Alkol Almadan Sarhoş Olanlar: Otomatik Bira Sendromu Nedir? | HORECA TREND
Takip edin!

Sağlıklı Beslenme

Alkol Almadan Sarhoş Olanlar: Otomatik Bira Sendromu Nedir?

Alkol almadan sarhoş olanlar: Otomatik Bira Sendromu! Adli Bilimciler Derneği hastalık hakkında bilgi verdi. 

Yayınlandı

on

Son günlerde alkol zehirlenmesi nedeniyle yedi kez acil servise giden ancak hiç içki içmediğini söyleyen 50 yaşındaki Kanadalı bir kadınla gündeme gelen bir hastalık; Otomatik Bira Sendromu (Auto Brewery Syndrome) herkes trafından merak edilen bir konuya dönüştü.

Adli Bilimciler Derneği Başkanı Prof. Dr. İ. Hamit Hancı ve Adli Bilimciler Derneği Dedektiflik Komisyonu Başkanı Dr. Dt. Müge Ağır tarafından konuyla ilgili açıklama yapıldı.

Uzmanlarca yapılan açıklamada, “Son günlerde Alkol zehirlenmesi nedeniyle yedi kez acil servise giden ancak hiç içki içmediğini söyleyen 50 yaşındaki Kanadalı bir kadınla gündeme gelen bir hastalık; Otomatik Bira Sendromu (Auto Brewery Syndrome) hakkında bilgi vermek istiyoruz. Bu durumun Karbonhidratlardan alkol fermente edebilen (mayalayan) mikroorganizmaların barsakta çoğalmasıyla ortaya çıktığı düşünülmektedir. Fermantasyon en kaba tabirle gıdaların kimyasal olarak çürümesi demektir. Mayalama da diyebileceğimiz bu işlemde gıdalar  bakteriler, maya, mantar gibi mikroorganizmalar sayesinde çürümekte ve alkol oluşmaktadır.. Nadir görülen bir durumdur çünkü “fermantasyon yapan mikroorganizmaların önemli ölçüde aşırı çoğalması ve yüksek karbonhidrat tüketimi” için birçok değişkenin aynı ortaya çıkması gerekmektedir Diyabet ,inflamatuar barsak hastalığı gibi bazı hastalıklarda görülebilen bu durumun , genetik olarak inaktif bir enzimin alkolü düzgün bir şekilde metabolize edememesi sonucu oluştuğu da düşünülmektedir” ifadelerine yer verildi.

Uyku Sorunları ve Alkol Zehirlenmesi

Adli Bilimciler Derneği Başkanı Prof. Dr. İ. Hamit Hancı ve Adli Bilimciler Derneği Dedektiflik Komisyonu Başkanı Dr. Dt. Müge Ağır tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer ald:

“Sık kullanılan antibiyotikler ve bazı mide koruyucular barsaktaki normal mikroorganizma yapısını (florasını) değiştirebilmekte auto brewery sendromu gelişebilmektedir. Barsakta alkol üreten özellikle mantar türü mikroorganizmalar yüzünden sarhoş olan bu kişiler (konuşma bozukluğu, dikkat eksikliği, uyku sorunları ve nefesinde alkol kokusu gibi) alkol zehirlenmesi bulguları görülmektedir.

Düşük karbonhidrat diyeti (meyve, sebze, yumurta, et ve balık ) ve mantar önleyici tedavi ile  ortadan kalkmakta, ancak karbonhidrat alımında tekrar artırmaya başlamaktadır Black Physicians of B.C. grubunun da kurucusu olan Zewude, Auto Brewery sendromunun ilk raporunu 1948’de midesi yırtılmış bir çocuğun alkol kokusu almasına dayandırmıştır. Daha sonra 1952 yılında Japonya’da teşhis edilmiş, Kuzey Amerika’daki ilk vakalar ise 1980’lerde ABD’de yayınlanmıştır.

1974’ten bu yana 20 Auto Brewery sendromu hastası tespit edilmiştir. Bu durum hasta için ciddi tıbbi, sosyal ve hukuki sonuçlar doğurabilmektedir. Benzer bir durum ölüm sonrasında meydana gelmektedir. Cesedin kokuşması ile vücuttaki mantar ve diğer mikroorganizmalar alkol üretmekte ve yapılan toksikolojik analizlerde hiç içki içmemiş kişinin vücut sıvılarında alkol saptanabilmektedir.”

