Metro Türkiye’den ‘Sudan Doğan Gelecek’ Projesi ile Sürdürülebilir Balıkçılıkta Öncü Bir Adım Daha | HORECA TREND
Takip edin!

Sürdürülebilirlik

Metro Türkiye’den ‘Sudan Doğan Gelecek’ Projesi ile Sürdürülebilir Balıkçılıkta Öncü Bir Adım Daha

Metro Türkiye, sürdürülebilir balıkçılık vizyonu doğrultusunda sektöre öncülük edecek yepyeni bir çalışmaya daha imza attı. Muğla’da gerçekleştirilen tesis yatırımıyla Akuaponik sistemi kuruldu. Türkiye’deki perakende sektöründe bir ilk olan bu sistem ile su ürünleriyle bitki yetiştiriciliği birleşmiş oldu. 

Yayınlandı

on

‘Sudan Doğan Gelecek’ adı verilen yeni projede, akuaponik yöntemiyle levrek ve deniz börülcesini aynı sistem içerisinde yetiştirmeye başlayan Metro Türkiye’nin öncülük ettiği bu girişim; su kalitesi, sıcaklık ve hastalık yönetimi gibi faktörler üzerinde daha fazla kontrol imkânı sunuyor. Metro Türkiye bu projede; HATKO Su Ürünleri, Danimarka merkezli Alpha Aqua ve Türkiye’deki ortakları Nordic ile anlaştı.

Yaklaşık 35 yıldır hizmet verdiği ülkemizde sürdürülebilir balıkçılık konusunda birçok ilke imza atan Metro Türkiye, sektöre öncülük edecek bir girişimi daha hayata geçirdi. Su ürünleri ile suda bitki yetiştiriciliğini birleştiren Akuaponik yönteminin uygulandığı yeni tesis yatırımıyla ‘Sudan Doğan Gelecek’ adını verdiği yeni projesiyle Metro Türkiye, levrek ile deniz börülcesini aynı sistem içerisinde üretmeye başladı. Su kalitesi, sıcaklık ve hastalık yönetimi gibi faktörler üzerinde daha fazla kontrol imkânı sunan sistem, bu sayede sürdürülebilir balıkçılığa katkı sağlarken verimliliği ve ürün kalitesini de artırıyor. Sistemle birlikte bir levreğin 14-15 ayı bulan yetişme süresi 9 aya kadar düşüyor.  Metro Türkiye, bu proje kapsamında 3 önemli iş ortağını da bir araya getirmiş oldu. Kapalı devre akuakültür sistemi (RAS) ile tasarlanan yeni ve son teknoloji ürünü tesisin tasarımı ve tedariki için Danimarka merkezli Alpha Aqua ve Türkiye’deki ortakları Nordic ve köklü deneyimiyle ülkemizin önde gelen balık üreticisi HATKO Su Ürünleri ile iş birliği sağladı.

Gelecek kuşakların da zengin deniz ürünlerini yiyebilmeleri için sürdürülebilir balıkçılık anlayışıyla birçok çalışmaya ve projeye hayat verdiklerini ifade eden Metro Türkiye Satın Almadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Deniz Alkaç, “Metro Türkiye olarak balığı ticari bir ürün olması kaygısındansa, gelecek nesillere bırakılması gereken bir değer olarak görüyoruz. Denizlerdeki balık stoklarının ve türlerinin korunması amacıyla sürdürülebilir balıkçılığı 2010 yılından beri satın alma politikamızın odağında tutuyoruz. Sadece denizlerimizdeki değil çiftliklerde yetiştirilen balıkların da sürdürülebilirlik yaklaşımıyla ele alınması gerekiyor” diye konuştu.

