Balığın 10 Faydası | HORECA TREND
Takip edin!

Sağlıklı Beslenme

Balığın 10 Faydası

Eylül ayı, Türkiye’de balık sezonunun başladığı bir dönem olarak kabul edilir. Balığın sağlık için oldukça faydalı olduğunu ve dengeli tüketiminin sağlık ve yaşam kalitesini artırabildiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Derya Eren, “Balık, içerdiği Omega 3 ve vitaminler ile kalp ve göz sağlığı başta olmak üzere birçok hastalığa karşı oldukça faydalı. Düzenli balık tüketimi ayrıca kas gelişimini de destekler ve kilo kontrolüne katkı sağlar” dedi.

Yayınlandı

on

Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Derya Eren, balığın 10 faydasını şöyle sıraladı:

Omega-3 Açısından Zengin: Balık, kalp sağlığını destekleyen ve iltihaplanmayı azaltan omega-3 yağ asitleri açısından zengindir. Düzenli tüketimi, trigliserid seviyelerini düşürür, kalp damar hastalıklarına karşı koruyucu etkiler sağlar.

Yüksek Protein İçerir: Kas gelişimi, doku onarımı ve bağışıklık sistemi fonksiyonları için gerekli olan yüksek kaliteli protein içerir. Sporcular ve sağlıklı yaşam için iyi bir protein kaynağıdır.

B12 ve D Vitamini Açısından Zengin: B12 vitamini, sinir sistemi sağlığı ve kırmızı kan hücrelerinin üretimi için önemli. D vitamini ise kemik sağlığını destekler ve bağışıklık sistemini güçlendirir.

Kanser Riskini Düşürür: Selenyum ve A vitamini gibi antioksidan bileşenler içerir. Bu bileşenler, vücutta serbest radikallerin zararlı etkilerini azaltarak kanser riskini düşürmede yardımcı olur.

Kilo Kontrolüne Yardımcı Olur: Düşük kalorili ve yüksek proteinli olması sayesinde tokluk hissi sağlar, bu da kilo kontrolüne yardımcı olur.

Beyin Sağlığını Destekler: Omega-3 yağ asitleri, beyin sağlığını korur ve hafızayı güçlendirir. Özellikle yaşlılık döneminde bunama ve Alzheimer riskini azaltmada etkilidir.

Cildin esnek ve parlak olmasını sağlar: İçerdiği sağlıklı yağlar, cilt sağlığını koruyarak cildin esnek ve parlak kalmasına yardımcı olabilir. Antioksidanlar sayesinde ciltteki serbest radikallerin etkisini azaltarak yaşlanma belirtilerini geciktirir.

Tiroit Sağlığını Destekler: Tiroit hormonlarının üretimi için önemli olan iyot minerali açısından zengindir. Tiroit sağlığını destekler ve metabolizmanın düzenlenmesine katkıda bulunur.

Metabolizmayı Destekler: İçerdiği fosfor ve magnezyum gibi mineraller sayesinde metabolizmanın düzgün çalışmasına yardımcı olur. Bu mineraller vücudun enerji üretimine katkı sağlar ve kemik sağlığını destekler.

Göz Sağlığını Korur: A vitamini içeriği sayesinde göz sağlığını destekler ve yaşa bağlı göz hastalıklarının gelişimini önlemeye yardımcı olur.

Eylül Ayında Tüketilecek Balıklar:

Palamut: Özellikle Karadeniz’de sıkça tüketilen ve sağlık açısından birçok fayda sağlayan bir balık türüdür. Palamut balığının besin içerikleri şöyledir:

Besin Değerleri (100 gram pişmiş palamut balığı için)

– Kalori: Yaklaşık 200-250 kcal

– Protein: 20-25 gram

– Yağ: 10-15 gram

– Omega-3 yağ asitleri: Yüksek miktarda

– Vitaminler: B12, D, A vitamini

– Mineraller: Fosfor, selenyum, potasyum, magnezyum

Çipura: Akdeniz mutfağında önemli bir yere sahip olan, lezzetli ve besleyici bir deniz balığıdır. Hem sağlığa faydaları hem de zengin besin içerikleriyle dikkat çeker. Çipura balığının besin içerikleri:

Besin Değerleri (100 gram pişmiş çipura balığı için)

– Kalori: Yaklaşık 110-120 kcal

– Protein: 20-22 gram

– Yağ: 5-6 gram

– Omega-3 yağ asitleri: Orta düzeyde

– Vitaminler: B12, D, A vitamini

– Mineraller: Fosfor, selenyum, magnezyum, potasyum, iyot

Levrek: Deniz ürünleri arasında popüler ve besleyici bir seçenek olarak öne çıkar. Hafif lezzeti, düşük yağ oranı ve sağlığa pek çok faydası ile dikkat çeker. Levrek balığının besin içerikleri:

Besin Değerleri (100 gram pişmiş levrek balığı için)

– Kalori: 120-130 kcal

– Protein: 20-22 gram

– Yağ: 4-5 gram

– Omega-3 yağ asitleri: Orta düzeyde

– Vitaminler: B12, D, A vitamini, B6

– Mineraller: Selenyum, fosfor, potasyum, magnezyum, iyot

Barbun: Özellikle Ege ve Akdeniz mutfağında önemli bir yere sahip olan, lezzetli ve besleyici bir balık türüdür. Küçük boyutuna rağmen yüksek besin değeri ve sağlık yararlarıyla dikkat çeker. Barbun balığının besin içerikleri:

Besin Değerleri (100 gram pişmiş barbun balığı için)

– Kalori: 110-120 kcal

– Protein: 19-21 gram

– Yağ: 4-6 gram

– Omega-3 yağ asitleri: Orta düzeyde

– Vitaminler: B12, A, D vitamini

– Mineraller: Fosfor, potasyum, magnezyum, selenyum

Sardalya: Hem lezzeti hem de besin değeri açısından oldukça zengin bir balık türüdür. Küçük boyutuna rağmen sağlık açısından birçok fayda sunan sardalya, özellikle omega-3 yağ asitleri ve D vitamini açısından zengin bir kaynaktır. Sardalya balığının besin içerikleri:

Besin Değerleri (100 gram pişmiş sardalya balığı için)

– Kalori: 200-220 kcal

– Protein: 25-30 gram

– Yağ: 10-12 gram

– Omega-3 yağ asitleri: Yüksek miktarda

– Vitaminler: B12, D, A, B2 vitamini

– Mineraller: Kalsiyum, fosfor, potasyum, selenyum, iyot, demir

Lüfer: Hem lezzeti hem de besleyici içeriği ile Türk mutfağında önemli bir yer tutar. Omega-3 yağ asitleri ve protein açısından zengin olan lüfer, kalp ve beyin sağlığını destekleyici özelliklere sahiptir. Lüfer balığının besin içerikleri:

Besin Değerleri (100 gram pişmiş lüfer balığı için)

– Kalori: 150-170 kcal

– Protein: 20-23 gram

– Yağ: 8-10 gram

– Omega-3 yağ asitleri: Yüksek miktarda

– Vitaminler: B12, D, A, B6

– Mineraller: Fosfor, selenyum, potasyum, magnezyum

Çinekop: Lüfer ailesinin küçük boyutlu üyesi olup, özellikle besin değeri açısından oldukça zengin ve lezzetli bir balıktır. Çinekop, omega-3 yağ asitleri, vitaminler ve mineraller açısından önemli bir kaynaktır. Hem kalp sağlığını destekler hem de genel sağlık için birçok fayda sağlar. Çinekop balığının besin içerikleri:

Besin Değerleri (100 gram pişmiş çinekop balığı için)

– Kalori: 120-140 kcal

– Protein: 20-22 gram

– Yağ: 4-6 gram

– Omega-3 yağ asitleri: Yüksek miktarda

– Vitaminler: B12, A, D, B6 vitamini

– Mineraller: Fosfor, selenyum, potasyum, magnezyum, iyot

Kaynak: HORECA TREND ve Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi

Devamını Oku
Reklam
Yorum Yapmak İçin Tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sağlıklı Beslenme

