Connect with us

Sürdürülebilirlik

Metro Türkiye’den Omega 3 Zengini Mutlu Balıklar

Balığı ticari bir ürün olmanın ötesinde geleceğe bırakılması gereken bir değer olarak gören ve bu anlayışla sürdürülebilirlik odaklı birçok çalışma yürüten Metro Türkiye, “Yediği Önünde, Yemediği Yarında” projesi ile Türkiye’de bir ilk olarak alg yağı içeren yemlerle yetiştirilen Metro Premium levrek ve çipuralar sayesinde deniz balıklarını yem olmaktan kurtarıyor.

Yayınlandı

on

Metro Türkiye’den Omega 3 Zengini Mutlu Balıklar | HORECA TREND

Sürdürülebilirlik anlayışıyla hayvan refahını da gözeterek “mutlu balıklar” yetiştiren Metro Türkiye, zengin Omega 3 içeriğiyle dikkat çeken Metro Premium çipura ve levrekler ile sağlıklı beslenmeye de katkıda bulunuyor. Bu proje ile bugüne kadar 1.000 ton deniz balığının denizlerde yaşamaya devam etmesini sağlayan Metro Türkiye, bu yıl kurtarmayı hedeflediği 500 tonun üzerinde balık ile toplamda 1.500 tondan fazla deniz balığını gelecek nesillere bırakacak.

Ülkemizde 1990 yılından bu yana gösterdiği tüm faaliyetlerinin merkezine sürdürülebilirliği koyan Metro Türkiye, 2021 yılında başlattığı “Yediği Önünde, Yemediği Yarında” projesi ile balığın sürdürülebilirliği için de güçlü adımlar atıyor. Proje kapsamında, Metro Premium çipura ve levrek yetiştiriciliğinde yemdeki deniz balığı oranını azaltırken, yerine besin değeri yüksek alg yağı kullanıyor. Böylece daha fazla deniz balığının gelecek nesillere bırakılması sağlanırken, alg yağındaki yüksek besin değeri sayesinde, yetiştirilen balıkların Omega 3 değeri ve besleyiciliği de artırıyor.

En büyük iş ortağı oldukları yeme-içme sektörünün sürdürülebilirlik dönüşümüne katkıda bulunmayı ve sürdürülebilirliği gıdanın olduğu her alana yaymayı en önemli sorumluluklardan biri olarak gördüklerini belirten Metro Türkiye Satın Almadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Deniz Alkaç, “Metro Türkiye olarak, balığı yalnızca ticari bir ürün olarak değil; gelecek nesillere bırakılması gereken bir değer olarak görüyoruz. ‘Yediği Önünde, Yemediği Yarında’ projemizi de bu anlayışla 2021 yılında hayata geçirdik. Dünyanın en büyük balık yemi tedarikçilerinden Skretting firması ve ülkemizin önde gelen balık üreticisi Hatko Su Ürünleri ile iş birliği içerisinde gerçekleştirdiğimiz bu projeyle Türkiye’de ilk kez endüstriyel boyutta levrek ve çipura yetiştiriciliğinde alg yağı içeren yem kullanılmasına öncülük ettik.  Bu özel yem sayesinde bu zamana kadar 1.000 ton deniz balığını yem olmaktan kurtardık. Bu yıl ise 500 tonun üzerinde balığın denizlerde yaşamaya devam etmesini sağlamayı ve böylece toplam rakamı 1.500 tonun üzerine çıkarmayı hedefliyoruz” dedi.

Hem Leziz Hem Güvenilir Balıklar 

Metro Premium çipura ve levrek yetiştiriciliğinde hayvan refahının da ön planda tuttukları noktalardan biri olduğuna dikkat çeken Alkaç, “Türkbükü açıklarında geniş havuzlarda yapılan üretimle metreküp başına 8-10 kilogram gibi bir oranda balık bulunması, balıkların ferah bir ortamda büyümelerini ve daha az strese girmelerini sağlıyor. Böylelikle mutlu balık yetiştiriciliği ile tezgâhlarımıza daha lezzetli ve sağlığa faydalı balıkları taşıyoruz. Ayrıca alg yağındaki yüksek besin değeri sayesinde, balıklarımız içeriğindeki zengin Omega 3 değeri ile de dikkat çekiyor. Bu özellikleriyle Metro Premium çipura ve levrekler, özellikle profesyonel mutfakların tercihi olmayı başardı. Balıklarımızın fark yarattığı bir diğer nokta ise etiketinde yer alan QR kod sayesinde %100 izlenebilir olması” diye konuştu.