Bitkiler, Balık Tanklarından Gelen Zengin İçerikli Su ile Yetiştiriliyor

Sürdürülebilir balıkçılık konusunda öncü bir adım daha atarak akuaponik sistemle levrek ile birlikte deniz börülcesi üretimine başladıklarını açıklayan Alkaç, “Sudan Doğan Gelecek adını verdiğimiz bu projede bitkiler, balık tanklarından gelen zengin içerikli su ile yetiştiriliyor. Bu, balıklar ve bitkiler arasında karşılıklı fayda sağlayan bir ilişki yaratarak kapalı döngü bir ekosistemi ortaya çıkarıyor. Ülkemizde sürdürülebilir balıkçılığın öncüsü olarak bu sistemle levrek ve deniz börülcesi üretimine adım attık. Muğla’da inşa edilen tesiste, levrek üretiminde ‘Yediği Önünde Yemediği Yarında’ projesinde olduğu gibi deniz balığı oranı azaltılmış ve alg yağı içeren yem kullanacağız. Bu özel yem ile Omega-3 bakımından daha zengin balıklar üreterek, sağlıklı beslenmeye de katkıda bulunuyoruz. Tesisin kısa sürede tamamlanmasının ardından ilk balık hasadının 9 ay içerisinde gerçekleşmesini ve ilk ürünlerimizi Metro Premium markamızla gelecek yılın ilk aylarında raflara taşımayı planlıyoruz” dedi.

“Sürdürülebilir ve Sağlıklı Protein Üretimi İçin Gerekli Bir Adım”

Kapalı devre akuakültür teknolojisinin sunduğu faydalardan bahseden Alpha-Aqua Küresel Ticaret Direktörü ve Nordic Kurucu Ortağı Yasin Kasa, “Yüksek balık refahı, hassas su kalitesi kontrolü, balık iştahına dayalı otomatik besleme ve atık yönetimi sayesinde yüksek üretim verimliliği sunan bu yöntem, kaynak kullanımı ve sürdürülebilirlik açısından geleneksel su ürünleri yetiştiriciliği yöntemlerinden daha iyi bir performans sergilemesi nedeniyle gelecekte sürdürülebilir ve sağlıklı protein üretimi için gerekli bir adım. Su kullanımını önemli ölçüde azaltan, kapalı atık arıtımı yoluyla çevresel etkiyi en aza indiren ve tasarımıyla biyogüvenliği artıran kapalı devre akuakültür sistemleri, sürdürülebilir su ürünleri yetiştiriciliği için hayati öneme sahip. Kapalı devre akuakültür sistemi teknolojisi aynı zamanda nakliye açısından daha düşük karbon ayak izi sağlıyor” diye konuştu.

Balık Refahı ve Verimlilik Sağlıyor

Kapalı devre akuakültür sistemlerinde, balıkların sağlığını ve refahını etkileyen fiziksel ve kimyasal tüm değerlerin sürekli olarak ölçüldüğüne dikkat çeken Hatko İcra Kurulu Üyesi Dr. Metin Albukrek ise şunları kaydetti: “Üst düzey otomasyon sayesinde, gereken düzeltmeler hemen, henüz alarm seviyelerine ulaşmadan otomatik olarak yapılıyor. Böylece balıkların refahı ve verimliliği önemli ölçüde artırılırken balık kayıpları azaltıyor. Akuaponik sistemlerde, kısıtlı olan deniz yüzeyinde çiftlik kurmaya ihtiyaç kalmıyor. Çok az deniz suyu kullanılmasıyla bu işlem karada da başarıyla uygulanıyor. Ayrıca balık tanklarında bulunan su aynı döngü içerisinde bitkilerin de üretimini sağlıyor; gübre üretim ve tüketiminin çevreye olan etkileri ortadan sıfırlanıyor. Hatko olarak tesisi kurup bizzat işleterek, yeni bir üretim teknolojisinin öncülüğünü yapıyoruz.”

Kalite ve Verimliliği Artırıyor

Su kalitesi, sıcaklık ve hastalık yönetimi gibi faktörler üzerinde daha fazla kontrol imkânı sunan sistemle tanklardaki suyun sürekli denetlenmesiyle balığın yetişmesi için en güvenli ve sağlıklı ortam yaratılırken, mikroplastik riskinin de önüne geçilebiliyor. Sistem sayesinde balık ve bitki üretiminde kalite ve gıda güvenliği açısından izlenebilirlik sağlanıyor. Ayrıca Akuaponik sistemler, geleneksel toprak bazlı tarımda kullanılan suyun yalnızca bir kısmına ihtiyaç duyduklarından, bitki yetiştiriciliğinde su verimliliği de sunuyor.