“Matcha Çayını Günde 1-3 Fincan Tüketin”

Son günlerde oyuncu Elvin Levinler’in sık tükettiği matcha çayı nedeniyle kalp sağlığı sorunu yaşadığı iddiası, bu popüler içeceğin olası zararlarını yeniden gündeme getirdi. Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğr. Gör. Kübra Şahin, matcha çayının sağlık üzerindeki etkileri konusunda uyarılarda bulundu.

Yayınlandı

on

Matcha çayı Diğer Çaylardan Farklı

Matcha çayının Japonya kökenli, Camellia sinensis bitkisinin gölgede yetiştirilen yapraklarından elde edilen ince bir yeşil çay tozu olduğunu dile getiren Öğr. Gör. Kübra Şahin, “Diğer yeşil çaylardan farklı olarak, matcha çayı yaprakların tamamının kullanılması nedeniyle daha yoğun bir lezzet ve daha yüksek bir besin değeri sunar. Gölgede tutulan çay yaprakları elle toplanıp, damar ve saplarından ayırdıktan sonra buharla işlenir. Buhar işleminden sonra yapraklar, nemin giderilmesi için kurutulur. Kurutulan yapraklar, taş değirmenlerde özel olarak öğütülmesiyle ince toz haline getirilir.” dedi.

Son yıllarda sağlıklı yaşam ve doğal beslenme trendlerinin artmasıyla birlikte, matcha gibi doğal ürünlere olan ilginin de arttığına dikkat çeken Öğr. Gör. Kübra Şahin, “Vegan ve glutensiz diyetlere de uyum sağlıyor.” ifadesinde bulundu.

Matcha Çayının Faydaları

Matcha çayının faydalarına da işaret eden Öğr. Gör. Kübra Şahin, “Yüksek antioksidan içeriği sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirir, hastalıklardan korur. Ayrıca metabolizmayı hızlandırarak yağ yakımını destekler. A, C ve E vitaminleri gibi vitaminler içerir, bağışıklık sistemini destekler. Magnezyum, potasyum ve demir gibi mineraller açısından zengindir. Sindirim sağlığını destekleyen lif içerir. İçerdiği L-theanine aminoasidi sayesinde, kafeinle birlikte dengeli bir enerji sağlar. L-theanine sayesinde stresi azaltır. Gün boyunca zihin açıklığı, odaklanma ve konsantrasyonu artırdığı da biliniyor.” diye konuştu.

Fazla Miktarda Tüketim Anksiyete ve Kalp Çarpıntısı Yapıyor

Aşırı matcha çayı tüketiminin bazı sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirten Öğr. Gör. Kübra Şahin, şöyle devam etti:

“Matcha, yüksek miktarda kafein içermektedir. Fazla miktarda tüketim, uyku bozuklukları, anksiyete, kalp çarpıntısı ve baş ağrısı gibi kafeinle ilişkili yan etkilere yol açabilir. Mide rahatsızlıkları, bulantı veya ishal gibi sindirim sorunlarına neden olabilir. Yüksek oksalat içeriği nedeniyle demir emilimini azaltabilir. Özellikle ağır metaller (kurşun, arsenik gibi) açısından kirlenmiş matcha tozlarından kaynaklanabilecek toksisite riskini artırabilir.”