 

Kaynak: HORECA TREND, Bilim ve Sağlık Haber Ajansı

Devamını Oku
Reklam
Yorum Yapmak İçin Tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sağlıklı Beslenme

“Türk Kahvesi Sağlığa Zararlı Değil, Yararlı”

Yayınlandı

on

Kahvenin yararlarını ortaya çıkaran araştırmalara alışkınız ancak son günlerde Türk kahvesinin zararlı olduğunu iddia eden bir araştırma da yayınlandı ve haberlere konu oldu. İstanbul Okan Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı, gıda mühendisi Doç. Dr. İlkay Gök bu araştırmaya karşı çıktı.

“Türk kahvesinin, son yıllarda insan sağlığı üzerinde önemli faydaları olduğu keşfedilmeye başlandı. Oysa bir araştırmaya dayanarak hazırlanan haberlerde, Türk kahvesi gibi süzülmeden hazırlanan demleme yöntemlerinde kahveol ve kafestolün yüksek miktarda olduğu ve bu iki bileşenin kolesterolümüzü yükselterek sağlığımıza zararlı olduğu iddia edildi. Söz konusu araştırmada 2000 öncesi yapılan basit düzeydeki çalışmaların sonuçları kullanılıyor. Halbuki bu tarz eski araştırmaların, artık geçerliliğini yitirdiği güncel çalışmalarla kanıtlandı” dedi.

Doç. Dr. İlkay Gök, İstanbul Okan Üniversitesi Gastronomi Yüksek Lisans tez öğrencileriyle Türk kahvesi ve filtre kahvenin toplam antioksidan kapasitesi, fenolik bileşenleri ve duyusal analizi ile ilgili deneysel bir araştırmayı tamamladıklarını aktardı: “Yakında yayınlayacağımız araştırmada Türk kahvesinin daha yüksek antioksidan ve fenolik bileşene sahip olduğunu belirledik. Yani Türk kahvesi tüketmek sağlığımızı destekliyor.”

Doç. Dr. İlkay Gök, açıklamasına şöyle devam etti: “2000 öncesi eski birkaç çalışmada, filtre kağıdından geçirilmeden hazırlanan Türk kahvesi veya “French press” kahvede, yüksek miktarda kafestol ve kahveol bulunduğu ve bu nedenle trigliserid ve LDL kolesterol seviyesini artırabildiği ihtimalinden yola çıkarak zararlıdır açıklamaları yapıldı. Bu açıklamalar yeni çalışma sonuçlarında yer almıyor. Aksine bu iki bileşenin, demleme tekniklerine bağlı olarak sağlığa faydalarını açıklayan çok daha fazla yeni bilimsel çalışma var. Yeni araştırmalar kafestol ve kahveolün antioksidan özelliği, anti-inflamatuar etkisi, kanser ve toksik maddelere karşı koruyucu etkileri olduğunu gösteriyor.

“Günlük 2-3 Fincan Kahve Tüketimi Depresyonla Savaşmaya Yardımcı”

Yapılan araştırmalarda kahvenin dört ana bileşeni olan kafein, klorojenik asit, kafestol ve kahveolün sağlık açısından önemli etkileri tespit edildi. Araştırma sonuçlarına göre günlük 2-3 fincan kahve tüketiminin güvenli olduğu, kahvenin metabolik ve mental sağlığı destekleyici, keyif verici ve uyanıklık artırıcı, yüksek tansiyon ve depresyonla savaşmaya yardımcı, tip2 diyabet, alzheimer ve Parkinson hastalıkları gibi bazı kronik hastalıkları, karaciğer kanseri gibi bazı kanser türlerini ve kardiyovasküler hastalıklar gibi dejenaratif hastalıkları önleyebileceği belirtildi.”

Kaynak: HORECA TREND ve İstanbul Okan Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü

Devamını Oku

Ambalaj Malzemeleri

Roof Mezzepotamia Kış Esintileriyle Menüsünü Yeniledi

Tarihi Yarımada ve Haliç manzarasına karşı misafirlerini unutulmaz bir lezzet yolculuğuna çıkaran Roof Mezzepotamia, sımsıcak bir kış dokunuşuyla menüsünü yeniledi. Mevsiminde tüketim ilkesiyle yerel üreticilerden sağlanan ürünlerle Türk mutfağının eşsiz lezzetlerini yeniden yorumlayan mekan; imza lezzetleri, muhteşem manzarası, yaratıcı sunumları ve etnik müzikleriyle bütünsel bir restoran deneyimi sunuyor. 