Kaynak: HORECA Trend ve Metro Türkiye

Devamını Oku
Reklam
Yorum Yapmak İçin Tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sürdürülebilirlik

SÜT-D Temiz Enerjiyle İklim Değişikliğine Karşı Duralım Çağrısı Yaptı

Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği, Uluslararası Temiz Enerji Günü açıklamasında enerjiye erişim hakkına, temiz enerjinin yaşamdaki vazgeçilemez önemine dikkat çekerek yenilenebilir enerji kaynakları kullanımı, enerji verimliliği uygulamaları ve mevcut en temiz enerji teknolojileri ile iklim değişikliğine karşı duralım çağrısı yaptı.

Yayınlandı

on

İnsan ve gezegenin yararına temiz enerjiye adil ve kapsayıcı bir geçiş için farkındalığı artırma ve harekete geçme çağrısı günü olarak ilan edilen 26 Ocak Uluslararası Temiz Enerji Günü’nde herkesin enerjiye erişim hakkı ile temiz enerjinin yaşamdaki vazgeçilemez önemini vurgulayan İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu  yenilenebilir enerji kaynakları kullanımı, enerji verimliliği uygulamaları ve mevcut en temiz enerji teknolojileri ile iklim değişikliğine karşı duralım çağrısı yaptı.

Uluslararası Temiz Enerji Günü

SÜT-D Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu “Birleşmiş Milletler(BM) Genel Kurulu 2023 kararı ile insan ve gezegenin yararına temiz enerjiye adil ve kapsayıcı bir geçiş için farkındalığı artırma ve harekete geçme çağrısı günü olarak ilan edilen 26 Ocak Uluslararası Temiz Enerji Günü için tarih seçiminde Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) kuruluş günü olan 26 Ocak 2009 esas alındı. Enerji sektörü için dönüm noktası olan IRENA Kuruluş Konferansı’nda 75 ülkenin tüzük imzasıyla küresel enerji gidişatını biyokütle, güneş, rüzgar, su kaynaklarının elektrik, ısı, soğuk, katı-sıvı-gaz yakıtların üretiminde kullanılması ile enerjiye erişim ve enerji güvenliği sağlanması, düşük karbonlu ekonomide büyüme ve refaha ulaşılması hedeflenerek bilgi, teknoloji, politika, strateji, finans için bağımsız, hükümetler arası mükemmeliyet merkezi göreve başladı.Ülkemiz merkezi Abu Dabi’de olan IRENA kurucu ve en etkin  üyelerinden biri olup halen Avrupa Birliği dahil 170 üye bulunmakta” bilgisini vererek Uluslararası Temiz Enerji Günü, temiz enerjinin yaygın bilinirliği için mühim vurgusu yaptı.

Herkes İçin Enerjiye Erişim 

BM 2030 Gündemi için 2015’te üç söz vererek  aşırı yoksulluğu sona erdirme; eşitsizlik ve adaletsizlik ile mücadele; iklim değişikliğini düzeltme için BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları(SKA) ile ilerliyoruz. SKA7’de “Herkes için karşılanabilir, güvenilir, sürdürülebilir ve modern enerjiye erişim sağlama” tanımlı. IRENA, Uluslararası Enerji Ajansı(IEA), BM İstatistik Bölümü (UNSD), Dünya Sağlık Örgütü (WHO) işbirliğinde hazırlanan SKA7’yi Takip Etme:2024 Enerji İlerleme Raporu’nda 2021’de toplam nihai enerji tüketimindeki yenilenebilir enerji kaynaklarının payı yüzde 18,7 olup; 2022 yılında 7,2 milyar insan elektrik şebekesine bağlıyken 685 milyon kişi elektriğe, 2,1 milyar kişi ise temiz pişirme yöntemlerine erişemedi. Temiz enerjiye destek amacıyla gelişmekte olan ülkelere yapılan uluslararası finansal akışların 2022’de 15,4 Milyar Dolar olduğunun belirtildiğine dikkat çeken Prof.Karaosmanoğlu herkes için enerjiye erişim hakkı, insan ve gezegen için temiz enerjiye erişim hakkının önemini ifade etti.