Böbrek Taşı Oluşumuna Katkıda Bulunabiliyor

Matcha çayının lif içeriği sayesinde sindirim sisteminin düzgün çalışmasına yardımcı olup, bağırsak hareketlerini düzenleyerek kabızlığı önlediğini ifade eden Öğr. Gör. Kübra Şahin, “İçerdiği antioksidanlar, mide zarında iltihaplanmayı azaltmaya yardımcı olabilir. Matcha’nın asidik yapısı mide rahatsızlıklarına veya reflüye yol açabilir. Fazla tüketimle mide bulantısı mide bulantısına neden olabilir. Matcha, yüksek oksalat içeriği nedeniyle, böbrek taşı oluşumuna katkıda bulunabilir. Yüksek kafein içeriği, diüretik etki yaparak vücuttan sıvı atılımını artırabilir. Bu durum, böbreklerin aşırı çalışmasına neden olabilir. Matcha’nın kafein içeriği yüksek olduğundan, aşırı tüketim karaciğer üzerinde ek bir yük oluşturabilir. Kalitesiz matcha tozları, ağır metaller veya pestisit kalıntıları içerebilir. Bu tür kirleticiler, karaciğerin detoksifikasyon işlevini zorlayabilir. Aşırı tüketim veya düşük kaliteli ürünler, uzun vadede organ sağlığı üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir.” dedi.

Hamilelik ve Emzirme Dönemindeki Kadınlar İçin Uyarılar!

Bazı bireylerin matcha çayı tüketiminde daha dikkatli olması gerektiğini vurgulayan Öğr. Gör. Kübra Şahin, “Yüksek oksalat içeriği nedeniyle böbrek taşı geçmişi olan bireylerin matcha çayı tüketiminde dikkatli olmaları gerekir. Karaciğer hastalığı veya işlev bozukluğu olan kişiler, matcha’nın potansiyel toksinlerini göz önünde bulundurarak dikkatli olmalıdır. Anksiyete, kalp ritmi bozuklukları veya uyku sorunları yaşayan kişiler, kafeine duyarlı olduklarından, matcha çayını fazla miktarda tüketmemelidir. Yüksek kafein içeriği nedeniyle, hamilelik ve emzirme dönemindeki kadınlar için fazla tüketim önerilmez. Kafein, fetüsün veya bebeklerin sağlığını olumsuz etkileyebilir. Mide rahatsızlıkları veya reflü gibi sorunları olan bireyler, matcha’nın asidik yapısı nedeniyle rahatsızlık hissi yaşayabilir.” ifadesinde de bulundu.

Günde 1-3 Fincan Tüketilmeli

Öğr. Gör. Kübra Şahin, hem sağlık faydalarından yararlanmak hem de aşırı kafein ve oksalat alımından kaçınmak için sağlıklı bireylerde günde 1-3 fincan matcha çayı tüketiminin önerilebileceğini sözlerine ekledi.

Kaynak: HORECA TREND ve Üsküdar Üniversitesi

Devamını Oku

Sağlıklı Beslenme

Vegan Beslenme Nedir? Çocuklar ve Hamileler için Uygun Mu?

Vegan beslenme son yıllarda tercih edilen bir beslenme şekli. Uzmanlar vegan beslenirken sağlığımızı kaybetme riskine değindi.

Yayınlandı

on

Yazar:

Vegan beslenme son yıllarda en çok konuşulan beslenme biçimi. Uzmanlar, vegan beslenme ve vegan diyet hakkında bilgiler verdi.

Son yıllarda vegan beslenmeyi tercih edenlerin sayısında artış olduğu gözlenirken, hayvanlardan elde edilen hiçbir gıdayı yememeyi içeren katı bir beslenme modeli olan vegan beslenmenin sağlıklı olup olmadığı da tartışılıyor. Dengeli ve çeşitli bir vegan diyet oluşturmak için daha fazla planlama ve hazırlık gerekebildiğini ifade eden uzmanlar, vegan beslenmede protein gereksinimlerinin bitkisel kaynaklı besinlerden sağlandığını söylüyor.

