Japonya’nın Türkiye Büyükelçisi KATSUMATA Takahiko: “Türk Mutfağı Dünyanın Üç Büyük Mutfağından Biri” | HORECA TREND
Takip edin!

Özel Röportaj

Japonya’nın Türkiye Büyükelçisi KATSUMATA Takahiko: “Türk Mutfağı Dünyanın Üç Büyük Mutfağından Biri”

HORECA TREND, “Dünya Turu” serisine Uzak Doğu ülkesi Japonya ile devam ediyor. Japonya’nın Ankara Büyükelçisi KATSUMATA Takahiko HORECA TREND Genel Yayın Yönetmeni Elif Akın Yüksel’e özel açıklamalarda bulundu.

Yayınlandı

on

Japon ve Türk mutfakları arasındaki kültürel benzerlikler ve farklar neler? Türkiye’deki gastronomi ve turizm deneyimlerinizden bazılarını paylaşabilir misiniz?

Japonya ve Türkiye’nin yemek kültürleri arasındaki benzerlikler, malzeme zenginliği ve yemek çeşitliliğidir. Her iki ülkenin de sıcak bir misafirperverlik kültürüne sahip olduğunu ve bunun yemek kültürlerine de yansıdığını düşünüyorum. Türkiye’de yemeğe davet edildiğimde, yiyebileceğimden çok daha fazla miktarda, özenle hazırlanmış yemeklerin ikram edildiği, sıcak çay ve tatlıların birbiri ardına servis edildiği pek çok deneyim yaşadım. Japonya’da, kentlerde daha az yaygın olsa da, kırsal kesimde benzer bir ağırlama kültürüyle karşılaşabilirsiniz.

Öte yandan Japon ve Türk mutfağı arasındaki farklılıklardan bahsedecek olursam, Türkiye’nin yemek konusunda tutucu olduğu, Japonya’nın tam tersine daha yenilikçi olduğu, yabancı mutfakları kolayca kabul ettiği ve hatta kendine göre geliştirdiği söylenebilir. Bugün Japonya’nın ulusal yemekleri olarak adlandırılabilecek köri ve ramen aslında yurtdışından gelmiştir.

Türkiye’de en sevdiğiniz ve ayrıca en ilginç bulduğunuz yemekler hangileri?

Taze fasulyeden kebaba kadar her şeyi severim. Yaklaşık 40 yıl önce İstanbul’da Türkçe öğrenen bir stajyerken, çeşitli ailelerin evlerine davet edildim ve ikram edilen leziz ev yemeklerini tattım. O zamanlar Türk yemeklerinin “Hünkâr Beğendi” ve “İmam Bayıldı” gibi özgün isimleri olduğunu fark etmiş ve bu esprili isimlerin ilginç olduğunu düşünmüştüm. İlginç olmaktan çok şaşırtıcı olan bir diğer yemek ise bütün olarak pişirilen kuzu kellesiydi. Tadı çok güzeldi, ancak gözleri bana bakarken eti yemek kolay olmadı.

Japon turistler Türkiye’de hangi bölgeyi beğenirler ve Türkiye’de neye ilgi gösterirler?

Japon turistler yurt dışı seyahatlerinde dünya kültür mirasları başta olmak üzere, tarihi yerleri gezmeyi ve yöresel yemekler yemeyi severler. Ayrıca, seyahat edecekleri ülke ile Japonya arasında dostane ilişkilerin mevcut olup olmamasını da önemserler. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin Japon halkının yoğun ilgi gösterdiği bir ülke olduğunu söyleyebiliriz. İstanbul’daki Sultanahmet ve Ayasofya Camileri gibi tarihi yapıların yanı sıra, Kapadokya ve Pamukkale’nin harikulade doğal manzaraları da Japonya’da iyi bilinmektedir. Son yıllarda Türkiye’de arkeolojik araştırmalara büyük önem verilmektedir ve bu araştırmaların bir kısmında Japonlar ile iş birliği de yapılmaktadır. Öte yandan, Japonya hükümeti yakın zamanda Türkiye’nin Güneydoğusundaki Gaziantep ve Şanlıurfa’nın bazı bölgeleri için ilan ettiği tehlike risk seviyelerini ikinci seviyeden birinci seviyeye indirmiştir. Bu sayede Göbeklitepe ile lezzetli yemekleri ile ünlü Gaziantep’in gezilebileceği Japonya çıkışlı paket turların düzenlenmesini ümit ediyorum.

