Metro Türkiye, Coğrafi İşaret Tesciline Aday Mersin Kan Portakalı’nın İzinde! | HORECA TREND
Takip edin!

Toptan Market

Metro Türkiye, Coğrafi İşaret Tesciline Aday Mersin Kan Portakalı’nın İzinde!

Türk mutfağını değerleriyle birlikte koruma ve gelecek nesillere aktarma misyonuyla çalışan Metro Türkiye; ‘Yerelin İzinde’ projesi kapsamında, Coğrafi İşaret tescilli ve tescile aday ürünlere dikkat çekerek mutfaklarda kullanımının artırılmasında önemli rol oynuyor.

Yayınlandı

on

“Yerelin İzinde” projesine, Türk mutfağının önde gelen profesyonellerinden Şef Murat Deniz Temel iş birliğiyle devam eden Metro Türkiye, yerli üreticiyi destekleyerek, Coğrafi İşaret tescilli ve tescile aday ürünleri yerinde ziyaret ediyor. Kültürel miras olan bu ürünlerin korunması ve gelecek nesillere aktarılması için farkındalık artıran Metro Türkiye, ürünlerin geçmişte kullanılan reçetelerini de keşfederek gastronomik değerini ortaya koyuyor. Boğaziçi Lüferi, Aydın Kestanesi, Bursa Siyah İnciri ve Şile ormanlarındaki yerel mantarların ardından gastronomi keşif yolculuğunun beşinci durağında, Mersin Kan Portakalı’nın izi sürüldü.

1990 yılından beri faaliyet gösterdiği ülkemizde, Türk mutfağının değerlerini korumak ve sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla büyük ölçekli projeler hayata geçiren Metro Türkiye, “Yerelin İzinde” projesiyle yerelleşme alanında farkındalık yaratmaya devam ediyor. Özgün doğa koşullarında yetiştirilen Coğrafi İşaret tescilli ürünleri korumayı, mutfaklarda daha fazla kullanılmasını ve , yerel olanı ulusal ve global çapta tanıtmayı amaçlayan proje, yerel üreticiye ve ülke ekonomisine katkı sunuyor.

“Yerelin İzinde” projesinin beşinci durağında, Coğrafi İşaret tescil adayı olan Mersin Kan Portakalı’nın ağaçtan sofraya tüm yolculuğuna şahit olmak için Mersin’in en büyük kan portakalı bahçesi ziyaret edildi. Mersin ve Tarsus’un çok kültürlü mutfağı, Mersin Kan Portakalı’nın üretimi, tarihi ve kullanım alanları gezinin gündemiydi. Geziye portakal bahçesinde başlayan katılımcılar, Mersin Kan Portakalı’nın yok olmaması için yapılan çalışmaları ve Coğrafi İşaret tescil adayı ürün olma yolculuğunu dinleyerek olgunlaşan portakalları hasat etti.

“Metro Türkiye ile Yollarımız Kesişmeseydi 250 Dönümlük Arazimizdeki Kan Portakalı Ağaçlarını Sökmüş Olabilirdik.”

Metro Türkiye’nin Mersin Kan Portakalı tedarik ettiği Üretici Ramiz Çavaş ve oğlu Toygun Çavaş, bölgedeki kan portakalı üretimini ve yerel halka sağladığı ekonomik katkısını anlattı: “Kan portakalı, ilk kez 1937’de İtalya ve İspanya bölgesinden Mersin’e getirilerek yetiştirilmeye başlanıyor. Yonca Tarım olarak Mersin Kan Portakalı’nın üç kuşaktır tarımını, iki kuşaktır da fidancılığını yapıyoruz. Metro Türkiye ile yollarımız ilk kez 4 sene önce kesişti. Ürünü satacak pazar bulamadığımız için maddi zorluklar yaşadığımız ve 250 dönümlük arazimizdeki tüm kan portakalı ağaçlarını sökmeye karar verdiğimiz bir dönemdi. Metro Türkiye’nin bu kıymetli meyvenin yok olmaması için verdiği %100 alım garantisi ve ürüne sağladığı katma değer ile ağaçlarımızı koruduk, kan portakalının unutulup kaybolmaması için yetiştirmeye devam ettik.”

