“Toprak Yoksa Gelecek de Yok” | HORECA TREND
Takip edin!

Çevre

“Toprak Yoksa Gelecek de Yok”

Toprak kaybı geleceğimizin kaydı. Uzmanlar, kuraklık, sel taşkın gibi felaketlerin önüne geçilerek geleceğimizin kurtarılabileceğini söyledi. 

Yayınlandı

on

Toprak kaybı geleceğimizin kaydı. Uzmanlar, kuraklık, sel taşkın gibi felaketlerin önüne geçilerek geleceğimizin kurtarılabileceğini söyledi.

Üsküdar Üniversitesi Çevre Sağlığı Program Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, toprağın önemine dikkat çekerek, “Toprak yoksa gelecek de yok!” uyarısında bulundu. Adiller, kuraklık, sel, taşkın ve fırtına gibi felaketlerin önüne geçmek ve sürdürülebilir bir gelecek için toprağın korunmasının şart olduğunu vurguladı.

Toprak Neden Bu Kadar Önemli?

Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, toprağın insan ve diğer canlılar için hayati öneme sahip olduğunu belirterek, şunları söyledi:

  • Yaşam alanı: Toprak, milyarlarca canlı için yaşam alanı sağlar.
  • Besin kaynağı: Bitkiler, büyümek için ihtiyaç duydukları besin maddelerini topraktan alır ve bu bitkiler de besin zincirinin temelini oluşturur.
  • Su döngüsü: Toprak, yağmur suyunu emerek filtreler ve yeraltı sularını besler.
  • İklim düzenleyici: Toprak, karbon depolayarak ve atmosferdeki azotu bitkilerin kullanabileceği forma dönüştürerek iklim değişikliğiyle mücadelede önemli rol oynar.

Toprak Kaybının Sonuçları Neler?

Toprak kaybı ve bozulması, şiddetli taşkınlara, erozyona, çölleşmeye ve iklim değişikliğinin hızlanmasına yol açar. Bu durum, bitki örtüsünü ve su kaynaklarını olumsuz etkiler, gıda güvenliğini tehdit eder ve insan sağlığını riske atar.

Toprağımızı Nasıl Koruyabiliriz?

Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, toprak koruma konusunda bireysel ve toplumsal olarak alınabilecek önlemleri şöyle sıraladı:

  • Kimyasal kullanımını azaltmak: Kimyasal gübre ve ilaçların bilinçli kullanımı, toprağın kimyasal yapısının korunması için önemlidir.
  • Geri dönüşümü artırmak: Evsel atıkların geri dönüşümü, toprağa zarar veren maddelerin azaltılmasına yardımcı olur.
  • Kompost yapmak: Mutfak atıklarından kompost elde ederek toprağın yapısını iyileştirebiliriz.
  • Su kaynaklarını korumak: Suyun verimli kullanımı ve su kirliliğinin önlenmesi, toprağın kalitesini artırır.
  • Erozyonla mücadele etmek: Bitki örtüsünü korumak ve ağaçlandırma çalışmalarını desteklemek, erozyonu önlemeye yardımcı olur.
  • Tüketimi azaltmak: Aşırı tüketim, toprağa dolaylı olarak zarar verir. İhtiyaçlarımızı gözden geçirerek ve bilinli tüketim alışkanlıkları geliştirerek toprağımızı koruyabiliriz.

Kaynak: HORECA TREND ve Bilim ve Sağlık Haber Ajansı

Devamını Oku
Reklam
Yorum Yapmak İçin Tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çevre

“Balıkçılık Yaşarsa, Ocaklar Yaşar!”

Sabancı Holding ve Carrefour Grup iştiraki CarrefourSA, Balıkesir Erdek’te bulunan Ocaklar Köyü’nde etkileyici bir projeye imza attı. “Balıkçılık Yaşarsa, Ocaklar Yaşar!” mesajıyla hayata geçirilen ‘Hayalet Ağlar’ projesiyle CarrefourSA, küçük ölçekli kıyı balıkçılığıyla geçimini sağlayan kıyı yerleşimlerinin korunmasını ve denizlerin sürdürülebilirliği konusundaki farkındalığın artırılmasını amaçlıyor.