Türkiye’deki HORECA (Otel – Restoran- Kafe) endüstrisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Çok sayıda ülkede görev yapmış bir diplomat olarak baktığınızda Türkiye diğer ülkelerden hangi yönleri ile ayrışmaktadır?

Türkiye’yi ziyaret eden yabancı turist sayısının 2023 yılında 56,7 milyon gibi rekor bir sayıya ulaşmış olması, konaklama ve restoran sektörünün ilerleyen yıllarda daha da büyüyecek olmasına yönelik beklentileri de beraberinde getirmektedir. Ayrıca, Amerika menşeili bir dergide (‘Food & Wine’) yayınlanan ‘2024 Global Tastemakers’a göre İstanbul, 2024 yılının en iyi 2. yeme-içme şehri seçilmiştir (Tokyo bu sıralamada birinci seçilmişti). Bu kuşkusuz Türk yemeklerinin ne kadar popüler olduğunun bir göstergesidir. Az önce de ifade ettiğim üzere, Türklerin sıcak ‘misafirperverliği’, Türkiye’nin bir seyahat destinasyonu olarak tercih edilmesinin sebepleri arasındadır. Öte yandan, restoranlarda görevli personelin yiyecekleri diğer ülke restoranlarına kıyasla çok çabuk masadan kaldırmasına şaşırdığımı ifade etmek isterim.

Türk yemeklerinin Japonya’daki popülaritesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Türk yatırımcılar için tavsiyeleriniz var mıdır? Ülkeniz Türk yatırımcılar için ne tür teşvikler sunmaktadır?

Türkçe öğrenmeye başladığım zamanlarda Tokyo’da sadece tek bir Türk restoranı vardı. Şimdilerde ise tüm ülkeye yayılmış ve sayıları oldukça artmış durumdadır. Döner kebap ise alışıldık bir fast food olarak sağlam bir yer tutmaktadır. Ayrıca, Osmanlı imparatorluk sarayı mutfağından örnekler sunan lüks bir restoran da mevcuttur. Türk Hava Yolları’nın seferlerindeki artışla birlikte turist sayısında da eskiye göre ciddi bir artış olmuştur. Böylelikle daha fazla Japon Türk mutfağının lezzetlerine hayranlık duymaya başlamıştır. 

Türk restoranlarının Japonya’daki başarısının sırrının ‘bilinilirliğinin artması’ olduğunu düşünüyorum. Japonya’da dünyanın üç büyük mutfağından biri olarak kabul edilen Türk mutfağı hakkında Japon halkının büyük çoğunluğunun bilgisi ne yazık ki sadece döner kebabından ibarettir. Fakat son dönemde baklava Tokyo’nun lüks mağazaların sıralandığı Ginza semtinde oldukça popüler hale gelmiş ve hatta Türkiye’dekinden çok daha yüksek fiyatlarda satılmaktadır. Bu kadar popüler hale gelişinin arkasında sosyal medyadan tam manasıyla istifade eden tanıtım faaliyetlerinin katkısı gösterilebilir.

Japonya ile Türkiye’nin iktisadi ilişkilerinden bahseder misiniz? Yeme-içme ile turizm sektörleri ekonomi alanında nasıl bir öneme sahiptir?

Japonya ile Türkiye arasında 2023 yılında yaklaşık 6,1 milyar dolar olarak gerçekleşen ikili ticaret hacmi, 2013’ten günümüze kadar devam eden süreçte en yüksek seviye olarak kayıtlara geçmiştir. Japonya’nın Türkiye’ye yönelik gerçekleştirdiği yatırımlar da güçlü seyrini devam ettirmektedir. Geçtiğimiz yıl yüz milyon bin dolar seviyesine ulaşan Japon yatırımları, Türkiye’ye Asya ülkeleri tarafından gerçekleştirilen yatırımlar arasında birinci sırada yer almaktadır. Turizm tarafına bakıldığında ise, son yıllarda pandemi kaynaklı bir durgunluk göze çarpmaktadır. Ancak geçen yıl Türkiye’ye gelen Japon ziyaretçi sayısı pandemi öncesindeki 2018 seviyelerine yakın bir rakam olan 80.000’e kadar yükselmiştir. Öte yandan aynı yıl, Japonya’yı ziyaret eden Türk vatandaşı sayısı da 30.000’i aşmıştır. Bu rakam 2019 verileri ile mukayese edildiğinde yaklaşık 1,5 kat daha fazladır. Tüm bu veriler bizlere Japonya ile Türkiye arasında aktif bir ekonomik ilişkinin mevcut olduğunu göstermektedir. 