Sinem Türüng: “Amacımız Türk Mutfağının Bugünkü Lezzetinin Gelecek Nesillere Kavuşması’’

Reklam

Yerelleşmenin ve geleneksel lezzetlerin sürdürülebilirliğinin ancak Coğrafi İşaret tescilli ürünlerin korunmasıyla mümkün olacağını vurgulayan Metro Türkiye CEO’su Sinem Türüng, “Yerelin İzinde adını verdiğimiz projemizde Boğaziçi Lüferi, Aydın Kestanesi, Bursa Siyah İnciri ve ülkemizin topraklarında yetişen yerel mantarların ardından, Mersin Kan Portakalı’nın izini sürüyoruz. Metro Türkiye olarak, üreticiler zorlu bir ürün olması ve bu sebeple oluşan talep yetersizliğiyle kan portakalından vazgeçmek üzereyken verdiğimiz %100 alım garantisiyle, bu ürünün belki de kaderini değiştirmiş olduk. Verdiğimiz alım garantisiyle birlikte, kesilen kan portakalı ağaçlarının yerine tekrar yenileri dikildi. Ürünün korunmasının zorlu olması üzerine çalışarak, tüm yıl tüketilebilmesi için kan portakalının kurusunun geliştirilmesine ön ayak olduk. Bugün itibariyle raflarımızda taze sıkılmış kan portakalı sularına yer vermeye başladık. Böylece hem ürüne katma değer sağladık hem de kadın kooperatifinin desteklenmesine vesile olduk. Bununla da yetinmeyerek, kan portakalının Coğrafi İşaret ile tescillenmesi için Mersinden Kadın Kooperatifi’nin başvurusuna destek verdik. 2,5 yıl önce yapılan başvuruda artık mutlu sona ulaşıyoruz. Çok yakın zamanda Mersin Kan Portakalı, Coğrafi İşaret tesciline kavuşacak ve hem ürün hem üretici bundan kazançlı çıkacak” dedi.

Metro Türkiye olarak, Türk mutfağının potansiyeline olan inançla, değerlerinin gelecek nesillere aktarılabilmesini sağlamak amacıyla çalıştıklarını kaydeden Türüng, “Şef Murat Deniz Temel ile devam ettiğimiz ‘Yerelin İzinde’ yolculuğu Türk mutfak kültürünü koruma misyonumuza hizmet ediyor. Coğrafi İşaretli Ürünler projemizin bir devamı niteliğinde olan bu çalışmada, yerel değerlerimizin şef dokunuşuyla geleneksel ve modern yorumlarını hem keşfetme hem de deneyimleme fırsatı buluyoruz. Aynı zamanda yeme içme sektöründe ve tüketicilerde yerel ürün algısının artışını, kooperatifleşmenin önemini ve bu yerel ürünlerin sofralarda yeniden yer almasını sağlamayı amaçlıyoruz. Çünkü biliyoruz ki; yerli ürün sürdürülebilir olmazsa, Türk mutfağının sürdürülebilirliği söz konusu olamaz.’’ dedi.

Mersin Kan Portakalı’nın kullanım alanlarının çeşitliliğine değinen Şef Murat Deniz Temel, “Yerel ürünlerimize mutfaklarımızda daha fazla yer açmamız gerektiğine inanıyorum. Coğrafi İşaret tescilli ürünlerin kullanımı hem mutfak kültürümüzü zenginleştiriyor hem de biz şeflere ilham veriyor. Metro Türkiye ile bu değerli ürünlerimizi korumanın ve tanıtmanın büyük bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Bugün Mersin Kan Portakalı’nın izinden memleketime gelmenin anlamı benim için çok büyük. Ben bir Yörüğüm, yaratım sürecimde yerel malzeme ve köklerimden beslenerek yol aldım. Bu bölgenin çok kültürlülüğü, hazırladığım bu menüde beni bir uçtan diğer uca sürükledi. Lezzet kontrastlarını, Mersin Kan Portakalı’nın kabuğundan rengine bölge mutfağına kattığı değeri deneyimleyelim istedim. Bu coğrafyanın bereketini, tariflerde yer alan şaşırtıcı malzeme eşleşmesini ve orijinal reçeteli geleneksel tatları içeren bir menü hazırladım ve açık ateşte tüm bölge kültürünü harmanlayarak pişirdim”dedi.

