doymuş yağ oranı sayesinde kalp ve damar sağlığını da destekliyor. Uluçay’a göre, “Nohut, hem performans hem de uzun vadeli sağlık açısından sofralarda mutlaka yer almalı.”

Sporcular İçin Pratik ve Güçlü Bir Seçenek

Giderek artan bilinçli beslenme trendlerinde nohut, hem bitkisel protein kaynağı olarak hem de pratik hazırlanabilirliğiyle öne çıkıyor. Çorbalardan salatalara, atıştırmalıklardan ana yemeklere kadar pek çok tarifte kullanılabilen bu mucizevi bakliyat, sporcu menülerinin vazgeçilmezleri arasında hızla yerini alıyor.

Kaynak: HORECA TREND ve Duru Gıda 

Devamını Oku

Toptan Market

Profesyonel Mutfaklarda İşletmeye Özel Hizmet: “Metro Balık Takımı”

Yayınlandı

on

Yeme içme sektörünün en yakın iş ortaklarından biri olarak, sektör profesyonellerinin ihtiyaçlarına 35 yıllık deneyimiyle cevap veren Metro Türkiye, hızlı ve yüksek kaliteli hizmet anlayışıyla daha da güçlendirdiği ve uzmanlaştırdığı ‘Metro Balık Takımı’nı reklam filmiyle duyurdu.

Ağdan tabağa her adımını Metro Usulü kalite anlayışıyla takip eden ve reyonlara taşıdığı 100’den fazla balık çeşidini %100 izlenebilirlikle sunan Metro Türkiye, güvenilir ve kaliteli ürün çeşitliliğini kişiselleştirilmiş hizmet deneyimiyle müşterileriyle buluşturacak. Kurduğu ‘Metro Balık Takımı’ ile her işletmeye kendine özel müşteri temsilcisi atayan Metro Türkiye, çeşit çeşit balığın tedarikinden usulüne uygun ayıklama sürecine kadar her konuda sunduğu eksiksiz hizmetle, diledikleri an işletmelerin yanında oluyor.

“Balığın iyisinden anlayanlar, takımın iyisinden de anlıyor” dedirten yeni reklam kampanyası Punch BBDO imzası taşırken, yönetmen koltuğunda Ali Yorgancıoğlu oturuyor.

Künye:

Reklamveren: Metro Türkiye

Reklamveren Temsilcileri: Elif Yalt Başeski, Barış Cesur, Beyza Bayrak

Reklam Ajansı:Punch BBDO

Yaratıcı Ortak: Ali Musa Paça

CCO:Arkın Kahyaoğlu

ECD:Erçin Sadıkoğlu

CSO:Yelda Aktuna

Genel Müdür Yardımcıları:Gülin Erdoğan, Koray Öztürk

Kreatif Direktör:Tolga Özbakır

Kreatif Ekip Liderleri: Tuğçe Kadıoğlu, Demeter Dinler

Art Direktör: Barış Onur Deniz

Reklam Yazarı: Öykü Avaroğlu

Strateji: Selin Aktaş Çam, Melisa Bakar

Müşteri Direktörü: Esra Belsan

Müşteri Süpervizörü: Ayfer Özaslan

Prodüktör:Nurcan Habip, Begüm Kaptanoğlu

Prodüksiyon Şirketi: DCC Film

Yönetmen: Ali Yorgancıoğlu

Kaynak: HORECA TREND ve Metro Türkiye

Devamını Oku

Popüler Haberler

Copyright © 2025 Orbis Medya Bilgi ve İletişim Teknolojileri Ltd. Şti. Her hakkı saklıdır. Web sitemizdeki haber, makale ve içeriklerin her hakkı saklıdır.
İçeriklerimizin izinsiz kullanımı halinde yasal işlem başlatılacaktır.