Gerek Türkiye gerekse Japonya dünya standartlarında turizm ülkeleridir. Ayrıca, yeme-içme ile turizm birbiriyle son derece bağlantılı sektörlerdir ve bu açıdan bakıldığında gastronomi turistleri cezbetmenin önemli unsurlarındandır. Geçtiğimiz Mart ayında ‘Türkiye-Japonya Turizm İş Birliği Diyaloğu’nun ikinci toplantısı Japonya Turizm Ajansı ile Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından müştereken düzenlenmiş, iki ülke diplomatik ilişkilerinin tesisinin 100. yıl dönümünün kutlandığı 2024 yılında karşılıklı temasların genişletilmesi konusunda mutabakata varılmıştır. İlaveten, Japon havayolu şirketi All Nippon Airways (ANA), gelecek yıl Mart ayının sonuna kadar İstanbul seferlerine başlayacağını ilan etmiştir. 

Japonya ve Türkiye arasında diplomatik ilişkilerinin 100. yıldönümü kutlanıyor. Son olarak bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?

Türkiye ile Japonya arasında diplomatik ilişkilerin tesisinin 100. yıldönümü olan 2024 yılı, her iki ülkenin birbirleriyle geliştirdikleri dostluk üzerine düşünmeleri ve gelecek için ilişkilerini daha da güçlendirmeleri açısından önemli bir dönüm noktasıdır. Elbette iki ülke arasındaki dostluğun 100 yılı aşkın uzun bir geçmişi var, ancak iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler ilk olarak Lozan Antlaşması’nın Japonya’da yürürlüğe girdiği 1924 yılında kurulmuştur. Geçtiğimiz 100 yıl boyunca iki ülke pek çok zorlukla karşılaşmış ancak her zaman birbirine yardım eli uzatmıştır. Çeşitli alanlarda ikili ilişkileri güçlendirmeye devam etmeyi ve ülkelerimiz arasında daha fazla iş birliğini teşvik etmeyi umuyoruz.

Bu diplomatik ilişkilerin tesisinin 100. yıldönümünü kutlamak üzere hem Türkiye’de hem de Japonya’da çeşitli etkinlikler gerçekleştirilmektedir. Nisan ayında, Türkiye Aşçılar Federasyonu Başkanı ile Japonya Büyükelçiliği resmi konutunda görevli şefin iş birliğiyle Türk-Japon mutfak etkinliği düzenlenmiştir. Japonya ve Türkiye arasındaki dostluğu ifade eden menü, başlangıçlardan tatlılara kadar ortak tabaklarda ikram edilmiştir. Gelecekte başka etkinlikler de planlanmaktadır. Japon kültürüne ilgi duyanların yanı sıra daha önce Japon kültürünü tanıma imkânı olmayanların da bu gibi etkinlikler vasıtasıyla Japon sanatı, mutfağı, dili ve benzeri Japon kültürel unsurlarıyla temas etmelerini ve kendilerini Japonya’ya daha yakın hissetmelerini diliyorum. Fırsat bulan herkesin mutlaka Japonya’yı ziyaret etmesini isterim.

Kaynak: HORECA Trend 

Devamını Oku
Reklam
Yorum Yapmak İçin Tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Akademi

Divan Grubu Başarılarını Ödülle Taçlandırdı

Divan Grubu, ‘İncili Gastronomi Rehberi’ Ödülleri ile gastronomi alanında saygınlığını bir kez daha kanıtladı. Divan Grubu, Türkiye’nin ilk ve tek özgün gastronomi derecelendirme sistemiyle hazırlanan ‘İncili Gastronomi Rehberi’nde iki ödüle birden layık görüldü. Ödül töreninde, Lokanta by Divan’a 4 inci verilirken, Safranhan Brasserie’ye ise rehbere ilk kez eklenen Unilever Food Solutions tarafından belirlenen ‘Geleceğin Menüleri’ “Özel Kategori Ödülü takdim edildi.