Kan Portakalı Menüsü: Dağlılar, Ovalılar ve Mübadele Göçmenleri

Mersin’in en büyük kan portakalı bahçesinde başlayan etkinlikte katılımcılar önce Şef Murat Deniz Temel ve Slow Food Tarsus ekibi tarafından hazırlanan kahvaltıda bölgenin çok kültürlü ve geleneksel lezzetlerini tattı. Ardından olgunlaşan kan portakallarını hasat eden davetliler, Şef Murat Deniz Temel ile birlikte Tarsus tarihini öğrendikleri, tarihi yapıları inceledikleri ve yerel lezzetlerin peşine düştükleri rehberli bir yürüyüşe çıktı. Katılımcılar, bölgenin yerel lezzetlerinden Kuşgözü Lahmacun ve Humusçu Orhan’da Humus Paçası tadımı yaptı. Ardından Akvaryum Kazandibi ve Sütlaç’ın geleneksel üretim merkezini ziyaret ederek tatlıları deneyimlediler. Yürüyüşte, şeflerin en önemli enstrümanı olan kaşık figürünün bina mimarisinde kullanılmasından adını alan tarihi Kırkkaşık Bedesteni’nin ardından Nilgün Hanım Konağı’nı ziyaret eden katılımcılar burada; Şef Murat Deniz Temel’in bölgenin geleneksel lezzetlerini yorumladığı ve Mersin Kan Portakalı’nı entegre ettiği özel menüyü deneyimledi. Tarsus mutfağının 3 temel öğesi olan ‘Dağlılar, Ovalılar ve Mübadele Göçmenleri’ konseptiyle başlayan menüde; Vardabit Paçası, Batırık, Övelemeç ve Tarsus Kebabı gibi geleneksel lezzetler modern yorumlarıyla yer aldı.

3 Kat Daha Fazla Antioksidana Sahip!     

Mersin Kan Portakalı, bu coğrafdaki sıra dağların konumu, toprağın yapısı ve sıcaklık süresi ile kendine has bir renk, koku ve aromaya sahip. Bu özelliğiyle diğer tüm portakallardan ayrılan bu çok özel ürünün bir başka özelliği ise 3 kat daha fazla antioksidan ve C vitamini bulundurması. Raf ömrü çok uzun olmayan Mersin Kan Portakalı, faydalarını bilen bölge halkı tarafından ev bahçelerinde aile içi tüketim için yetiştiriliyor ve kurutularak daha uzun süre saklanabiliyor. Mersinden Kadın Kooperatifi tarafından üretilen kan portakalının kurusuna raflarında yer veren Metro Türkiye, son olarak Mersin Kan Portakalı suyunu da tüketicilerle buluşturmaya başladı.

Reklam

Kaynak: HORECA Trend ve Metro Türkiye

Devamını Oku
Reklam
Yorum Yapmak İçin Tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Toptan Market

Ankara’da Operasyonlarını Genişleten Metro Türkiye, Mamak Deposunu 3 Katına Çıkardı

Metro Türkiye, Ankara’da yeme içme sektörü işletmelerine hizmet veren Mamak Sevkiyat Deposu’nu hayata geçirdiği yeni yatırımla üç katına çıkardı. Bu yatırımla, Konyaaltı deposundan sonra ikinci büyük deposu konumuna ulaşan Mamak Sevkiyat Deposu, Ankara’nın yanı sıra Bolu, Kırıkkale, Karabük, Yozgat, Amasra, Bartın illerine de Metro Usulü hizmet taşıyacak.