Yayınlandı

on

Tarihi Yarımada’nın kalbi Sirkeci’de yer alan Orient Occident Hotel’in terasında bulunan Roof Mezzepotamia, yepyeni menüsüyle kışa hazır… Özenle hazırladığı kış menüsüyle misafirlerini eşsiz bir gastronomi yolculuğuna çıkaran mekan; lezzetli menüsü, özenle hazırlanan kokteylleri ve etkileyici manzarasıyla lezzet şöleni yaşatıyor. 

Mevsiminde Tüketim İlkesiyle Hazırlanan Eşsiz Lezzetler…

Roof Mezzepotamia’nın mutfağı kariyer yolculuğuna genç yaşta başlayan Gökberk Özbay ve ekibine emanet… Mezopotamya’nın yeni bir medeniyet ve kültür yaratma mirasından ilham alarak menüsünü hazırlayan Roof Mezzepotamia, Türk mutfağının geleneksel lezzetlerini modern dokunuşlarla yeniden yorumluyor. Türkiye’nin 7 bölgesinden izler taşıyan geniş menüsüyle dikkat çeken mekan, en yenilikçi dokunuşlar ve pişirme teknikleriyle lezzet severlerin beğenisini kazanıyor. Mevsiminde tüketim ilkesiyle yerel üreticilerden sağlanan ürünlerle kış menüsünü hazırlayan şef, tam bir gastronomi deneyimi sunuyor. Ön atıştırmalık olarak servis edilen siyah sarımsaklı tereyağı, soğuk sıkım zeytinyağı ve halhali zeytin ile başlayan lezzet serüveni gece sonuna kadar devam ediyor. Soğuk başlangıç olarak roka yağı, nar ekşisi ve  çıtır pırasa ile hazırlanan Alazlanmış Zeytinyağlı Pırasa, konfit pişirme tekniği ile hazırlanan Pancar Serme; sıyırma bal kabağı, kabak çekirdeği, soğan yağı ve  isli yogurt ile hazırlanan Sinkonta; Denizli kale biberi, kaymaklı Antakya yoğurdu ve dukkah baharatı ile hazırlanan Atom; deniz levreği, kapari, roka, yeşil yağ ve kırmızı chili biberi ile hazırlanan Levrek Marin; patlıcan, konya bozkır tahini ve samandağ acı biberi yağı ile hazırlanan Mütebbel yer alıyor.  Ara sıcak olarak Balıkesir kuzu kokereç ile hazırlanan Kokoreç Pide; Süryani usulü içli köfte, kemik suyu ve tuzlu yoğurt ile hazırlanan Kitel Raha; ön plana çıkıyor. Ana yemekte ise ağır ateşte pişmiş Dana Yanak yer alıyor. Trüflü keşkek, dana jus ve frenk soğan ile servis edilen dana yanak, lezzet şöleni yaşatıyor. Mezzopotamia Toprağı ise yemeği farklı ve enfes bir tatlı ile noktalıyor. 

Roof Mezzepotamia Kokteylleriyle Oldukça İddalı…

Yemekleriyle olduğu kadar kokteylleriyle de dikkat çeken mekan, özel tariflerle hazırlanan ve yalnızca Roof Mezzepotamia’da yer alan imza kokteyller bambaşka bir lezzet sunuyor. Mezepotamya’da yaşamış uygarlıkların kültürlerinden esinlenerek premium içkilerle hazırlanan kokteyller; bu coğrafyada yaşayan kral, tanrı ve önemli kişilerin isimlerini taşıyor. Ninkasi (Sümer Bira Tanrısı), Hammurabi (Altıncı Babil İmparatoru), Purattu (Fırat Nehrinin Eski Adı), Inanna (Aşk ve Doğurganlık Tanrıçası), Barmenin İmzasıOkaliptik Margarita, Mezzepotamyalı ve Basirethan imza kokteyller arasında…

Özel DJ Performanslarıyla Keyifli Anlar Yaşanıyor

Lezzet ve müziği eşsiz bir uyumla buluşturan Roof Mezzepotamia, yeme içme sektörüne yeni bir soluk getiriyor. Müzik danışmanlığını etnik elektronik müziğin popüler ismi DJ Majnoon’un üstlendiği mekan, etnik müziğin önemli DJ’lerini sahnesinde ağırlıyor. Etnik elektronik müziğin ritmine kapılan misafirlere unutulmaz bir gece yaşatmaya hazırlanan Roof Mezzepotamia, lezzet ve müzik eşliğinde en keyifli anlara ev sahipliği yapıyor.