İklim Değişikliği, Karbonsuzlaşma ve Temiz Enerji

İnsan, insan için tüketip üretirken, günlük yaşamda ve iş dünyasında, doğrudan ve dolaylı etkilerle iklim değişikliğine sebep olan sera gazları emisyonu salınır, küresel sıcaklık artar ve iklim değişir. Statista küresel sera gazları 2023 sektörel yüzdesel dağılımında elektrik:26, ulaştırma:15, endüstri:11, tarım:11, yakıt üretimi:10, endüstriyel prosesler: 9,arazi kullanımı, arazi kullanım değişikliği ve ormancılık: 7, binalar 6, atık v.d.: 4 olup enerji kaynaklı emisyonların iklim krizine ciddi etkisi ortadadır.Elektrik üretiminin büyük kısmı kömürlü santral, ulaştırmada ise kara taşımacılığı kökenli. Dünya Meteoroloji Örgütü(WMO) hiç istenmeyen rekorlarla son on yılın  kayda geçen en sıcak on yıl  olduğunu, 2024’ün de sanayi öncesi dönemlere göre 1,55oC daha sıcak olduğunu açıkladı bilgilerini veren Dr. Karaosmanoğlu bu korkutucu sayılar bize enerjide karbonsuzlaşma yolunda temiz enerji ile ilerleme gereğinin tartışılamaz yerini gösteriyor dedi.

İklim Değişikliğine Karşı Duralım

Prof. Karaosmanoğlu “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verisine göre 2023 yılı elektrik üretimi kaynak bazında incelendiğinde, üretimin %36,2’si kömürden, %21,0’i doğal gazdan, %19,3’ü hidrolik enerjiden, %10,3’ü rüzgâr enerjisinden, %6,7’si güneş enerjisinden, %3,4’ü jeotermal enerjiden ve %3,2’si diğer kaynaklardan sağlandı. Kasım 2024 itibarıyla elektrik üretimimiz 318,0 TWh olarak gerçekleşmiş, bu üretimin %40’ı yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanarak Anadolu ve Rumeli’nin doğa sermayesi  güneş, rüzgar, su ve biyokütlesi yerli ve temiz enerjimiz oldu.Haziran 2024 Türkiye İstatistik Kurumu rakamlarına göre ülkemizde 2022’de enerji:71,8, tarım:12,8,endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı:12,5, atık:2,9 yüzde oranlarında emisyona neden oldu. “2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi” için enerji kökenli emisyonlarımızı “2053 Uzun Dönemli İklim Değişikliği Stratejisi” doğrultusunda azaltmalıyız. Çünkü hepimiz iklim değişikliğinden sorumluyuz diyen Dr. Karaosmanoğlu iklim değişikliği afetinin daha da kötüsüyle yüzleşmemek için temiz enerji için harekete geçip karbonsuzlaşarak yenilenebilir enerji kaynakları kullanımı, enerji verimliliği uygulamaları ve mevcut en temiz enerji teknolojileri ile iklim değişikliğine karşı duralım çağrısı yaptı.

Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği(SÜT-D): SÜT-D, sürdürülebilir üretim ve tüketim konusunda toplumda güçlü etki yaratmak için faaliyetler yaparak, en iyi enerji, su, atık yönetimi ile kaynak verimli, mevcut en iyi teknolojilerin kullanılması; çevre kirliliği,iklim değişikliği ve biyoçeşitlilik kaybı ile mücadele edilmesi;  insan ve doğa dostu sürdürülebilir yaşam kültürü ile sürdürülebilir kalkınma farkındalığının artırılması için çalışarak bilgi ve kapasite oluşturmak hedefi ile 2013 yılında kamu, iş ve akademi temsilcilerince kuruldu. SÜT-D etkinliklerinde resmi erk, yerel yönetimler, üniversiteler, sivil toplum örgütleri ve medya ile yakın işbirliğinde olma, “Sürdürülebilirlik Yönetimi”   sosyal ve teknik yönleriyle uğraş vermeyi öncelikli görmekte, bugün ve yarında insanoğlunun refah ve konforu için sivil toplum yeşil ve mavi gücünü sunmaktadır.