12 Kriterde %100 İzlenebilirlikle Sunuluyor

Türkiye’de kendi markası altında kültür balıklarına raflarında yer veren ilk marka olan Metro Türkiye, tezgahlara taşıdığı tüm balık çeşitlerinde olduğu gibi Metro Premium levrek ve çipura ürünlerinde de yüzde 100 izlenebilirlik sunuyor. Etiketinde yer alan QR kod sayesinde hasat tarihi, son kullanma tarihi, parti no, yetiştirildiği yer, kuluçkahane, yem, tedarikçi adı, gıda güvenliği sertifikası, ürün analiz bilgisi, besin değerleri, Türkçe ve Latince adı olmak üzere toplam 12 kriterde yüzde 100 izlenebilirlik ile müşterilerimizi güvenilir gıdayla buluşturmayı sürdürüyor. Açık denizlerdeki kafeslerde yetiştirilen ve ortalama 13 – 16 ay içerisinde hasat boyuna ulaşan balıklar; içinde beklediği bu dahil toplamda 227 ayrı kalite kontrol sürecinden geçerek önce raflardaki sonra ise sofralardaki yerini alıyor.

Kaynak: HORECA Trend ve Metro Türkiye

Tamamını Oku
Reklam
Yorum Yapın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

HORECA Tedarik

Besler, 8. Sürdürülebilirlik Raporu’nu Yayınladı

Dondurulmuş gıda ve yağ kategorilerinde lider markaları ile faaliyet gösteren gıda sektörünün öncü şirketlerinden Besler, 8. Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayınladı.

Yayınlandı

on

Besler, 8. Sürdürülebilirlik Raporu’nu Yayınladı | HORECA TREND

Bağımsız güvence beyanı ile yayımlanan rapor ile Besler’in, “İsrafsız Şirket” iş modeli çerçevesinde 2024 yılında sürdürülebilirlik alanında attığı somut adımlar ve sürdürülebilirlik performansı kamuoyu ile paylaşıldı. Besler, raporunda, “Doğanın Geleceği İçin Çalışmak”, “Paydaşlarla Güçlenmek” ve “Geleceğe İlham Vermek” odaklarında yürüttüğü faaliyetlere kapsamlı bir şekilde yer verdi.

57 marka ve 1500’ü aşkın ürünle dondurulmuş gıda ve konserve kategorisinde SuperFresh, donuk fırıncılıkta DFU, yağ kategorisinde ise Bizim Yağ, Teremyağ, Luna, Yayla, Sabah, Halk markalarını tüketicilerle buluşturan Besler, 8. Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayınladı.

TSRS uyumlu ilk sürdürülebilirlik raporu yayınlandı

Sürdürülebilirlik alanındaki stratejik çalışmalarının bir parçası olarak şirket bu yıl Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (TSRS) uyumlu ilk sürdürülebilirlik raporunu da yayınladı. Raporda öncelikli iklim riskleri, bu risklerin finansal etkileri ve bu etkileri optimize etmek adına hedef ve performans göstergelerine yer veren Besler, finansal bakış açısını sürdürülebilirlik odağında optimize etti.

Paydaş ve etki odaklı sürdürülebilirlik stratejisi oluşturuldu

Besler, 2024’te sürdürülebilirlik vizyonunun temellerini sağlamlaştırmak ve paydaşlarının fikirlerini çevresel, sosyal ve finansal etki bakış açısıyla süreçlere entegre etmek amacıyla “çifte önemlilik analizi” gerçekleştirdi. Bu analiz sonucunda ortaya çıkan yüksek öncelikli konular etrafında sürdürülebilirlikle ilgili stratejik hedefler oluşturuldu. Besler, bu analiz sürecinde sürdürülebilirlik ve iklim odaklı risk ve fırsatlarını da ele alarak değer zinciri boyunca dayanıklılığını artırdı.