Yayınlandı

on

Otelcilik, gurme ürünler ve yeme-içme sektörlerinin öncü şirketlerinden Divan Grubu, kalite ve müşteri memnuniyetine dayalı hizmet anlayışıyla sektörün en prestijli ödüllerini almaya devam ediyor. İncili Gastronomi Rehberi’nde iki ödüle birden layık görülen Divan Grubu markalarından Lokanta by Divan’a 4 inci verilirken, Safranhan Brasserie’ye ise rehbere ilk kez eklenen ve Unilever Food Solutions tarafından belirlenen ‘Geleceğin Menüleri’ “Özel Kategori Ödülü verildi.

Safranhan Brasserie’ye  “Geleceğin Menüleri” Özel Kategori Ödülü

Safranhan Brasserie, klasikleşmiş Divan tatlarının yanı sıra Ankara’ya özgü lezzetlerden oluşan menüsüyle, Türkiye’nin ilk ve tek özgün gastronomi derecelendirme sistemiyle hazırlanan bu yıl ilk kez rehbere dahil edilen Unilever Food Solutions “Geleceğin Menüleri” özel kategori ödülüne layık görüldü. Safranhan Brasserie, Divan’ın sıfır atık prensiplerini benimseyen ve misafirlerine hem lezzet hem de etik bir gastronomi deneyimi sunmayı amaçlayan menüsüyle bu ödülü almaya hak kazandı.

Ödül sürdürülebilirlik, yaratıcılık ve geleceğin gastronomi trendlerini yakalama konusundaki başarısıyla

Divan Çukurhan’da yer alan Safranhan Brasserie’ye takdim edildi. Ankara’nın gastronomi sahnesine eşsiz bir soluk getiren Safranhan Brasserie, bu ödülle birlikte başarısını taçlandırmış oldu.

‘İncili Gastronomi Rehberi’nden Lokanta by Divan’a Bu Yıl Da 4 “İnci” Geldi

İncili Gastronomi Rehberi 2024-2025 Ödül Töreni’nde restoran kategorisinde Lokanta by Divan gastronomi dünyasının en iyileri arasında yerini aldı. Divan İstanbul otel içerisinde yer alan, Türk mutfağının geçmişinden ilham alan, geleneksel lezzetleri modern yorumlarla buluşturarak zamansız bir gastronomik deneyim sunan Lokanta by Divan’a, bu yıl da Türkiye’nin 4 İncili mekânı ödülü takdim edildi. Lokanta by Divan, 2023 yılında da 4 İncili mekan ödülüne layık görülmüştü.

Kaynak: HORECA TREND ve Divan Grubu

Devamını Oku

Özel Röportaj

“El Salvador, Turizm Potansiyelinden Faydalanmayı Amaçlıyor”

HORECA TREND, “Dünya Turu” serisine Azerbaycan ve Gürcistan’ın ardından Latin Amerika ülkesi El Salvador ile devam ediyor. El Salvador’un Ankara Büyükelçisi Hector Enrique Jaime Calderon HORECA TREND Genel Yayın Yönetmeni Elif Akın Yüksel’e özel açıklamalarda bulundu.

Yayınlandı

on

El Salvador’un bazı turistik cazibe noktalarından ve bu lokasyonların yabancı ziyaretçilere sunduğu deneyimlerden bahsedebilir misiniz?

El Salvador, turizm alanındaki potansiyelinden faydalanmayı amaçlıyor; bu potansiyeli sağlayan özellikler arasında sörf için dalgaların niteliği, benzersiz tropikal iklim, turistik noktaların birbirine yakınlığı, yetenekli insanlar, nitelikli iş gücü, hizmet sektörü için sürekli eğitim, olağanüstü gastronomik çeşitlilik ve turizm için son derece önem taşıyan paha biçilmez doğal ve kültürel kaynaklar sayılabilir.

Ülkenin Turizm açısından sunduğu avantajların bir parçası olarak şu lokasyonlar öne çıkıyor:

Sörf Şehri: Hedefi, ülkenin kıyı bölgesinde bir ekonomik kalkınma ayağı oluşturmak. Surf City El Salvador, markalaşmış bir destinasyon olarak, dalgaları bölgedeki diğer destinasyonlardan ayrıştırıcı değer olarak kullanıp ülkeyi bu yönde konumlandırmayı amaçlıyor. Ayrıca, Surf City’nin volkanlar, göller, kolonyal kasaba ve şehirler gibi ülke çapındaki diğer destinasyonlara açılan bir kapı olacağı ve bunun yanı sıra kültür ve ekoturizm gibi  turistik kalkınma alanlarında kanal görevi göreceği tahmin ediliyor. Şu anda, Surf City’yi oluşturan sahil hattı La Libertad’dan başlıyor ve El Salvador’un doğusundaki plajlara kadar genişletme çalışmaları devam ediyor.