Kaynak: HORECA TREND ve Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D)

Devamını Oku

HORECA Tedarik

Gıda Güvenliği ve Sürdürülebilirliği Çevre ve İnsan Sağlığını Tehdit Ediyor

Gıda güvenliği ve sürdürülebilirliği, günümüzde insan sağlığını ve çevreyi korumak adına önemli bir odak noktası haline geldi. Artan nüfus, iklim değişikliği ve kaynakların sınırlı olması, gıda üreticilerinin daha sorumlu ve bilinçli bir şekilde faaliyet göstermesini gerektiren unsurlar olarak öne çıkıyor.

Yayınlandı

on

Bu bağlamda, gıda üreticilerinin güvenli, sağlıklı ve sürdürülebilir gıda üretim süreçlerine yönelik yatırımları ve uygulamaları, yalnızca bugünün değil, gelecek nesillerin de sağlıklı bir dünyada yaşamasına destek olacak. E. Özgörkey Grup’un dondurulmuş gıda markası Feast, son dönemde gıda güvenliği konusunda gündeme gelen konulara dikkat çekti.

Gıda Güvenliği: İnsan Sağlığının Teminatı

Gıda güvenliği, üretimden tüketime kadar her aşamada, gıda ürünlerinin sağlıklı ve güvenilir olmasını sağlamak amacıyla uygulanan bir dizi önlem ve standardı içmektedir. Gıda üreticilerinin en büyük sorumluluklarından biri de, hijyenik koşullarda üretim ve doğru etiketleme yaparak tüketicilere güvenli ürünler sunmaktır. Dünya genelinde gıda kaynaklı hastalıklar, milyonlarca insanı etkilemekte ve sağlık sistemleri üzerinde büyük bir yük oluşturmaktadır. Bu nedenle, gıda güvenliği uygulamalarına yatırım yapmak, hem bireylerin sağlığını korumak hem de toplumların refahını desteklemek için çok önemlidir.

Bununla birlikte, gıda güvenliği sadece üretim sürecinde değil, aynı zamanda gıda tedarik zincirinde de önemli bir rol oynamaktadır. Gıda üreticilerinin, ürünlerini izlenebilir hale getirmeleri ve kalite kontrollerini titizlikle yapmaları, küresel gıda güvenliğini sağlamada büyük bir adımdır. BRCGS, ISO 22000 gibi küresel gıda güvenliği standartlarına uyum sağlamak, gıda üreticilerinin hem iç süreçlerini iyileştirmelerine hem de tüketicilere güvenilir ürünler sunmalarına yardımcı olur.

Sürdürülebilirlik: Geleceğe Yatırım

Sürdürülebilirlik, gıda üreticilerinin çevresel, ekonomik ve sosyal sorumluluklarını göz önünde bulundurarak faaliyetlerini sürdürmelerini ifade eder. Gıda üretiminde kaynakların verimli kullanılması, atıkların en aza indirilmesi ve çevreye duyarlı yöntemlerin benimsenmesi, sürdürülebilirliğin temel taşlarındandır.

Tarım alanlarında yapılan yanlış uygulamalar, su kaynaklarının aşırı kullanımı, toprak erozyonu ve biyolojik çeşitliliğin yok olması gibi sorunlar, hem çevreyi hem de insan sağlığını tehdit etmektedir. Gıda üreticilerinin, bu çevresel zorluklara karşı çözüm üretmek adına atacakları adımlar, uzun vadede sadece çevrenin korunmasına değil, aynı zamanda işletmelerin de sürdürülebilir büyümesine katkı sağlar. Enerji tasarrufu sağlayan teknolojiler, geri dönüşüm sistemleri ve su yönetimi gibi uygulamalar, hem doğanın korunmasına yardımcı olur hem de maliyetleri düşürerek işletmelerin verimliliğini artırır. Ayrıca, karbon ayak izinin azaltılması ve çevre dostu üretim süreçlerinin benimsenmesi, işletmelerin toplumda güvenilirliklerini artırmalarına ve rekabet avantajı sağlamalarına olanak tanır.