Gıdanın sürdürülebilir geleceği için hasattan tüketime yenilikçi projeler hayata geçirildi

Gıda kaybı ve israfı, kaynakların verimli kullanımı, gıda güvenliği, sürdürülebilir ham madde tedariği gibi alanlara odaklanmaya devam eden şirket; gıdanın sürdürülebilir geleceği için yenilikçi projeleri hayata geçirmeyi sürdürdü. Dondurulmuş gıdanın lider markası SuperFresh’in entegre bir iş modeli olarak kurguladığı “Topraktan Tabağa Sıfır Gıda Kaybı” projesinde hasattan tüketime israfı önlemek amacıyla yürütülen çalışmalar hız kesmeden devam etti. Sürdürülebilir tarım uygulamaları kapsamında çiftçilere düzenli eğitimler ve danışmanlık verilirken sözleşmeli tarım desteğiyle yerli üretim desteklendi.

Tatlı mısır ekilen alanlarda damla sulama yönteminin yaygınlaştırılması için yürütülen teşvik çalışmalarıyla, çiftçiler 31 milyon TL’ye yakın verim artışı, yaklaşık 4,1 milyon ton su tasarrufu ve 2 milyon kWh enerji tasarrufu sağladı, 6 milyon TL’nin üzerinde finansal tasarruf elde etti.

SuperFresh’in Tarımın Kadın Yıldızları projesiyle 2024’te birlikte çalışılan kadın çiftçi oranı %30’a ulaştı. Kadın çiftçiler, finansal okuryazarlıktan ekolojik okuryazarlığa, girişimcilikten yapay zekâya kadar pek çok alanda aldıkları eğitimlerle daha donanımlı hale getirildi.

İklim değişikliği ile mücadele odağında tüm değer zinciri etkisini ölçümleyen Besler, 2024 yılında 9 milyon TL’nin üzerinde yatırım ile yıl içerisinde tamamlanan ve devam eden olmak üzere toplam 14 enerji verimliliği projesini hayata geçirdi.

Teknoloji ve inovasyon odaklı projeler tarımın dönüşümüne değer katıyor

Besler’in Avrupa Birliği ve TÜBİTAK’la yürüttüğü verimlilik ve sürdürülebilirlik odaklı vizyoner projesi SAFER’le (Smart Agriculture Fields in the Europe Region) en çok tüketilen tarım ürünlerinden patatesin üretim süreçlerinde iyileştirme gerçekleştirildi. Nesnelerin interneti ve yapay zekâ destekli erken uyarı sistemine sahip projeyle, deneme alanlarındaki patates tarlaları drone ve sensörlerle anlık takip edilerek su ve besin ihtiyaçlarını tespit ediliyor; erken uyarı sistemleri ile olası hastalık ve kayıpların önüne geçiliyor. Sistemin başarılı bir şekilde entegrasyonu ile, hedeflerin de üzerinde sonuçlar elde edildi. Ürün kalitesinde %25, ürün verimliliğinde %17 artış, kaynak kullanımında (insan gücü dahil) %40 oranında azalma sağlandı.

Mert Altınkılınç: “Sorumlu üretim anlayışıyla gıdanın geleceği için çalışıyoruz”

Sorumlu üretim anlayışıyla gıdanın geleceği için çalışmalarını kararlılıkla sürdürdüklerini belirten Besler CEO’su Mert Altınkılınç şunları kaydetti: “Tarladan sofraya değer zincirimizin her aşamasında gıda sistemlerinin dayanıklılığını artırmak için tüm paydaşlarımızla birlikte çalışıyoruz. Besler olarak çevresel sürdürülebilirliği ve doğal kaynakların korunmasını yalnızca bir öncelik olarak görmüyor, stratejimizin merkezinde konumlandırıyoruz. Bu anlayışla, enerji verimliliği, ambalaj optimizasyonu ve atık yönetimi gibi alanlarda çevreye olan negatif etkimizi her yıl sistematik olarak azaltırken çeşitlilik ve kapsayıcılığı kalıcı bir şirket kültürüne dönüştürerek toplumsal etkimizi güçlendiriyoruz. Gıda gibi hayati bir sektörde faaliyet göstermenin sorumluluğuyla, sürdürülebilirliği bütüncül bir yaklaşımla ele alıyor; hiçbir paydaşımızı geride bırakmadan birlikte dönüşmeyi hedefliyoruz.”