Yayınlandı

on

Ülkemizde yeme içme sektörünün gelişimine katkıda bulunmak için sürekli yeni adımlar attıklarını kaydeden Metro Türkiye CEO’su David Antunes, “Gerçekleştirdiğimiz yatırımla, operasyonlarımızı genişletip, yetkinliklerimizi artırarak Ankara başta olmak üzere çevre illerde gastronomi sektörünün gelişimine ivme kazandırmayı amaçlıyoruz” dedi.

Yeme içme sektörünün en yakın iş ortağı olma vizyonuyla 1990’dan beri ülkemizde faaliyet gösteren Metro, Türkiye’deki yatırımlarına devam ediyor. Son yıllarda yeme içme sektöründeki varlığını güçlendiren ve Ankara’da operasyonlarını genişletmeye odaklanan Metro Türkiye, sektör profesyonellerinin ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayabilmek adına yeni bir yatırım gerçekleştirdi.

Gerçekleştirilen yatırımla gıda sevkiyat operasyonu alanı üç kat büyüyen Mamak Sevkiyat Deposu, böylece Metro Türkiye’nin Konyaaltı deposundan sonra en büyük 2. deposu konumuna ulaştı. İç Anadolu’da operasyon ağının merkezi görevini üstelenecek olan Mamak Sevkiyat Deposu, Ankara’nın yanı sıra Bolu, Kırıkkale, Karabük, Yozgat, Amasra, Bartın olmak üzere bölgede toplam yedi şehre sevkiyat gerçekleştirecek.

Yüksek Ürün Bulunurluğu, Geniş Operasyon Ağı

Müşterilerinin ihtiyacı olan ürünü ve servisi en iyi şekilde ulaştırmak için çalıştıklarını ifade eden Metro Türkiye CEO’su David Antunes, “Ankara ve çevre illere baktığımızda sektörün potansiyelinin arttığını ve büyüdüğünü görüyoruz. Özellikle Ankara, yerli ve uluslararası mutfakların temsilcilerine ev sahipliği yapmanın yanı sıra şef restoranları ile de gastronomi alanında ciddi bir gelişim gösteriyor. Bölgede yeme içme sektörü daha dinamikleşirken, beklentileri eksiksiz karşılayabilmek amacıyla profesyonellerin en yakın iş ortağı olarak verdiğimiz hizmeti ve operasyonlarımızı güçlendirecek yeni bir yatırıma imza attık. Müşterilerimize daha iyi hizmet verebilmek, ürün bulunurluğumuzu en üst seviyeye çıkarabilmek amacıyla gerçekleştirdiğimiz 40 milyon TL’lik yatırımla depo hacmimizi üç kat büyütürken, bu alan artışıyla toplam palet sayımızı da üçe katladık. Bu büyüme paralelinde gelecek yıl itibarıyla operasyonda görev alan ekibimizin sayısı da iki kat artacak. Daha yüksek ürün bulunurluğu ve gerek mağazalarda gerekse sahadaki profesyonel ekiplerimizle amacımız; Ankara başta olmak üzere sevkiyat yaptığımız çevre illerde yeme içme sektörünün tüm ihtiyaçlarına cevap vererek gelişimlerine katkıda bulunabilmek” diye konuştu.

Yatırım Miktarı 40 Milyon TL’yi Aştı

Reklam

Metro Türkiye’nin gerçekleştirdiği yatırımla Mamak deposunun daha önce 1.063 metrekare olan Gıda Sevkiyat Operasyonu alanı, neredeyse üç kat büyüyerek 3.000 metrekareyi aştı.  Kuru gıda depolama alanı 566 metrekareden 1.014 metrekareye yükseldi. Sebze-meyve ve taze balık kategorilerinin eklendiği soğuk oda alanları iki katına çıkarak 263 metrekare oldu. Donuk ürün depolama alanının 124 paletlik kapasitesi ise ciddi bir yükselişle 840’a ulaştı. Depo alanının toplam palet sayısı ise yine üç kat artışla 2.750’ye çıktı. Böylece Mamak deposunda günlük olarak yaklaşık 38 tondan 147 tona yükselen bir operasyon kapasitesine sahip olan Metro Türkiye’nin bu yatırım için harcadığı rakam ise 40 milyon TL’yi aştı.