Gıda Üreticilerinin Yatırım Yapması Gereken Alanlar

Gıda güvenliği ve sürdürülebilirlik konularında atılacak adımlar, yalnızca çevreyi ve insan sağlığını korumakla kalmaz, aynı zamanda gıda üreticilerinin uzun vadeli başarısını garanti altına alır. Bu alanda yapılacak yatırımlar, daha verimli ve güvenli üretim süreçleri için temel oluşturur. Gıda üreticilerinin odaklanması gereken bazı önemli alanlar şunlardır:

  • Teknoloji ve Ar-Ge Yatırımları: Yenilikçi üretim teknikleri ve sürdürülebilir teknolojilerin geliştirilmesi, üretim süreçlerinin daha verimli ve çevre dostu hale gelmesini sağlar.
  • Eğitim ve Bilinçlendirme: Çalışanların gıda güvenliği ve sürdürülebilirlik konularında eğitilmesi, her aşamada kalite ve güvenliğin artırılmasına yardımcı olur.
  • Sürdürülebilir Tarım Uygulamaları: Doğal kaynakların korunması ve çevreye duyarlı üretim yöntemlerinin benimsenmesi, uzun vadeli gıda güvenliğini ve çevreyi korumayı sağlar.
  • Şeffaflık ve İzlenebilirlik: Ürünlerin kaynağından tüketime kadar olan süreçlerinin izlenebilir hale getirilmesi, güvenli ve sürdürülebilir gıda üretiminin temelini oluşturur.

Feast, BRCGS Sertifikasyon Denetimi’nde Üst Üste 5. kez AA+ Derecesi Aldı

BRCGS, yaklaşık 25 yıldır dünya genelinde gıda güvenliği, bütünlüğü, yasallığı ve kalite yönetimi konusunda referans standartlardan biri olarak kabul edilmektedir. Gıda ve gıda girdisi üreten, işleyen ve paketleyen endüstrilere yönelik bu standart, global izlenebilirlik için bir güvenlik çerçevesi sunar. 130’dan fazla ülkede 22.000’den fazla otorite tarafından benimsenen BRCGS, dünya çapındaki en büyük 10 perakendecinin %70’i, hızlı servis restoranlarının %60’ı ve önde gelen 25 üreticinin %50’si tarafından uygulanmaktadır.

Feast, gıda güvenliği ve sürdürülebilirlik konusundaki yüksek standartlarını bir kez daha kanıtladı. Feast, BRCGS Küresel Gıda Güvenliği Standardı sertifikasyonu için gerçekleştirilen denetimi üst üste 5. kez AA+ derecesiyle tamamladı.

Feast’in bu başarısı, standartlara tam uyum ve tüm operasyonel süreçlerdeki titiz uygulamaların bir sonucudur. Şirket, gıda güvenliği ve çevreye duyarlılık konusunda en yüksek kriterleri uygulamaya devam etmektedir.

Kaynak: HORECA TREND ve Feast

Devamını Oku

Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilir Dünya İçin Akıllı Enerji Yönetimi: İnform Estia Hybrid UPS

Günümüz iş dünyasında kesintisiz güç, operasyonel güvenlik için kritik öneme sahip. Legrand Türkiye Grubu’nun 40 yılı aşkın tecrübesiyle güç elektroniği alanında çığır açmaya devam eden markası İnform’un Estia Hybrid 10-20 kVA UPS modeli, kesintisiz güç kaynağı sağlıyor. Estia Hybrid 10-20 kVA UPS modeli, sistemin tüm çalışma süreçlerini etkin bir şekilde yönetirken, yüksek giriş güç faktörü ve düşük giriş akım harmoniği özellikleri enerji kayıplarını minimize ederek maliyet avantajı sağlıyor.