Kaynak: HORECA Trend ve Besler

 

Tamamını Oku

Sürdürülebilirlik

PepsiCo Türkiye, Gıda Atıklarını Enerjiye Dönüştürdü

PepsiCo, Manisa’daki biyometanizasyon tesisi sayesinde geçen yıl yaklaşık 14 bin ağacın temizlediği kadar karbon salımını engelledi.

Yayınlandı

on

PepsiCo Türkiye, Gıda Atıklarını Enerjiye Dönüştürdü | HORECA TREND

PepsiCo Türkiye, Manisa Fabrikası’ndaki biyometanizasyon tesisiyle organik atıklardan (çoğunlukla gıda atıkları) doğal gaz yerine kullanılabilen biyometan gazı üretiyor. Türkiye’de bir ilk olan bu proje sayesinde 2024’te yaklaşık 14 bin ağacın temizleyebileceği kadar karbon salımı önlendi. 2025’te ise projeye yenilik eklendi: Başka şirketlerin atıkları da kullanılarak biyometan üretimi artırıldı.

PepsiCo Türkiye, pep+ strateji doğrultusunda 2023 yılının son aylarında devreye aldığı Biyometanizasyon Tesisi projesinin ilk yıl çıktılarını paylaştı. Proje ile organik atıklardan, evlerde ve işyerlerinde kullanılan doğal gazın yerine geçebilecek biyometan gazı üretiliyor. 2024 yılında üretilen 7,5 milyon kWh biyometan, 1,370 ton karbondioksit salımını önledi; bu da her yıl 13,700 olgun ağacın karbon emme kapasitesine eşdeğer oluyor.

PepsiCo Türkiye, dünyadaki PepsiCo ekosisteminde ve Türkiye’de de bir ilk olarak Manisa Fabrikası’nda hayata geçirdiği Biyometanizasyon Tesisi ile organik atıklardan elde edilen biyometan gazıyla, PepsiCo Manisa Fabrikası’nın doğal gaz ihtiyacının karşılarken sera gazı emisyonlarını azaltmaya devam ediyor.

PepsiCo Türkiye Genel Müdürü Ergün Günay, özel sektörün çevre için iş birliğinin önemine dikkat çekerek şunları söyledi: ‘Biyometanizasyon tesisimizde önce kendi atıklarımızı kullanarak başladık. 2024’te ürettiğimiz 7,5 milyon kWh biyometan sayesinde 1.370 ton CO₂ salımını önledik; bu, yaklaşık 14.000 ağacın yıllık karbon emme kapasitesine eşdeğer. 2025’te ise çevredeki fabrikaların atıklarını da kullanmaya başladık. Böylece hem çevreye hem döngüsel ekonomiye katkı sağlayan, sanayide öncü bir iş birliği modeli oluşturduk. Partnerlerimizden topladığımız atıklarla 1.000 tonun üzerinde karbon salımını engelliyoruz.

İleri teknoloji ve mühendislikle kullanıma hemen hazır, %99 saflıkta biyometan üretiliyor

Halihazırda Türkiye’deki fabrikalarında kojenerasyon tesisleriyle organik atıktan elektrik üreten PepsiCo Türkiye, yiyecek fabrikalarındaki Organik Atık İşleme Tesisleri aracılığıyla elektrik ihtiyacının yüzde 35’ini karşılıyor. Elektrik ihtiyacının geri kalan kısmını ise solar panellerden ve yenilenebilir elektrik tedariki sağlayan şirketlerden temin ediyor. Manisa fabrikasında ise elektrik enerjisi yerine doğalgaza eşit biyometan üreten ileri teknoloji ve mühendislik içeren bir sistem Türkiye’de ilk kez uygulanıyor. Biyometanizasyon Tesisi’nde patates, cips, nişasta, yağ, arıtma çamurları ve benzeri parçalanabilir organik atıklar 25-30 günlük bir süre içinde oksijensiz ortamda çürütülerek biyogaza dönüştürülüyor. İşlemin bu ayağına Anaerobik Çürütme metodu deniyor. Açığa çıkan biyogaz, sonrasında tesisin en önemli bileşeni olan Metajen Ünitesi’nde kullanıma hazır hale getirilmek için bir dizi saflaştırma işleminden geçiyor ve bunun sonucunda %99 saflıkta biyometana dönüştürülüyor. Bu işlem sayesinde üretilen biyometan üretim hatlarında doğal gazın yerine yakıt olarak kullanılabiliyor.