Metro Türkiye 32 Yıldır Ankara’da Hizmet Veriyor

1992 yılında açılan Etlik mağazası ile Ankara’da hizmet vermeye başlayan Metro Türkiye, sonrasında Mamak ve Batıkent mağazalarıyla Ankara’daki varlığını güçlendirdi. Bunun yanında 20 şehirdeki 35 mağazası ve 250 bin metrekareyi aşan depolama alanının yanı sıra gıda sevkiyat hizmetiyle 70’e yakın şehirde 2 milyondan fazla müşteriye ulaşıyor. Dolaylı olarak ulaşılan müşteri sayısı ise tam 20 milyon.

Enerjisinin %100’ü Güneşten

Operasyonel yatırımların yanı sıra yeşil enerji yatırımlarında da hız kesmeyen Metro Türkiye, 2023 yılı itibarıyla Güneş Enerjisi Sistemi projesini hayata geçirdi. Toplam 49 futbol sahasına eş değer 200 bin metrekarelik alanda üç faz olarak 2025 yılında tamamlanması planlanan projenin 15 mağazayı kapsayan ilk fazı devreye alındı. Yenilenebilir enerji sistemlerinin kullanıldığı ilk mağaza ise Ankara Batıkent oldu. Sonrasında Etlik mağazasında da yenilenebilir enerji sistemlerine geçilmesiyle Metro Türkiye, Ankara’daki 2 mağazasının tüm elektrik ihtiyacını güneşten karşılıyor.

Kaynak: HORECA TREND ve Metro Türkiye

Reklam
Devamını Oku

Toptan Market

“35 Yaş Altı 3 Şef” Yarışması Genç Şeflerin Başvurularını Bekliyor!

Metro Türkiye’nin ana sponsorluğunda, Dude Table Gastronomi Pazarlama Ajansı tarafından düzenlenen “35 Yaş Altı 3 Şef Yarışması” bu yıl üçüncü kez düzenleniyor. “Gıdanın Geleceği için Yerel ve Atıksız Mutfak” temasıyla gerçekleştirilecek olan yarışma, genç şefleri sürdürülebilir mutfak uygulamaları konusunda cesaretlendirirken, yaratıcı ve sıfır atık menüler oluşturmaya davet ediyor.

Yayınlandı

on

“35 Yaş Altı 3 Şef Yarışması”, genç şefleri gıda atıklarını azaltma ve sürdürülebilir mutfak tekniklerini benimseme konusunda teşvik etmek amacıyla üçüncü kere düzenleniyor. Bu yıl “Gıdanın Geleceği için Yerel ve Atıksız Mutfak” teması kapsamında genç şeflerden sürdürülebilirlik prensipleri çerçevesinde, yerli ve Coğrafi İşaret tescilli ürünleri kullanarak yaratıcı ve ilham veren reçeteler oluşturmaları bekleniyor.

Yarışmayı kazanan genç şefler, Metro Türkiye’nin sürdürülebilirlik elçileri olurken, sağlanacak uluslararası eğitim fırsatı sayesinde elde edecekleri global tecrübelerle kariyerlerinde önemli bir adım atma olanağına sahip oluyor.

Son Başvuru Tarihi 6 Ocak!

Adaylar, 18 Kasım 2024 – 6 Ocak 2025 tarihleri arasında atıksız mutfak ilkeleri çerçevesinde hazırladıkları reçetelerini www.35yasalti3sef.com adresinden başvuru yaparak iletebilecekler. Başvurular, gastronomi eğitimi, mutfak deneyimi, yaratıcılık, teknik bilgi ve Türk mutfağı ile olan ilişkisi gibi kriterlere göre değerlendirilecek.

Başvurular arasından seçilecek 10 şef, 20 Ocak 2025’te websitesinde ve sosyal medyada açıklanacak. İlk 10’a kalan adaylar; başlangıç, ana yemek ve tatlı olmak üzere üç yemeği, 11 Şubat’ta Gastronometro’da jürinin tadımına sunacak. Yarışmadan iki hafta önce ise ilk 10’a kalan adaylar için geçmiş yılların yarışmanın kazanan şefleri ve Gastronometro şeflerinin katılımı ile bir mentorluk seansı da düzenlenecek.