B12 Sadece Hayvansal Kaynaklı Besinlerde Var

B12 vitamininin sadece hayvansal kaynaklı besinlerde bulunduğunu ve o nedenle veganların B12 ile zenginleştirilmiş bitkisel sütler ve tahılları tüketmeyi tercih etmesi gerektiğini anlatan Beslenme Uzmanı Öğr. Gör. Kübra Şahin, “Süt ve süt ürünleri vegan diyetinde olmadığı için zenginleştirilmiş bitkisel sütler, tofu, brokoli, nohut ve yeşil yapraklı sebzeler gibi kalsiyum açısından zengin besinleri tüketmek kalsiyum eksikliğini önlemeye yardımcı oluyor.” dedi. Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğr. Gör. Kübra Şahin, 1 Kasım Dünya Vegan Günü dolayısıyla sağlıklı bir vegan diyet oluşturmanın püf noktalarını paylaştı.

Yeterli Bilgiye Sahip Olmamak Yanlış Beslenmeye Yol Açabiliyor

Vegan beslenme hakkında yeterli bilgiye sahip olmamanın yanlış beslenmeye yol açabileceğini dile getiren Öğr. Gör. Kübra Şahin, “Dengeli ve çeşitli bir vegan diyet oluşturmak için daha fazla planlama ve hazırlık gerekebilir. Aksi durumda B12 vitamini, demir, kalsiyum, Omega-3 yağ asitleri ve protein gibi besin ögelerinin yetersiz alımları sağlık sorunlarına neden olabiliyor. Restoranlarda veya sosyal etkinliklerde uygun vegan seçenekler bulmak, aile ve arkadaşlarla yemek yeme durumları, vegan seçeneklerin sınırlı olmasından dolayı sıkça karşılaşılan bir zorluk.” dedi.

Yeterli Protein Alımını Sağlamak İçin Hangi Gıdalar Tüketilmeli? 

Vegan beslenmede hayvansal kaynaklı et ve süt ürünleri gibi besinlerin tüketilmemesine bağlı olarak protein gereksinimlerini bitkisel kaynaklı besinlerden sağlandığına dikkat çeken Öğr. Gör. Kübra Şahin, şöyle devam etti: “Mercimek, nohut, fasulye, bezelye gibi kurubaklagiller yüksek düzeyde protein içermektedir. Badem, ceviz, chia tohumu, keten tohumu ve ay çekirdeği gibi gıdalar protein ve sağlıklı yağlar açısından zengindir. Nohut veya mercimek unundan yapılan makarnalar, geleneksel makarnalardan daha fazla protein içermektedir. Kinoa, tam bir protein kaynağıdır, tüm temel amino asitleri içermektedir. Ispanak, brokoli ve diğer yeşil yapraklı sebzeler de protein içermektedir, ancak protein miktarları diğer besinlere göre daha düşüktür. Soya ürünleri protein açısından çok zengindir ve çeşitli tariflerde kullanılmaktadır. Soya sütünden yapılan tofu, et ürünlerine alternatif bir besin olarak vegan ve vejetaryen beslenmede protein kaynağı olarak kullanılmaktadır. Soya sütü, badem sütü ve yulaf sütü gibi bitkisel sütler, kalsiyum ve protein açısından zenginleştirilmiş seçenekler sunuyor.”

Veganlar B12 ile Zenginleştirilmiş Bitkisel Sütler ve Tahılları Tüketmeli

Sadece hayvansal kaynaklı besinlerde yer almaları bitkisel kaynaklı besinlerde yer almamaları nedeniyle veganlarda bazı besin öğelerinde yetersizlikler oluştuğuna işaret eden Öğr. Gör. Kübra Şahin, şunları kaydetti: “B12 vitamini sadece hayvansal kaynaklı besinlerde bulunmaktadır. O nedenle veganlar B12 ile zenginleştirilmiş bitkisel sütler ve tahılları tüketmeyi tercih etmelidir. Bitkisel kaynaklardaki demir, hayvansal kaynaklardaki gibi iyi emilemediği için veganlarda eksiklik görülmektedir. Mercimek, nohut, kinoa, ıspanak, kabak çekirdeği gibi demir açısından zengin besinleri tüketmek ve C vitamini ile birlikte almak (örneğin, narenciye ile birlikte) emilimi artırıyor. Süt ve süt ürünleri vegan diyetinde olmadığı için zenginleştirilmiş bitkisel sütler, tofu, brokoli, nohut ve yeşil yapraklı sebzeler gibi kalsiyum açısından zengin besinleri tüketmek kalsiyum eksikliğini önlemeye yardımcı oluyor. Genellikle balık ve deniz ürünlerinde bulunan Omega-3 keten tohumu, chia tohumu, ceviz gibi bitkisel kaynaklardan gereksinim karşılanabiliyor.”