Şehir Turu: 6 saat sürüyor ve Ulusal Saray, San Salvador Ulusal Tiyatrosu, Monsignor Romero Center, Şehitler Müzesi, Metropolitan Katedrali, Amerikalı Aziz Romero kalıntılarının bulunduğu Kutsal Ev ziyaretlerini kapsıyor. Kelime ve İmge Müzesi’nin gezici sergi ziyaretiyle de sona eriyor. 

Arkeolojik Rota: İnsanlığın en gelişmiş medeniyetlerinden biri olan Mayaları daha yakından tanıma fırsatı niteliğinde. Maya Dünyasının Bölgesel Rotası’nda yer alan El Salvador, Joya de Cerén  gibi, Maya sakinlerinin günlük yaşamlarını nasıl sürdürdüklerini anlayabileceğiniz, UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak ilan edilen arkeolojik hazinelere sahip.

Zanaatkar Balıkçılık Rotası: Halka zanaatkar balıkçılığı deneyimleme, tekne gezileri, dalış, şnorkelle yüzme, kuşları ve deniz faunasını gözlemleme fırsatı sunuyor. Rota, tümü El Salvador’un doğu kısmında yer alan Bocana de la BahíaJiquilisco’dan geçerek, Pajarito Adası, Estero de San Sebastián, Zacatillo Adası, Puerto Corsaín ve Los Acantilados’un ziyaret edildiği bir deniz gezintisini kapsayabiliyor. 

Ziyaret ettikleri yerlerin yerlileriyle bağlantı kurmalarını sağlayacak kumsallardan ve aktivitelerden, bunun yanı sıra gittikleri destinasyonun geleneksel etkinliklerinden hoşlanan, az kişinin bildiği yerlere meraklı kişiler için harika bir opsiyon.

El Salvador’un turizm endüstrisi ile ilgili genel bir değerlendirme yapabilir misiniz? Son yıllarda ülkenizin turizm sektöründe ne gibi gelişmeler kaydedildi? 

El Salvador Hükümeti, Turizm Bakanlığı (MITUR) ve Salvador Turizm Otoritesi (CORSATUR) aracılığıyla El Salvador’u sürdürülebilir, cazip ve rekabet avantajı olan bir turizm merkezi olarak konumlandırmayı amaçlayan iş kolları oluşturdu; bu, ülkenin sürdürülebilir turizm ve ekonomik kalkınmayı teşvik etmeyi hedefleyen vizyonu.

Benzer şekilde, Surf City bugün El Salvador’un dünyaya açılan turizm markası haline gelen, devlet destekli bir proje ve turizm için bir fırsat dalgası yaratıyor.

Bu çerçevede, çalışmalar, ihmal edilmiş turizm sektörleriyle ilişkilerin yeniden kurulmasına, destinasyonların altyapılarının modernleştirilmesine, ülkenin konumlandırılması ve tanıtımında inovasyon yapılmasına, bunların yanında El Salvador’da daha fazla yatırım ve daha fazla iş olanağı sağlayacak koşulların yaratılmasına odaklanıyor.

Ayrıca, El Salvador hükümeti, restoranlar, oteller, tatil köyleri, tematik parklar, kongre merkezleri gibi yeni yatırımların hayata geçirilmesi için en uygun koşulları yaratmak amacıyla, yeni yollar ve halka açık dinlenme alanları gibi turistik değer taşıyan altyapı projelerine önemli ölçüde yatırım yapıyor. 

El Salvador’da sürdürülebilir turizm projeleri var mı? Yerel halkların refahını artırmak için doğal ve kültürel kaynakları korumaya yönelik yapılan çalışmalardan kısaca bahsedebilir misiniz?

Ülkenin sunduğu doğal güzelliklerin ve ekosistemlerin çeşitliliği sebebiyle, El Salvador’da ekoturizm giderek popüler hale geliyor. El Salvador, Orta Amerika’daki komşularıyla kıyaslandığında nispeten küçük bir destinasyon olmasına rağmen,  doğa aşıkları ve sürdürülebilir seyahat için şaşırtıcı düzeyde seçenek çeşitliliğine sahiptir.