25 – 35 yaş arasındaki tüm genç şeflere açık olan ve ücretsiz olarak başvurulan yarışmada başvuran şeflerin, profesyonel aşçı olarak aktif çalışıyor olması ve en az iki yıllık profesyonel aşçılık iş tecrübesine sahip olması gerekiyor

Reklam

Kazanan 3 Şef, Portekiz’de Eğitim Hakkı Elde Edecek

“35 Yaş Altı 3 Şef Yarışması” ile Metro Türkiye, atıksız mutfak pratiklerini genç şefler için bir motivasyon haline getirmeyi hedefleyerek, finale kalan üç genç şefe sürdürülebilir mutfak odağında, Portekiz’de yer alan Metro gastronomi platformunda eğitim hakkı verecek. Bu eğitimle genç şefler uluslararası arenada deneyim kazanırken, aynı zamanda sürdürülebilir restoran prensiplerini benimseyen yabancı şeflerle tanışma ve reçete deneyimleme şansı yakalayacak.

Gastronomi Dünyasının Alanında Öncü İsimleri Jüride

Gastronometro Direktörü Maximilian J.W. Thomae, Dude Table Gastronomi Pazarlama Ajansı Kurucusu Funda Güzelmeriç İnansal, Gazeteci-Gastronomi Yazarı Ebru Erke bu yıl da yarışmanın jüri koltuğunda yerini alırken, Lokanta Limu Kurucu Ortağı ve Şefi Sara Tabrizi, Vino Locale Kurucu Şefi Ozan Kumbasar, Şarap Uzmanı ve Eğitmen Levon Bağış ve Danışman Şef Mustafa Otar bu yıl yarışmanın jüri koltuğunda ilk kez oturacak isimler olarak belirlendi.

Metro Türkiye Kurumsal İletişim ve Kamu İlişkileri Müdürü Dr. Aslı Duran sürdürülebilir restoran prensiplerini şeflerin genç yaşta benimsemeleri için ilham veren yarışma hakkında şunları söyledi; “Türk mutfak kültürünü korumak ve gelecek nesillere aktarma misyonumuz doğrultusunda anasponsoru olduğumuz “35 Yaş Altı 3 Şef” yarışmasıyla genç yeteneklerin sürdürülebilirlik mutfak konusunda farkındalığını artırmayı hedefliyoruz. Gastronometro’da profesyonel bir yarışma alanı sunmanın yanı sıra mentorluk, hazırlık, yerel ve Coğrafi İşaretli malzeme seçimi gibi konularda da yarışmacılarımıza destek oluyoruz. “35 Yaş Altı 3 Şef” yarışması ile mutfağımızı geleceğe taşıyacak yetenekli genç şeflerle bu yıl da bi araya gelecek olmaktan heyecan duyuyoruz. Kazanan şeflerimizin yurt dışında alacağı eğitimin kariyerlerine önemli bir katkı sağlamasını da hedefliyoruz”.

Dude Table Strateji Direktörü ve Partneri Merve Akgül ise; “Bu yarışma genç şeflerin kariyerlerinde dönüm noktası olabilecek önemli bir platform. Geçtiğimiz yılların kazanan şefleri aldıkları yurt dışı eğitimi ile vizyonlarını ve bilgilerini bir adım öteye taşıyarak ülkemizde dikkat çeken işlere imza atmaya başladı. 2022 yılında yarışmanın kazananlarından Şafak Erten, JW Marriott İstanbul Bosphorus Otel ve Octo Restoran Executive Chef’i olarak görev alırken, 2022 yılında ilk üçe giren diğer şeflerimizden Bahtiyar Büyükduman Türkiye’nin ilk vegan fine dine restoranı Telezzüz’ün Executive Chef’i oldu. 2023 yılı kazananlarımızdan Özge Nur Yılmaz İspanya Mugaritz’de stajyer olarak çalışıyor. Volkan Özkur ise Şikago Peninsula’da görev almaya başladı. “35 Yaş Altı 3 Şef” yarışması genç şeflere sürdürülebilirlik ve atıksız mutfak prensipleri çerçevesinde kendilerini geliştirmelerini ve dünyaya açılmalarını sağlayan bir kapı” dedi.