Vegan Beslenme Çocuklar ve Hamileler için Uygun Mu?

Vegan beslenmenin çocuklar ve hamileler için uygun olup olmadığı konusunda Öğr. Gör. Kübra Şahin, “Her iki grup da özel besin ihtiyaçlarına sahip olduğundan, bu ihtiyaçların karşılandığından emin olmak önemlidir. Çocukların sağlıklı büyümesi için yeterli enerji ve besin öğeleri alması gerekiyor. Hamilelik döneminde enerji ihtiyacı artmakta, yeterli kalori alımına dikkat edilmelidir. Baklagiller, tofu, tahıllar, kuruyemişler ve tohumlar gibi protein kaynaklarına odaklanılmalı, demir açısından zengin besinler (mercimek, nohut) ve kalsiyum açısından zengin besinler (zenginleştirilmiş bitkisel sütler, yeşil yapraklı sebzeler) tüketilmelidir. Chia tohumu ve keten tohumu gibi Omega-3 kaynaklarına yer verilmelidir. Folat açısından zengin besinler (yeşil yapraklı sebzeler, mercimek) ve demir kaynakları (baklagiller, kuru meyveler) önemlidir. Besin öğelerini dikkatlice izlemek ve yeterli alım sağlamak hem çocuklar hem de hamileler için önemlidir. Mutlaka beslenme uzmanıyla görüşmek daha faydalı olur.” dedi.

Dengeli bir Vegan Beslenme Besleyici Bir diyet Olabilir

Vegan diyetin yeterli protein sağlayamayacağına dair yaygın bir düşünce olduğunu ifade eden Öğr. Gör. Kübra Şahin, “Ancak baklagiller, tahıllar, tofu ve kuruyemişler gibi birçok bitkisel kaynak, yeterli protein alımını sağlıyor. Vegan diyetin sağlıksız olduğu düşünülüyor. Ancak dengeli bir vegan beslenme, sebze, meyve, tahıl, baklagil ve kuruyemişlerin zengin olduğu, besleyici bir diyet olabilir ve ayrıca çevresel sürdürülebilirliğe duyarlılığı da kapsayan bir yaşam tarzı olabilmektedir.” şeklinde konuştu.

Dengeli ve Çeşitli bir Beslenme Programı Oluşturmak Mümkün

İyi planlanmış bir vegan diyetinde tüm besin ögeleri bulunabildiğini dile getiren eden Öğr. Gör. Kübra Şahin, “Tam buğday ekmeği, kahverengi pirinç, kinoa, yulaf gibi tahıllar; mercimek, nohut, fasulye, bezelye gibi baklagiller; renkli ve yeşil yapraklı sebzeler, taze meyveler, kuruyemişler; zeytinyağı, avokado, kuruyemişler gibi yağlar; badem sütü, soya yoğurdu gibi süt alternatifleri ile çeşitli ve dengeli beslenme planlanabilir.  Vegan bireyler için dengeli ve çeşitli bir beslenme programı oluşturmak, sağlıklı besin gruplarını bir araya getirerek mümkündür.” diye konuştu.

Lezzetli ve Besleyici Vegan Öğünler Hazırlamak Oldukça Kolay

Vegan beslenmenin, et ve süt ürünleri dışında birçok farklı besin öğesini kapsadığını da kaydeden Öğr. Gör. Kübra Şahin, “Veganların beslenme çeşitliliğini artırabilecek lezzetli ve besleyici vegan öğünler hazırlamak oldukça kolaydır.” dedi.