Kaynak: HORECA TREND ve Roof Mezzepotamia

Devamını Oku

Sağlıklı Beslenme

Balığın 10 Faydası

Eylül ayı, Türkiye’de balık sezonunun başladığı bir dönem olarak kabul edilir. Balığın sağlık için oldukça faydalı olduğunu ve dengeli tüketiminin sağlık ve yaşam kalitesini artırabildiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Derya Eren, “Balık, içerdiği Omega 3 ve vitaminler ile kalp ve göz sağlığı başta olmak üzere birçok hastalığa karşı oldukça faydalı. Düzenli balık tüketimi ayrıca kas gelişimini de destekler ve kilo kontrolüne katkı sağlar” dedi.

Yayınlandı

on

Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Derya Eren, balığın 10 faydasını şöyle sıraladı:

Omega-3 Açısından Zengin: Balık, kalp sağlığını destekleyen ve iltihaplanmayı azaltan omega-3 yağ asitleri açısından zengindir. Düzenli tüketimi, trigliserid seviyelerini düşürür, kalp damar hastalıklarına karşı koruyucu etkiler sağlar.

Yüksek Protein İçerir: Kas gelişimi, doku onarımı ve bağışıklık sistemi fonksiyonları için gerekli olan yüksek kaliteli protein içerir. Sporcular ve sağlıklı yaşam için iyi bir protein kaynağıdır.

B12 ve D Vitamini Açısından Zengin: B12 vitamini, sinir sistemi sağlığı ve kırmızı kan hücrelerinin üretimi için önemli. D vitamini ise kemik sağlığını destekler ve bağışıklık sistemini güçlendirir.

Kanser Riskini Düşürür: Selenyum ve A vitamini gibi antioksidan bileşenler içerir. Bu bileşenler, vücutta serbest radikallerin zararlı etkilerini azaltarak kanser riskini düşürmede yardımcı olur.

Kilo Kontrolüne Yardımcı Olur: Düşük kalorili ve yüksek proteinli olması sayesinde tokluk hissi sağlar, bu da kilo kontrolüne yardımcı olur.

Beyin Sağlığını Destekler: Omega-3 yağ asitleri, beyin sağlığını korur ve hafızayı güçlendirir. Özellikle yaşlılık döneminde bunama ve Alzheimer riskini azaltmada etkilidir.

Cildin esnek ve parlak olmasını sağlar: İçerdiği sağlıklı yağlar, cilt sağlığını koruyarak cildin esnek ve parlak kalmasına yardımcı olabilir. Antioksidanlar sayesinde ciltteki serbest radikallerin etkisini azaltarak yaşlanma belirtilerini geciktirir.

Tiroit Sağlığını Destekler: Tiroit hormonlarının üretimi için önemli olan iyot minerali açısından zengindir. Tiroit sağlığını destekler ve metabolizmanın düzenlenmesine katkıda bulunur.

Metabolizmayı Destekler: İçerdiği fosfor ve magnezyum gibi mineraller sayesinde metabolizmanın düzgün çalışmasına yardımcı olur. Bu mineraller vücudun enerji üretimine katkı sağlar ve kemik sağlığını destekler.

Göz Sağlığını Korur: A vitamini içeriği sayesinde göz sağlığını destekler ve yaşa bağlı göz hastalıklarının gelişimini önlemeye yardımcı olur.

Eylül Ayında Tüketilecek Balıklar:

Palamut: Özellikle Karadeniz’de sıkça tüketilen ve sağlık açısından birçok fayda sağlayan bir balık türüdür. Palamut balığının besin içerikleri şöyledir:

Besin Değerleri (100 gram pişmiş palamut balığı için)

– Kalori: Yaklaşık 200-250 kcal

– Protein: 20-25 gram

– Yağ: 10-15 gram

– Omega-3 yağ asitleri: Yüksek miktarda

– Vitaminler: B12, D, A vitamini

– Mineraller: Fosfor, selenyum, potasyum, magnezyum

Çipura: Akdeniz mutfağında önemli bir yere sahip olan, lezzetli ve besleyici bir deniz balığıdır. Hem sağlığa faydaları hem de zengin besin içerikleriyle dikkat çeker. Çipura balığının besin içerikleri:

Besin Değerleri (100 gram pişmiş çipura balığı için)

– Kalori: Yaklaşık 110-120 kcal

– Protein: 20-22 gram

– Yağ: 5-6 gram

– Omega-3 yağ asitleri: Orta düzeyde

– Vitaminler: B12, D, A vitamini

– Mineraller: Fosfor, selenyum, magnezyum, potasyum, iyot

Levrek: Deniz ürünleri arasında popüler ve besleyici bir seçenek olarak öne çıkar. Hafif lezzeti, düşük yağ oranı ve sağlığa pek çok faydası ile dikkat çeker. Levrek balığının besin içerikleri:

Besin Değerleri (100 gram pişmiş levrek balığı için)

– Kalori: 120-130 kcal

– Protein: 20-22 gram

– Yağ: 4-5 gram

– Omega-3 yağ asitleri: Orta düzeyde

– Vitaminler: B12, D, A vitamini, B6

– Mineraller: Selenyum, fosfor, potasyum, magnezyum, iyot

Barbun: Özellikle Ege ve Akdeniz mutfağında önemli bir yere sahip olan, lezzetli ve besleyici bir balık türüdür. Küçük boyutuna rağmen yüksek besin değeri ve sağlık yararlarıyla dikkat çeker. Barbun balığının besin içerikleri:

Besin Değerleri (100 gram pişmiş barbun balığı için)

– Kalori: 110-120 kcal

– Protein: 19-21 gram

– Yağ: 4-6 gram

– Omega-3 yağ asitleri: Orta düzeyde

– Vitaminler: B12, A, D vitamini

– Mineraller: Fosfor, potasyum, magnezyum, selenyum

Sardalya: Hem lezzeti hem de besin değeri açısından oldukça zengin bir balık türüdür. Küçük boyutuna rağmen sağlık açısından birçok fayda sunan sardalya, özellikle omega-3 yağ asitleri ve D vitamini açısından zengin bir kaynaktır. Sardalya balığının besin içerikleri:

Besin Değerleri (100 gram pişmiş sardalya balığı için)

– Kalori: 200-220 kcal

– Protein: 25-30 gram

– Yağ: 10-12 gram

– Omega-3 yağ asitleri: Yüksek miktarda

– Vitaminler: B12, D, A, B2 vitamini

– Mineraller: Kalsiyum, fosfor, potasyum, selenyum, iyot, demir

Lüfer: Hem lezzeti hem de besleyici içeriği ile Türk mutfağında önemli bir yer tutar. Omega-3 yağ asitleri ve protein açısından zengin olan lüfer, kalp ve beyin sağlığını destekleyici özelliklere sahiptir. Lüfer balığının besin içerikleri:

Besin Değerleri (100 gram pişmiş lüfer balığı için)

– Kalori: 150-170 kcal

– Protein: 20-23 gram

– Yağ: 8-10 gram

– Omega-3 yağ asitleri: Yüksek miktarda

– Vitaminler: B12, D, A, B6

– Mineraller: Fosfor, selenyum, potasyum, magnezyum

Çinekop: Lüfer ailesinin küçük boyutlu üyesi olup, özellikle besin değeri açısından oldukça zengin ve lezzetli bir balıktır. Çinekop, omega-3 yağ asitleri, vitaminler ve mineraller açısından önemli bir kaynaktır. Hem kalp sağlığını destekler hem de genel sağlık için birçok fayda sağlar. Çinekop balığının besin içerikleri:

Besin Değerleri (100 gram pişmiş çinekop balığı için)

– Kalori: 120-140 kcal

– Protein: 20-22 gram

– Yağ: 4-6 gram

– Omega-3 yağ asitleri: Yüksek miktarda

– Vitaminler: B12, A, D, B6 vitamini

– Mineraller: Fosfor, selenyum, potasyum, magnezyum, iyot

Kaynak: HORECA TREND ve Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi

Devamını Oku

Popüler Haberler

Copyright © 2024 Orbis Medya Bilgi ve İletişim Teknolojileri Ltd. Şti. Her hakkı saklıdır. Web sitemizdeki haber, makale ve içeriklerin her hakkı saklıdır.
İçeriklerimizin izinsiz kullanımı halinde yasal işlem başlatılacaktır.