Kaynak: HORECA TREND ve Metro Türkiye

Reklam

Devamını Oku

Toptan Market

Metro Türkiye, Premium Levrek ve Çipura ile Balıkları Gelecek Nesillere Miras Bırakıyor

Yaklaşık 35 yıldır yeme içme sektörünün bir numaralı iş ortağı olma vizyonuyla yatırım yapan Metro Türkiye, gelecekte denizlerde daha çeşitli ve daha bol balık olması için yürüttüğü sürdürülebilir balıkçılık çalışmalarından biri olan “Yediği Önünde Yemediği Yarında’’ kapsamında yetiştirilen Metro Premium Levrek ve Çipura’ların yeni dönem hasat lansmanını Alaçatı Amavi restoranda gerçekleştirdi. 

Yayınlandı

on

Sürdürülebilirliği, yarını değiştirecek en önemli güç olarak gören Metro Türkiye soruyor, ‘Bir Tabak Yarını Değiştirebilir mi?’ Cevap ise hiç şüphesiz, ‘Evet.’ Gastronomi sektörü profesyonellerinin hazırladığı tabakta yerel, coğrafi işaretli ürünler ve mevsiminde taze malzemeleri kullanması, doğru koşullarda avlanmış balığa tabağında yer vermesi ve atıksız mutfak anlayışını benimsemesi ile bir tabak yarınlarımızı değiştirebilir. Yaklaşık 35 yıldır yürüttüğü sürdürülebilirlik kapsamındaki çalışmalarla sektörde öncü olan Metro Türkiye, 2021 yılında Hatko Su Ürünleri ve Skretting iş birliği ile hayata geçirdiği ‘Yediği Önünde, Yemediği Yarında’ projesi ile endüstriyel boyutta ilk kez levrek ve çipura yetiştiriciliğinde önemli bir adım attı.

Levrek ve çipuraların yetiştiriciliğinde, içeriğinde deniz balığı oranı azaltılmış ve alg yağı içeren yem kullanan Metro Türkiye, kullandığı bu yeni yem modeli ile tonlarca deniz balığını kurtararak ekolojik sürdürülebilirliğe katkı sağlıyor. Bu yeni yem modeli aynı zamanda Omega 3 açısından çok daha zengin balıkların yetişmesine olanak tanıyarak tüketiciler için lezzetli ve sağlıklı bir alternatif sunuyor.

Sürdürülebilirliğin En Lezzetli Hali

Sürdürülebilirlik anlayışını kendi operasyonlarının yanı sıra bir numaralı iş ortağı olduğu yeme içme sektörüne de yansıtan Metro Türkiye, Premium Levrek ve Çipura ile restoran menülerinin hem sürdürülebilir hem de lezzetli olmasında önemli bir rol oynuyor. Şef ve işletmecilerin çözüm ortağı olarak konumlanan Metro Türkiye, balıkların yeni dönem hasat lansmanını Alaçatı Amavi restoranda gerçekleştirdi. Şef Can Aras’ın sürdürülebilir balıkları, coğrafi işaretli ürünlerle buluştuğu tadım menüsü, bir tabağın yarını değiştirebileceğine dair ilham verdi.

‘Yediği Önünde Yemediği Yarında’ projesinin Amavi’nin felsefesiyle örtüştüğünün altını çizen ve böyle bir akşam yemeğiyle farkındalık yaratmaktan mutlu olduklarını belirten şef Can Aras; “Yaşadığımız bu tüketim çağında bizler, geleceğimiz için sorumluluk hissediyoruz. Kaynaklarımızı ve doğanın bize verdiklerini düşünmeden harcamamamız gerekiyor. Değişimi önce kendimizden başlatmalıyız dedik ve Amavi’yi bu düşünce ile kurduk. Bu yüzden toprağımızın ve denizlerimizin kıymetini bilen üreticileri destekliyor, sadece onlarla çalışıyoruz. Amavi olarak bakış açımızla örtüşen bu balıklara menümüzde yer vermekten dolayı çok memnunuz. Metro Türkiye’nin bizlere verdiği ilham ve sağladığı ürünler ile bir tabağın yarını nasıl değiştirebileceğini şef dostlarım ile birlikte keşfettik” dedi.