Öğr. Gör. Kübra Şahin tarafından hazırlanan örnek bir günlük vegan beslenme programı şöyle:

“Kahvaltı: Yulaf ezmesi + badem sütü + taze meyve + chia tohumu + kuru yemiş (ceviz, badem vb.)

Öğle: Nohutlu kinoa salatası (nohut + haşlanmış kinoa ve yeşil yapraklı sebzeler)

Akşam: Tam buğday ekmeği ve çeşitli sebze garnitürlü fırında tofu

Ara öğünlerde: Taze meyve, kuru meyve, salatalık ve havuç.” Doi numarası:

Kaynak: HORECA TREND ve Bilim ve Sağlık Haber Ajansı

Devamını Oku

Sağlıklı Beslenme

Doğru Beslenme ile Bağışıklığı Güçlü Tutmanın 12 Yolu

Kış aylarında bağışıklığı güçlendirmenin 12 yolunu anlatan uzmanlar, alınması gereken önlemleri anlattı. 

Yayınlandı

on

Yazar:

Kış aylarında bağışıklığı güçlendirmenin 12 yolunu anlatan uzmanlar, alınması gereken önlemleri anlattı.

Kış aylarında grip ve soğuk algınlığından korunabilmek için bağışıklık sistemini güçlendirmek çok önemli. Soğuk kış günlerinde sağlıklı kalmak için vücudu kış şartlarına uygun şekilde hazırlamak gerektiğinin altını çizen Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Örnek, “Kış mevsimini karşılarken çoğu kişide fiziksel aktivitede azalma, iştah artışı, öğün düzeninde değişiklikler gözlemlenebiliyor. Bununla beraber gribal hastalıklarla karşılaşma riski de artıyor. Bu durumda özellikle kış döneminde bağışıklık sistemini güçlü tutmak çok daha önemli hale geliyor” diye konuştu.

Bağışıklık Sistemi Ne İşe Yarar?

Bağışıklık sistemi, vücuda giren hastalık yapıcı mikropları ortadan kaldırmak için savaşıyor. Bu yüzden de öncelikli olarak bu sistemi zayıf düşüren faktörlerden uzak durulması gerektiğini vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Örnek, “Bu faktörler; hatalı beslenme alışkanlıkları, hareketsiz yaşam, sigara, uyku düzensizliği ve stres. Bunların varlığı halen devam ederken bağışıklık güçlendiren takviyeler veya vitaminli bir besini aşırı tüketmek tek başına hiçbir işe yaramaz” dedi. Tuba Örnek, kış mevsiminde bağışıklığı güçlendirmek için 12 beslenme önerisinde bulundu:

 Şekerli Yiyecekler ve Kızartmalardan Uzak Durun

Öncelikle şeker ve şeker eklenmiş yiyecekler-içecekler, hamur işleri, kızartmalar, katkı maddesi içeren hazır yiyecekler, işlenmiş etler, katı yağ ile yapılmış yiyeceklerden uzak durmak gerekir. İlk kural dört besin grubundan yeterli derecede beslenmektir. Bunlar; süt ürünleri, et ürünleri, sebze-meyveler ve tahıllardır. Bu gruplar içerisinde enfeksiyon ile savaşma konusunda çok başarılı besinler ve besin öğeleri mevcut.

Sebze-Meyve Tüketimine Ağırlık Verin

Çeşitli antioksidan ve lif içerikleri nedeniyle kıymetli olan; soğan, sarımsak, lahanagiller, turpgiller, brokoli, nar, portakal, avokado başta olmak üzere tüm sebze ve meyvelere beslenme programınızda yer verin. Her yemeğin yanında zeytinyağlı sirkeli bol salata tüketin.

Yoğurt, Kefir ve Turşu Tüketin

Sebze ve meyvelerin bağırsaklarımızdaki yararlı bakteriler olan probiyotiklerin çoğalmasına yardımcı olması özelliği de savunma sistemimize güç katar. Probiyotik sayımızı arttırmak için yoğurt, kefir, turşu, sirke gibi fermente ürünlerden faydalanacağımız gibi probiyotik-prebiyotik takviyelerden de doktor ve diyetisyeniniz uygun görürse kullanabilirsiniz.