PepsiCo’nun Biyometanizasyon Tesisi, birçok alanda ilk ve örnek oldu. 

50 kişilik PepsiCo Türkiye ekibi, Almanya ve Portekiz’den uzmanlarla çalışarak en ileri teknolojileri kullandı. Endüstri 4.0 konseptine uygun tasarlanan Manisa Fabrikası’nda tesis, otomasyon sistemiyle tek merkezden yönetiliyor. Proje PepsiCo ekosisteminde de örnek oldu; Portekiz’de uygulanmaya başlandı ve yakında diğer ülkelerde de hayata geçirilmesi planlanıyor.

Tamamını Oku

Genel

PepsiCo’dan Suyun Geleceğine Güçlü Adımlar

Dünyanın önde gelen yiyecek ve içecek şirketlerinden PepsiCo, pep+ sürdürülebilirlik stratejisi doğrultusunda Türkiye’de çalışmalarını kesintisiz sürdürüyor. Şirket bu strateji kapsamında Dünya Su Haftası vesilesiyle, suyun dünyanın geleceği için taşıdığı önemi bir kez daha hatırlatıp, uzun vadeli sürdürülebilirlik yolculuğunda, net su pozitif bir şirket olma vizyonunun altını bir kez daha çizdi.

Yayınlandı

on

PepsiCo’dan Suyun Geleceğine Güçlü Adımlar | HORECA TREND

Dünyanın en büyük yiyecek ve içecek şirketlerinden PepsiCo, PepsiCo Pozitif (pep+) iş stratejisi doğrultusunda, Pozitif Değer Zinciri, Pozitif Tarım ve Pozitif Seçenekler olmak üzere üç temel başlık altında sürdürülebilir bir gıda sistemi inşa etmek için çalışmaya devam ediyor. 

Su yönetimi, PepsiCo’nun sürdürülebilirlik stratejisinin en kritik önceliklerinden biri olarak öne çıkıyor. “Net Su Pozitif” vizyonuyla su kullanımını azaltmayı ve yüksek riskli bölgelerde kullanılan suyu doğaya geri kazandırmak için çalışan şirket, üretimde verimliliği artıran ve ekosistemleri koruyan yenilikçi projelerle topluma ve çevreye olumlu katkı sağlamayı sürdürüyor. Dünya Su Haftası’nda da bu çalışmaların önemini bir kez daha gündeme taşıyan PepsiCo, küresel ölçekte olduğu gibi Türkiye’de de kararlı adımlar atıyor.

Su kaynaklarının korunmasını öncelikli bir mesele olarak ele aldıklarını söyleyen PepsiCo Kurumsal İlişkiler ve Sürdürülebilirlik Kıdemli Direktörü Esra İren, “Dünya uzun süredir su yoksulluğu riskiyle karşı karşıya bulunuyor. Uluslararası araştırmalar, iklim krizi ve küresel ısınmanın etkisiyle bu riskin önem açısından en üst sıralarda yer aldığını gösteriyor. Bu nedenle suyu korumak için yenilikçi yöntemler geliştirmek, özellikle ekonomiyi şekillendiren şirketler için büyük bir sorumluluk taşıyor. Suyu verimli kullanmak, geri kazanım sağlamak ve mümkün olan alanlarda susuz üretim yöntemlerini hayata geçirmek kritik önem taşıyor” dedi.

PepsiCo Kurumsal İlişkiler ve Sürdürülebilirlik Kıdemli Direktörü Esra İren: PepsiCo Pozitif (pep+) stratejimiz çerçevesinde sürdürülebilir bir gıda sistemi inşa etmek, dünyayı yenilemek ve iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için kapsamlı bir dönüşüm yürütüyoruz.