Yayınlandı

on

Sabancı Holding ve Carrefour Grup iştiraki, Türkiye perakende sektörünün öncü markası CarrefourSA 71 ilde 1250 mağazası ve bayileri dahil olmak üzere 15.000 kişiye ulaşan kadrosu ile müşterilerine doğru ürünü, doğru üreticiden doğru fiyata ulaştırırken; hayata geçirdiği projelerle sürdürülebilirlik alanında da öncü olmaya devam ediyor. Balıkçılık Yaşarsa Ocaklar Yaşar!’ söylemiyle yola çıkan CarrefourSA, Balıkesir Erdek’te bulunan Ocaklar Köyü’nde hayata geçirdiği ‘Hayalet Ağlar’ projesiyle küçük ölçekli kıyı balıkçılığının korunmasına dikkat çekiyor.

“Ocaklar’dan Türkiye’ye Yayılmasını Hedefliyoruz”

CarrefourSA CEO’su Kutay Kartallıoğluprojeyle ilgili yaptığı açıklamada “Bugün CarrefourSA olarak müşterilerimize doğru balığı ulaştırıyoruz. Ama doğru balığı gelecek nesillere ulaştırmak da hepimizin sorumluluğu. Bunun yolu da “doğru balıkçılık”. Sürdürülebilir deniz kaynaklarına yönelik yatırımlarımızla, sadece denizleri temiz tutmanın değil, aynı zamanda ekosistemi korumanın bir sorumluluk olduğunu vurguluyoruz. Ocaklar Köyü’nde gerçekleştirdiğimiz ‘Hayalet Ağlar’ projesiyle de denizlerimizin yalnızca ekonomik bir kaynak değil, hayatın sürdürülebilirliği için vazgeçilmez olduğunu göstermek istiyoruz.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’de su ürünleri tüketiminin Avrupa’nın oldukça gerisinde olduğunu söyleyen Kartallıoğlu şöyle devam ediyor: “TÜİK verilerine göre, Türkiye’de kişi başı su ürünleri tüketimi yıllık 7 – 7,5 kg iken, Avrupa’da bu rakam 20 – 22 kg’a kadar çıkıyor. Türkiye’nin en büyük balık alım satım perakendecisi CarrefourSA olarak, kaliteli gıdayı, güvenilir bir şekilde ve doğru fiyatlandırmayla müşterimizle buluştururken, Türkiye’nin deniz ürünleri tüketimini de bu hedef doğrultusunda artırmayı amaçlıyoruz. Mavi Ekonomi’yi organize gıda perakende sektöründe savunan öncü şirketiz. Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde, su ürünleri tüketimini artırmak için çalışıyoruz. Tabii bu üretimi yaparken su altı ekosisteminin devamlılığını da önemsiyoruz. Türkiye’nin ilk ve tek entegre midye tesisinde hayata geçirdiğimiz midye dolma üretimi kapsamında kullanılan teknoloji ile deniz temizliğine önemli ölçüde katkı sağlıyoruz” dedi.

Kadın İstihdamı ve Yenilikçi Çözümler

CarrefourSA’nın Mavi Ekonomi ve sürdürülebilir denizler odağındaki projeleri sadece denizleri korumakla kalmıyor, aynı zamanda sosyal fayda da yaratıyor. “Proje kapsamında Balıkesir Erdek’teki Ocaklar Köyü’nde küçük ölçekli kıyı balıkçılığıyla uğraşanlara eğitimler düzenlenirken, bu eğitimlerin Ocaklar ile sınırlı kalmaması için dijital platformlara yüklenerek Türkiye genelindeki balıkçılara da fayda sağlamayı hedefliyoruz.” diyen Kartallıoğlu, “Aynı zamanda bölgedeki kadın istihdamını artırmaya yönelik projeler geliştiriyoruz. Ocaklar Köyü’nde Türkiye’nin ilk entegre midye tesisiyle iş birliği yaparken onlarca aileye geçim kaynağı sağlıyoruz. Şu anda midye entegre tesisinde, tesis müdürü de dahil olmak üzere tüm çalışanlar kadınlardan oluşuyor.” ifadelerini kullandı.