Lifli, Kepekli Tahılları Tercih Edin

Karbonhidrat olarak basit yani sofra şekeri ve şekerle yapılan yiyeceklere ihtiyacımız olmadığı gibi bağışıklık sistemini de zayıflatır. Dolayısıyla lifli olan kompleks karbonhidrat yani rafine edilmemiş, kepekli, kabuklu tahıllar tercih etmeliyiz. Örneğin tam buğday ekmeği, karabuğday, yulaf ve bulgur tüketebilirsiniz.

Protein Tüketin

Bağışıklık sisteminin salgıladığı antikorlar protein yapıdadır. Protein alımınızı yeterli düzeyde tutmalısınız. Et, tavuk, balık, hindi, yumurta, süt ürünleri, bakliyatlar protein içerir. Ayrıca bu grupta çinko minerali direncimizi arttırmamızda yardımcı olur.

Omega 3 İçeren Balık, Ceviz ve Semizotu Tüketiminizi Artırın

Omega 3 yağ asitleri de bağışıklık sistemimizi güçlendirmede önemli rol oynar. Başta balık olmak üzere semizotu ve cevizde de bulunur. Balık tüketiminiz ızgara veya fırında olmalı. Haftada 3 porsiyon öneriyoruz. Tüketemiyorsanız balık yağı kapsüllerini doktor veya diyetisyeninize danışarak tüketebilirsiniz.

Çorbalarınıza Zerdeçal Ekleyin

Kurkumin içeren zerdeçal son zamanlarda üzerinde en çok çalışma yapılan bitkilerden biri. Bağışıklık sistemini harekete geçirdiğini biliyoruz. Baharat olarak karabiberle birlikte çorbalarınızda kullanabilirsiniz. Doktor veya diyetisyeninizin kontrolünde takviye olarak da kullanılabilir.

Zeytinyağı ve Avokadoya Beslenmenizde Yer Verin

Yağlı tohumlardan ceviz, fındık ve bademin E vitamininin bitkisel yağ asidi ve çeşitli mineral içeriği oldukça faydalı. Yağ çeşidi olarak özellikle zeytinyağı, hindistan cevizi yağı, çörekotu yağı, avokado yağı güçlü antioksidanlardır.

Bitki Çayları ile Vücut Direncinizi Artırın

Vücut direncinizi arttıracak örnek bitki çayı olarak; yeşil çay+ adaçayı+ 1 çay kaşığı doğal bal + birkaç karanfil ekleyip karıştırarak günde 2 fincan tüketebilirsiniz. Ihlamur, rezene, zencefil, kuşburnu çayları da önerilebilir.

Doktor Kontrolünde Propolis Tüketin

Arıların kovanlarının hijyenini sağlamak için ürettiği Propolisin de bağışıklığımızı arttırdığına dair çalışmalar mevcut. Üretim koşullarının güvenirliği ve kişiye alerjik etkisi riski nedeniyle yine doktor veya diyetisyen görüşü alınmalıdır.

D Vitamini Düzeyinize Dikkat Edin

D vitamini düzeylerinizi arttırmak için güneşten yararlanın. Doktor önerisiyle gerekiyorsa takviyelerinizi kullanın.

Bol Su İçin

Bol su tüketimi vücuttaki toksinlerden arınmak ve metabolizmayı canlandırmak için önemli.

Kaynak: HORECA TREND ve Bilim ve Sağlık Haber Ajansı

Devamını Oku

Popüler Haberler

Copyright © 2024 Orbis Medya Bilgi ve İletişim Teknolojileri Ltd. Şti. Her hakkı saklıdır. Web sitemizdeki haber, makale ve içeriklerin her hakkı saklıdır.
İçeriklerimizin izinsiz kullanımı halinde yasal işlem başlatılacaktır.