El Salvador’un önde gelen ekoturizm destinasyonlarından ve aktivitelerinden bazıları şöyle: 

El Imposible Milli Parkı: Bu milli park, biyolojik çeşitliliği ve dağlardan bulut ormanlarına kadar uzanan nefes kesici manzaralarıyla ünlü. Doğa yürüyüşü, kuş gözlem ve rehberli turları da içeren, geniş yelpazede aktivite olanağı sunuyor.

Çiçek Rotası: Doğal güzelliklerle dolu bu rota, Apaneca-Lamatepec sıradağlarında yer alan volkanların yamaçlarındaki pitoresk köylerden geçiyor. Gezginler doğa yürüyüşü parkurlarının, kahve çiftliği ziyaretlerinin, şelaleleri ve sık ormanları keşfetmenin tadını çıkarabilir.

Montecristo Milli Parkı: Guatemala ve Honduras sınırında yer alan bu milli park, Mezoamerikan Biyolojik Koridoru’nun bir parçası ve küesal (quetzal) kuşu gibi nesli tükenmekte olan türler dahil olmak üzere zengin çeşitlilikte bitki ve hayvana ev sahipliği yapıyor.

El değmemiş plajlar: El Salvador, Pasifik Okyanusu’nun sularıyla yıkanan, 307 kilometrelik bir sahil şeridine sahip ve bu hat sörf, dalış, şnorkelle yüzme ve su aktiviteleri için ideal, cennet gibi kumsallarla dolu. En popüler plajlar arasında El Tunco, El Zonte ve El Cuco sayılabilir.

Volkanlar: El Salvador “Volkanlar Ülkesi” olarak biliniyor ve volkanlarının çoğu, San Salvador ve Santa Ana Volkanları gibi, ekoturizm için fırsatlar sunuyor, özellikle ikincisi etkileyici bir kratere ve panoramik manzaralara sahip.

El Salvador’da ekoturizm, çevresel koruma ve sürdürülebilir kalkınmaya artan bir şekilde odaklanmak suretiyle, aşama aşama gelişiyor. Yerel halklar da bahsettiğim doğal alanların pek çoğunun tanıtımında ve yönetiminde rol alarak, ülkenin gelir elde etmesine ve doğal ortamın korunmasının önemi konusunda farkındalık yaratmaya katkıda bulunuyor.

Bize Türkiye ile El Salvador arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerden bahsedebilir misiniz? İki ülke arasındaki mevcut ticaret ve turizm ilişkileri hakkındaki düşünceleriniz neler?

Ana ihracat ürünleri arasında şunlar sayılabilir: kumaş parçaları, sicim,  iplikler ve halat takımı, tekstil, şellak, reçine, kavrulmuş veya kafeinsiz kahve hazırlama makineleri, kauçuk ve pamuk tabanlı ayakkabı; ana ithalat ürünleri ise şunlardır:  binek otomobiller ve diğer araçlar, tuvalet kağıdı, makyaj temizleme mendilleri, peçeteler ve benzerleri, ilaçlar, özel takım elbiseler, setler ve ceketler, çikolata ve diğer preparatlar. 

Ayrıca, Türkiye’de ticaret yapma potansiyeli en yüksek El Salvador ürünlerinin şunlar olduğu belirtilmeli:  kavrulmamış ve kafeinsiz kahve, koton örme tişört ve diğer tür tişörtler, çelik ve demir hurdaları, tekstüre edilmiş polyester iplik, taze/kurutulmuş meyveler, dondurulmuş kabuklu deniz hayvanları, doğal lateks, taze veya kurutulmuş kaju fıstığı, işlenmiş veya konserve meyveler, kakao çekirdekleri.

Bu çerçevede, El Salvador, forumlar, fuarlar, web seminerleri gibi ekonomik tanıtım ortamları yaratarak Türkiye’ye ihraç ettiği ürünleri ve El Salvador turizmini daha fazla tanıtmayı amaçlıyor. 

Türkiye’deki El Salvador Büyükelçiliği, ticari ilişkiler ofislerinin de desteğiyle, El Salvador’daki yatırımları teşvik etmek, ihraç edilebilir ürünleri tanıtmak ve El Salvador’u bir turizm merkezi olarak konumlandırmak amacıyla pek çok proje üzerinde kararlılıkla çalışıyor.