Etkileyici Bir Hikâye: Hayalet Ağlar

CarrefourSA’nın, “Balıkçılık Yaşarsa Ocaklar Yaşar” projesi, TBWA\Istanbul imzasıyla hazırlanan etkileyici bir enstalasyonla aktarıldı. Projeyle, yanlış avlanma sonucu denizlerin altında kalarak balıkların üremesini engelleyen hayalet ağların aslında balıkçılıkla geçinen bir köyü, hayalet bir köye çevirebileceğine dikkat çekiyor.

Ocaklar Köyü, CarrefourSA tarafından denizlerden toplanan hayalet ağlarla kaplanarak, bir gecede hayalet köye dönüştü. Yapılan bu enstalasyon çalışmasıyla görünen manzara gerçek olmasa da geleceğimiz olabilir mesajı verildi. Hayalet ağlarla yaratılan bu hayalet köy, çözüm bulunmazsa karşılaşacağımız geleceğin bir simgesi. Ancak bu sadece bir uyarı. “Hala şansımız var” mesajı verilen projede, aralarında eski balıkçıların ve gençlerin de olduğu yerel halkın çağrısına yer verildi. “Hayalet Ağlar” temasıyla dikkat çeken proje, denizlerimiz için harekete geçmenin aciliyetini, etkileyici bir görsellikle gözler önüne serdi.

 

Kaynak: HORECA TREND ve CarrefourSA

Devamını Oku

Çevre

Sıfır Atık Mavi Projesi İlk Mezunlarını Verdi

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve Selpak Professional iş birliği ile hayata geçen Sıfır Atık Mavi Projesi ilk mezunlarını verdi. Eğitimleri başarıyla tamamlayan ilk üç otel, POYD (Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği) gala organizasyonunda sertifikalarını aldı.

Yayınlandı

on

Selpak Professional sponsorluğunda gerçekleşen POYD gala organizasyonunda Türkiye’nin dört bir yanından otel yöneticileri bir araya geldi.

Organizasyonda, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve Selpak Professional iş birliği ile hayata geçen Sıfır Atık Mavi Eğitim Projesi kapsamında eğitimleri başarıyla tamamlayan ilk üç otel, sertifikalarını aldı. Lara Barut Collection, Sherwood Exclusive Lara ve Belconti Resort Hotel, Sıfır Atık Mavi Eğitim Projesi kapsamındaki başarılarıyla ödüllendirildi. Sertifikalar; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Semih İlker Sanaç ve Eczacıbaşı Profesyonel İş Birimi Müdürü Halide Sancar tarafından takdim edildi.

Sıfır Atık Mavi Eğitim Projesi ile Turizm Çalışanlarına Eğitim Veriliyor

Sıfır Atık Mavi Eğitim Projesinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Selpak Professional, kıyı illerinde turizm sektörü çalışanlarına yönelik farkındalık eğitimleri düzenliyor. Projeye katılım gösteren turizm işletmelerinin çalışanlarına, Selpak Professional bünyesinde, Boğaziçi Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma ve Temiz Üretim Merkezi’nin katkılarıyla hazırlanan eğitimler veriliyor. Eğitimi tamamlayan işletmeler, Bakanlık’tan onaylı sertifika alıyor. Eğitimlere, Selpak Professional’in çevrim içi eğitim platformu üzerinden erişilebiliyor. Denizler ve su varlıklarını koruma ve turizm sektöründe sıfır atık anlayışını yaygınlaştırma hedefiyle hayata geçirilen Sıfır Atık Mavi Eğitim Projesi, turizm sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin çalışanlarına atık yönetimi konusunda bilinç kazandırmayı ve çevre dostu kullanım alışkanlıkları geliştirmeyi amaçlıyor.