PepsiCo’nun bu sorumluluk bilinciyle hareket ettiğini belirten İren,
“200’den fazla ülke ve bölgede faaliyet gösteren bir şirket olarak, ürünlerimiz dünya genelinde günde bir milyardan fazla tüketiliyor. Sadece bir yiyecek ve içecek üreticisi değil, aynı zamanda dünyanın en büyük tarım işletmelerinden biri olarak sürdürülebilir bir gıda sisteminin oluşmasına katkı sağlıyoruz. Bu anlayışla, PepsiCo Pozitif (pep+) stratejimiz çerçevesinde sürdürülebilir bir gıda sistemi inşa etmek, dünyayı yenilemek ve iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için kapsamlı bir dönüşüm yürütüyoruz. Bu dönüşüm, Pozitif Değer Zinciri, Pozitif Tarım ve Pozitif Seçenekler olmak üzere üç ana eksen üzerinden şekilleniyor. Pozitif Değer Zinciri kapsamında, Net Sıfır Emisyon ve Sürdürülebilir Ambalaj’ın yanı sıra, stratejimizin kritik bir ayağı olan ‘Net Su Pozitif’ yer alıyor,” dedi.

Esra İren: PepsiCo Türkiye olarak, “Net Su Pozitif” vizyonuna en güçlü katkıyı sağlayan ülkelerden biriyiz.

İren, “PepsiCo global olarak “Net Su Pozitif” vizyonu doğrultusunda mutlak su kullanımı azaltmanın yanı sıra yüksek riskli bölgelerde kullanılan suyun %100’ünden daha fazlasını doğaya geri kazandırmak için çalışıyor. Bunun yanı sıra dünyada suyu en verimli şekilde kullanan yiyecek içecek şirketlerinden biri olmayı amaçlıyor. PepsiCo bünyesinde Türkiye ekibi olarak “Net Su Pozitif”e en güçlü katkıyı sağlayan ülkelerden biriyiz. Suyun geleceğinin güvence altına alınmasına katkı sağlamak için; su kullanımını optimize etmekten ekosistemlerin rehabilitasyonuna kadar birçok çalışma yapıyoruz. Örneğin Manisa Fabrikamızın açıldığı 2018 yılından bu yana yaptığımız çok sayıda proje ile fabrikamızda kilogram başına tükettiğimiz suyu %52 oranında azaltmayı başardık” dedi.

İren: Bir Damla Bir Dünya projesi kapsamında 2024’te Manisa fabrikasında kullanılan suyun %100’ü, İzmir fabrikasında kullanılan suyun %94’ü ve Tarsus fabrikasında kullanılan suyun %58’i, doğaya geri kazandırdık.

İren, “Doğa Koruma Merkezi (DKM) iş birliğiyle 2023 yılında Tarsus, Berdan havzasında Bir Damla Bir Dünya projesini hayata geçirdik. Bu projeyle fabrikalarımızda kullandığımız operasyonel su miktarından daha fazlasını havzalara geri kazandırmak temel amacımız. Bununla birlikte aynı zamanda bu projeyle havzalardaki çiftçilerin geleneksel vahşi sulama yöntemlerinden daha verimli olan damla sulama yöntemlerine geçişini destekliyoruz. Bu konuda çiftçilerimize yönelik çalışmalar gerçekleştiriyoruz. 2024’te Manisa ve İzmir, 2025’te ise Adana fabrikalarımızın bulunduğu havzalarda devam eden projeyi Türkiye’deki tüm PepsiCo’ya ait fabrikaların bulunduğu havzalara yaymak için çalışıyoruz. Projeye bugüne kadar 1 milyon doların üzerinde yatırım yaptık. Proje kapsamında, 2024’te Manisa fabrikasında kullanılan suyun %100’ü, İzmir fabrikasında kullanılan suyun %94’ü ve Tarsus fabrikasında kullanılan suyun %58’i, doğaya geri kazandırdık” dedi.

Kaynak: HORECA Trend ve Pepsico

Tamamını Oku

Popüler Haberler

Copyright © 2025 Orbis Medya Bilgi ve İletişim Teknolojileri Ltd. Şti. Her hakkı saklıdır. Web sitemizdeki haber, makale ve içeriklerin her hakkı saklıdır.
İçeriklerimizin izinsiz kullanımı halinde yasal işlem başlatılacaktır.