El Salvador turizm sektöründe Türk yatırımcılar için olanaklar var mı ve ne gibi teşvikler sunuluyor? 

El Salvador, Turizm Bakanlığı ve Salvador Turizm Otoritesi kanalıyla ve Salvador Turizm Enstitüsü işbirliğiyle, kalite ve uzmanlığa dayalı yeni bir hizmet sunma anlayışına hazır hale getirmek için insan kaynaklarının teknik uzmanlığı üzerinde çalışmalarını sürdürüyor.

2023 yılında, kanun hükmünde kararname ile, Turizm Bakanlığı’na bağlı olarak San Salvador Tarihi Kent Merkezi Planlama Otoritesi (İspanyolca kısaltması APLAN) kuruldu; bu oluşumun amacı, San Salvador Tarihi Kent Merkezi’nin sınırlı bir alanını korumak, yaşatmak, düzenlemek ve burayı kültür, turizm ve kalkınma bölgesi ilan ederek turistik etkinliği ve yatırımları teşvik etmek. 

Benzer şekilde, APLAN idaresi kapsamında gıda, konaklama, rekreasyon, bilgilendirme ve ulaşım, otopark yapımı, gayrimenkul ve konut inşası gibi, ticari ve turistik aktivitelere yatırım amaçlı teşvikler sağlanıyor.

San Salvador Tarihi Kent Merkezi olarak sınırlandırılan alandaki binaların rehabilitasyonu, korunması ve restorasyonunu amaçlayan faaliyetlerin yanı sıra bunu da belirtmek gerekir.

Sağlanan teşvikler arasında, en az yirmi beş metrekarelik gayrimenkullerde metrekare başına 1.000,00 $ tutarında inşaat, tadil, iyileştirme, genişletme, restorasyon ve konservasyon yatırımlarında Gelir Vergisinden muafiyet (on yıl) var. 

Yukarıda belirtilenden daha küçük gayrimenkuller için de, asgari yatırım tutarı 25.000,00 $ olmak kaydıyla aynı muafiyetten faydalanmak mümkün. Ayrıca, Gelir Vergisi’nden düşülebilecek giderleri ve belediye vergilerinden muafiyeti de saymak gerekir. 

Bunlara ek olarak, El Salvador hükümeti restoranlar, oteller, tatil köyleri, tematik parklar, kongre merkezleri gibi yeni yatırımların hayata geçirilmesi için en uygun koşulları yaratmak amacıyla, yeni yollar ve halka açık dinlenme alanları gibi turistik değer taşıyan altyapı projelerine önemli ölçüde yatırım yapıyor.

Türkiye’deki turizm ve gastronomi ile ilgili izlenimlerinizi paylaşabilir misiniz? 

Bana göre gastronomi, bir ülkenin kültürel mirasının parçası ve geleneklerin, günlük hayatın ve ulusal kimliğin aynasıdır. Elbette ki tüm bunlar, başka ülkelerden gelen ziyaretçilere sunulan turizm etkinlikleri ve destinasyonlarla yakından ilişkili unsurlar.

Türkiye çok etkileyici bir gastronomi kültürüne sahip ve yeni lezzetler ve tarifler tatma fırsatı bulduğum her seferinde, Türk mutfağının zenginliğini yerinde deneyimleyebildiğim için kendimi ayrıcalıklı hissediyorum. Örneğin, ben çok fazla kuzu eti yemezdim. Türkiye’de zaman geçirdikten sonra alışmaya başladım ve şimdi çok hoşuma gidiyor. Diğer yandan, Türk çayı, mezeler, çorbalar ve Türk kahvaltısı gibi en geleneksel yiyecek ve içecekleri de seviyorum.

Bu güzel ülkenin farklı şehirlerini ve bölgelerini keşfetme fırsatım oldu; ziyaret ettiğim her yer kendine özgü bir gastronomik deneyim sunuyor ki bu, Türkiye turizminde ve ülkenin dünyanın en çok ziyaret edilen ülkelerden biri olmasında önemli rol oynuyor.

Kaynak: HORECA Trend

Devamını Oku

Popüler Haberler

Copyright © 2024 Orbis Medya Bilgi ve İletişim Teknolojileri Ltd. Şti. Her hakkı saklıdır. Web sitemizdeki haber, makale ve içeriklerin her hakkı saklıdır.
İçeriklerimizin izinsiz kullanımı halinde yasal işlem başlatılacaktır.