Kaynak: HORECA TREND ve Selpak Professional

Devamını Oku

Çevre

Rivulis, Türkiye’deki Çiftçileri Tarımda Dönüşüme Davet Ediyor

Dünyanın ortalama sıcaklığındaki artışı sınırlamak amacıyla Paris Anlaşması ile sera gazı salımı için 2050’ye kadar net sıfıra ulaşma hedeflerinin kritik parçalarından biri olarak görülen gönüllü karbon piyasası, sürdürülebilirlik odaklı faaliyetlerin başında gelse de, tarım sektörünün bu alana katkısı %1’in altında ölçülüyor. Öte yandan 2030’a kadar 50 milyar dolar büyüklüğe ulaşması beklenen bu pazar, çiftçilere mevcut faaliyetlerinden ödün vermeden yeni bir gelir kanalı sunuyor.

Yayınlandı

on

Özel sektör temsilcilerinin atmosfere salınan sera gazlarının uzaklaştırılması veya azaltılması için karbon kredilerini gönüllü olarak alıp sattığı bir piyasayı tanımlayan gönüllü karbon kredisi piyasası (voluntary carbon market | VCM), son yıllarda sürdürülebilirlik ve net sıfır hedeflerinin kritik unsurlarından biri olarak öne çıktı. Ancak güncel rakamlar, tarım sektörünün bu alandaki fırsatları yeterince değerlendiremediğini ortaya koydu. Veriler, karbon kredilerinin %1’inden daha azının tarım sektöründen geldiğini gösterirken, mikro sulama projelerini küresel çapta erişilebilir hale getiren proje ve danışmanlık şirketi Rivulis, tarım sektörünün gönüllü karbon piyasasına katılımını artırmak için harekete geçti.

Konuyla ilgili değerlendirmelerini paylaşan Rivulis İklim Direktörü Jon Baravir, “Yapay zekaya bağlı enerji talebinin sürdürülebilirlik ve karbon salımı konusunda yeni kaygılar ortaya çıkardığı bir dönemde, karbon kredisi pazarına yönelik kurumsal talep de giderek artıyor. Özellikle kurumsal şirketlerin alıcı tarafında daha çok aktif olacağı bu pazarda çiftçiler için büyüyen bir fırsat var. Rivulis, gönüllü karbon piyasasına katılım için gereken masrafları neredeyse sıfırlayarak, çiftçiler için yeni gelir kanallarının önünü açıyor” dedi.

2030a Kadar 50 Milyar Dolar Büyüklüğe Ulaşacak

Citi tarafından hazırlanan çalışmaya göre, VCM olarak kısaltılan ve 2022’de 2 milyar dolar büyüklüğe sahip olduğu tahmin edilen gönüllü karbon kredisi pazarının, kurumsal net sıfır taahhütlerinin artan etkisiyle 2030’a kadar 50 milyar dolar büyüklüğe ulaşabileceği öngörüldü. Bu pazarın çiftçiler için büyük ölçüde keşfedilmemiş bir fırsat sunduğunu dile getiren Jon Baravir,

“Pazara giren çiftçiler, mevcut faaliyetlerinden ödün vermeden yeni bir kazanç kapısı yaratabiliyor. Ancak bu pazara bireysel katılımın önünde bazı engeller var. Sürdürülebilir tarım uygulamalarına geçiş ve karbon kredisi elde etmek, iki yıldan fazla bir süreyi kapsayabilen, karmaşık, uzun vadeli ve maliyetli bir süreç. Bu durum, danışman olmadan, bir kolaylaştırıcıyla çalışmadan çiftçilerin bu pazara girmesini zorlaştırıyor. Sürdürülebilir tarım uygulamaları konusunda uzmanlaşan Rivulis tam da bu noktada devreye girerek çiftçilere sürdürülebilir tarıma geçiş planı öneriyor ve karbon piyasası kayıt süreçlerini kolaylaştırıyor” diye konuştu.