Yayınlandı

on

Dijitalleşen ve sürekli bağlantıda kalınması gereken modern dünyada, kesintisiz enerji kaynağı artık bir lüks değil, bir zorunluluk haline geldi. İnform, bu ihtiyaca cevap verecek şekilde geliştirdiği UPS serisi ile sadece endüstriyel alanlarda değil, yaşamın her alanında enerji güvenliğini sağlıyor. İnform’un Estia Hybrid 10-20 kVA kapasiteli UPS çözümleri, kullanıcı dostu tasarımı ve yüksek teknolojisi ile evlerden ofislere, veri merkezlerinden kritik altyapılara kadar her yerde güvenilir güç sağlıyor. Geliştirdiği ürünlerle Türkiye UPS sektöründe yeniliklere her zaman öncülük eden İnform’un Estia Hybrid 10-20 kVA UPS modeli, “Double Conversion” teknolojisi sayesinde en zorlu koşullarda bile enerji dalgalanmalarını sıfıra indiriyor.

Sürdürülebilir Enerji Yönetiminde Çözüm: Estia Hybrid UPS

Sadece yüksek teknolojiye değil, çevre dostu çözümlere de önem veren İnform, Estia Hybrid UPS modeli ile sürdürülebilir bir enerji yönetimi sunuyor. Enerji tasarrufu modu, işletmelerin enerji tüketimlerini optimize ederken, karbon ayak izini azaltmaya katkı sağlıyor. Aynı zamanda, yüksek akımlı akü şarj desteği ve otomatik akü test özelliği sayesinde uzun süreli enerji depolama ve güvenilirlik sağlanıyor. Estia Hybrid UPS’in sunduğu geniş haberleşme seçenekleri, kullanıcıların enerji sistemlerini kolayca izlemelerini ve yönetmelerini sağlarken, sistemler ihtiyaçlara göre özelleştirilebiliyor. Kalite (ISO9001) ve Çevre (ISO14001) yönetim sistemi belgelerine sahip üretim tesislerinde standartlara uygun olarak üretilen ve CE belgesine sahip bu ürün, çevreye duyarlı yapısı ve 2 yıllık garanti süresi ile hem çevre dostu hem de uzun ömürlü bir enerji çözümü sunuyor.

Kesintisiz ve Temiz Enerji İçin Güvenilir Çözümler

3 Faz giriş – 3 Faz çıkıştan oluşan Estia Hybrid UPS, geniş haberleşme seçeneğini frekans ve gerilim aralığıyla buluşturmanın ötesinde güçlü ve kompakt tasarımıyla beğeni topluyor. Yüksek güç faktörü ve akıllı akü yönetimi ile optimum seviyede kullanılan akülerini 3-kademeli şarj tasarımıyla da birleştiren Estia, sürdürülebilir bir dünyaya katkı sağlıyor. İşlevsel genişletilmiş kontrol özelliğiyle tasarlanmış LCD paneliyle kullanıcısına kullanım kolaylığı sağlayan Estia, tüm işletmeler için kullanıcı dostu bir çözüm sağlıyor. Kesintisiz ve temiz enerji ihtiyacında, Türkiye’nin ve dünyanın en büyük ve güvenilir çözüm ortağı olmayı ve bu alanda kaliteden ödün vermeden ilerlemeyi kendine ilke edinen İnform, Ar-Ge Merkezi’nin hayata geçirdiği yerli üretim ürünleri ile enerji verimliliği yüksek ve sürdürülebilir çözümler sunuyor.

Kaynak: HORECA TREND ve İnform Estia Hybrid UP

Devamını Oku

Popüler Haberler

Copyright © 2024 Orbis Medya Bilgi ve İletişim Teknolojileri Ltd. Şti. Her hakkı saklıdır. Web sitemizdeki haber, makale ve içeriklerin her hakkı saklıdır.
İçeriklerimizin izinsiz kullanımı halinde yasal işlem başlatılacaktır.