“Deniz Ürünleri Gelecek Nesillere Aktarılması Gereken Bir Değer”

Reklam

Türkiye’de bir ilk olan proje kapsamında balığı yalnızca ticari bir ürün olarak değil; gelecek nesillere bırakılması gereken bir değer olarak gördüklerini vurgulayan Metro Türkiye Kurumsal İletişim ve Kamu İlişkileri Müdürü Dr. Aslı Duran şunları aktardı; “Yeme içme sektörünün bir numaralı iş ortağı olma vizyonuyla yatırımlarımıza devam ederken, 2010 yılından bu yana sürdürülebilir balıkçılığın yaygınlaşması adına öncü projelere imza atıyoruz. Ege bölgesinin en değerli ürünlerinden biri olan balığı da elbette gelecek nesillerin de tadabilmesi için bu tip projeler oldukça kıymetli. 2021 yılında hayata geçirdiğimiz ‘Yediği Önünde Yemediği Yarında’ projesi de bu kapsamdaki en önemli çalışmalarımızdan biri. Endüstriyel boyutta ilk kez yetiştirilen Metro Premium Levrek ve Çipuralar, alg yağı içeren özel yemlerle besleniyor. Omega 3 değeri oldukça yüksek olan bu balıklar, restoranların da müşterilerine hem sağlıklı hem de lezzetli balıkları sunma fırsatı sağlıyor. Bundan 3 yıl önce başladığımız bu önemli projenin yeni dönem hasadını turizm ve gastronomi açısından çok önemli bir yere sahip Ege Bölgesi’nde duyurmak istedik. Çünkü Metro Türkiye olarak tüm ekiplerimizle bu bölgenin önemini ve yoğunluğunu biliyor, yaptığımız yatırımlarla bölgedeki tüm şef ve işletmecilere Metro kalitesi ile ürün tedariki yapmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Şef Can Aras’ın hazırladığı ve ilham verici olduğunu düşündüğümüz tadım menüsü; gerek coğrafi işaret tescilli malzemeler gerek yerel Ege otları gerek de sürdürülebilir yöntemlerle avlanmış balıklar ile bir tabağın yarını değiştirebileceğini en lezzetli haliyle göstermiş oldu.’’

Ege’de Hakimiyetini Artırdı

Yeme içme sektöründeki iş ortaklarına sevkiyat alanında sunduğu hizmet ağını, günden güne geliştiren Metro Türkiye, geçtiğimiz yıl İzmir depo yapılanmasını 5 katına çıkardı. Bu sayede hem kuru gıda hem taze gıda hem dondurulmuş ürünler için genişletilmiş depolarla beraber taze balık işleme için de ayrıştırılmış depolama alanları oluşturuldu. Aynı anda depolanabilen palet sayısı 650’den yaklaşık 1.600’e, operasyonu yönetilen farklı ürün sayısı ise 500’den yaklaşık 1.400’e yükseldi. Günlük 60 ton olan operasyon kapasitesi ise 220 tona yükseltildi. İzmir deposunun genişlemesiyle beraber sağlanan kapasite artışıyla bölgedeki ekiplerin hem sayısı hem de yetkinliğini artmış oldu.

Kaynak: HORECA Trend ve Metro Türkiye

Devamını Oku
Reklam
Reklam

Popüler Haberler

Copyright © 2024 Orbis Medya Bilgi ve İletişim Teknolojileri Ltd. Şti. Her hakkı saklıdır. Web sitemizdeki haber, makale ve içeriklerin her hakkı saklıdır.
İçeriklerimizin izinsiz kullanımı halinde yasal işlem başlatılacaktır.