Proje Maliyetini Karşılıyor, Kayıt Sürecini Yönetiyor

Bir karbon kredisi projesi tescil ettirmenin maliyetinin 150 ila 200 bin dolara kadar çıkabildiğini belirten Jon Baravir, “Rivulis, gönüllü karbon piyasasına katılımı kolaylaştırmak için, çiftçilerin proje tescilinden sonra elde edecekleri karbon kredisi gelirinin küçük bir yüzdesi karşılığında, bu maliyetin neredeyse tamamını karşılıyor. Tüm idari işlemleri ve kayıt sürecini ücretsiz olarak yürüten Rivulis; damla sulamaya geçilmesi, toprak işlemesinin azaltılması, örtü bitkilerinin uygulanması, daha az gübre kullanılması, atıkların toprakla bütünleştirilmesi gibi uygulama önerileriyle sürdürülebilir tarıma geçişte de danışmanlık sunuyor.

İklime uyumlu tarımsal modeller geliştirme ve karmaşık tarım problemlerini çözmede uzmanlığa sahip olan Rivulis olarak, gönüllü karbon piyasasına katılımı 6 ay içinde 2 katına çıkararak, dünya genelinde 4 bin hektardan fazla alanı bu yeni pazara dahil ettik. Örneğin Kuzey İtalya’da 3 bin hektara yayılan bir tarla bitkileri üretim çiftliği veya Portekiz’de güneş enerjisi kullanmak ve topraktaki organik maddeyi zenginleştirmek gibi uygulamalar benimseyen bir başka çiftlik bu programa katıldı” ifadelerini kullandı.

“Çiftçiler Bu Fırsatı Değerlendirmeli” 

Türkiye’nin bir tarım ülkesi olduğunu, ancak artan maliyetler ve zayıflayan pazar sebebiyle Türk çiftçilerin yeni modellere geçişinin kaçınılmaz hale geldiğini vurgulayan Rivulis Climate Direktörü Jon Baravir, değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı:

“Tarımın aile mirası modellerden sürdürülebilirlik ve teknolojiden beslenen yeni pratiklere dönüştüğü bir geleceğe doğru ilerliyoruz. Büyük arazilerde tarım yapan çiftçilerin sürdürülebilir modelleri benimsemesi, tarım sübvansiyonları için sürdürülebilirlik koşulları arayan Avrupa Birliği gibi otoritelerin beklentilerini karşılarken çiftçilerin gönüllü karbon piyasası gibi yeni gelir fırsatlarından yararlanmaları için gerekli zemini de oluşturuyor. Çiftçiler, Rivulis gibi partnerler eşliğinde benimsedikleri tarımsal uygulamalarla yeni gelir kaynakları elde etmenin yanı sıra kamuoyu bilinirliklerini artırma ve ilerleyen dönemde uygulanabilecek yasal düzenlemelere hazırlanma imkanı buluyor. 80 yıllık deneyimle 15 ülkede 22 üretim tesisi ve 3 bin çalışanıyla faaliyet gösteren Rivulis olarak Türkiye’deki çiftçileri de dönüşen tarımı keşfetmeye ve bu fırsatları değerlendirmeye çağırıyoruz.”

Kaynak: HORECA TREND ve Rivulis

Devamını Oku

Popüler Haberler

Copyright © 2025 Orbis Medya Bilgi ve İletişim Teknolojileri Ltd. Şti. Her hakkı saklıdır. Web sitemizdeki haber, makale ve içeriklerin her hakkı saklıdır.
İçeriklerimizin izinsiz kullanımı halinde yasal işlem başlatılacaktır.