Doğal Enerji Kaynağı “Doğal Balı” Sofralarınızdan Eksik Etmeyin! | HORECA TREND
Takip edin!

Bal

Doğal Enerji Kaynağı “Doğal Balı” Sofralarınızdan Eksik Etmeyin!

Ramazan ayında oruç tutan kişilerin değişen beslenme düzeni için uzmanlar dengeli ve sağlıklı bir oruç beslenmesinin ancak doğru gıda seçimleriyle olabileceğini vurguluyor. Bu noktada, doğal balın dengeli beslenmede önemli bir rolü olabileceğinin üzerinde duruluyor.

Yayınlandı

on

Bal, içerdiği doğal şekerler, vitaminler ve minerallerle oruç tutanların enerji ihtiyacını karşılamak için mükemmel bir doğal kaynak olarak kabul ediliyor. İftarda tüketilen balın sağladığı hızlı enerji vücudu canlandırıyor ve su ihtiyacını azaltmaya yardımcı oluyor. Bal sahurda tüketildiğinde ise uzun süre tok kalınmasını sağlayarak gün boyu açlık hissinin azalmasına katkıda bulunuyor.

Beslenme uzmanları, balın oruç beslenmesindeki rolünü şu şekilde özetliyorlar: “Bal, doğal bir enerji deposudur ve içeriğindeki besin maddeleriyle vücuda anında enerji sağlar. İftar ve sahurda tüketildiğinde sindirimi kolaydır ve vücut tarafından hızla emilir. Ayrıca, balın içeriğinde bulunan antioksidanlar sayesinde vücudu hastalıklara karşı korur.”

Oruç tutanlar, sağlıklı ve dengeli bir beslenme için iftar ve sahur öğünlerinde balı tercih ederek enerjik, zinde ve dirençli bir Ramazan dönemi geçirebilirler.

Peki, Bal Tüketerek Hangi Vitamin ve Mineral İhtiyaçlarınızı Karşılayabilirsiniz? 

Uzman Diyetisyen Selahattin Dönmez, bunları şöyle sıralıyor:

B vitaminleri: Bal, B vitaminlerinden özellikle B1 (tiamin), B2 (riboflavin), B3 (niyasin) ve B6 (piridoksin) gibi çeşitli formları içerir. Bu vitaminler, enerji metabolizması, sinir sistemi fonksiyonları ve hücre yenilenmesi gibi birçok biyolojik süreç için gereklidir. Açlığın getirdiği sinirlilik, unutkanlık, enerji kaybının yerine konması için bu vitaminler çok önemlidir.

C vitamini: Bal, C vitamini içerir. C vitamini bağışıklık sistemini güçlendirir, antioksidan özelliklere sahiptir ve cilt sağlığı için önemlidir. Oruç tutarken hastalıklara karşı dirençli olmak için de balı sofralardan eksik etmemek lazım.

Potasyum: Potasyum, vücutta sıvı dengesini sağlamak, kas fonksiyonları için gereklidir ve kan basıncını düzenler. Bal, potasyum içeriği ile bu minerale katkı sağlar. Sahurda bal tüketmek, susatmaz, aksine vücudunuzun su dengesini korumaya yardımcı olur.

Kalsiyum ve magnezyum: Balda bulunan kalsiyum kemik sağlığı için önemlidir. Magnezyum ise kas fonksiyonları, sinir iletimi ve metabolizma için gereklidir.

Demir: Balda bulunan demir, vücutta oksijen taşıma işlevi gören hemoglobin üretimi için gereklidir. Özellikle akşamüzeri, iftara yakın saatlerde halsizliğimizin sebebi kana taşınan oksijendeki azalmadır. Sahurda bal tüketerek gün boyu organlarınızın ihtiyacı olan oksijeni depolamış ve güne hazırlanmış olursunuz.

Çinko: Çinko, bağışıklık sistemi fonksiyonları, hücre yenilenmesi ve yara iyileşmesi için gereklidir. Balda doğal olarak bulunan çinko, bu mineralin vücuda alınmasına katkı sağlar.

Ramazan Ayında Bal Tüketimi, Sindirim Sistemini Düzenlemede Yardımcı Oluyor

Balın sağlığa faydalarını saymakla bitiremeyeceğimiz gibi, özellikle ramazan ayında sindirim sistemine olan etkilerine değinmemek olmaz. Ramazanda oruç tutan bireylerin vücudu uzun süreli açlığa ve susuzluğa maruz kalıyor, bundan kaynaklı sindirim sisteminde ve kan şekerinde değişiklikler meydana geliyor. Hazımsızlık, şişkinlik, gaz gibi sindirim sorunları sıklıkla yaşanıyor. Doğal balın antioksidan özelliğinden yararlanarak sindirim sisteminizi dengeleyebilir, , uzun saatli açlık sonrasında kan şekerinizi dengeleyebilirsiniz.

Ramazan’da Balı Nasıl Tüketebiliriz?

İftarda ballı şerbetler, ballı hafif sütlü tatlılar, yatmadan önce meyve ve kuruyemişlerle hazırlanan kaseler, sahurda süt ve yoğurtla yapılan karışımlar sizi zinde ve enerjik tutabilir. İşte size birkaç tarif:

Ballı Güllaç

Malzemeler

Güllaç (4 yaprak)

Süt (1 litre)

Süzme Çiçek Yayla ve Ova Balı (4 yemek kaşığı)

Ceviz (15 adet)

Nar Taneleri (1 çay bardağı)

Hazırlanışı  

Sütün tamamını tencereye alın ve bir taşım kaynatın. Ardından ılık hale gelmesi için bir süre bekleyin. Ilıyan süte 4 yemek kaşığı Süzme Çiçek Yayla ve Ova Balı’nı ilave edin ve iyice karıştırın. Bu aşamada tercihe göre sütün içerisine 2-3 damla gül suyu ilave edebilirsiniz. Güllaçtan bir yaprak alarak uygun bir tepsi ya da borcamın içerisine yerleştirin. Ardından bir kepçe ballı sütü yaprağın üzerine gezdirin ve aynı işlemi ikinci yaprak için de gerçekleştirin. Oluşturduğunuz iki kat güllacın üzerine havanda dövdüğünüz cevizlerin bir kısmını serpin. Cevizlerin üzerine bir güllaç yaprağı daha kapatın ve bu yaprağı da ballı süt ile ıslatın. Son olarak aynı işlemi bir kez daha gerçekleştirin ve güllacınızın üzerine dövülmüş cevizler ile nar tanelerini serpin. Ballı güllacı, sütünü tamamen çekmesi için ortalama 2 saat buzdolabında bekletin. Sütünü tamamen çeken ballı güllacı buzdolabından çıkarın ve istediğiniz büyüklükte dilimlere ayırın. Servis tabağına aldığınız güllacı dilerseniz tek başına, dilerseniz de dondurma eşliğinde sunabilirsiniz.

Ballı Meyveli Kase

Malzemeler

•          2 yemek kaşığı yulaf ezmesi

•          1 su bardağı ev yapımı yoğurt

•          15 adet çiğ badem

•          Bir tatlı kaşığı keten tohumu

•          2 tatlı kaşığı Süzme Çiçek Yayla ve Ova Balı

•          Üzerini süslemek için; İnce dilimlenmiş orta boy muz, hindistan cevizi tozu

Hazırlanışı  

Blendera yulaf ezmesini, ev yapımı yoğurdu, çiğ bademi, keten tohumu ve balı alalım, 2 dakika karıştırdıktan sonra servis kasesine aktaralım. Üzerini süslemek için dilimlenmiş muzları ve hindistan cevizi tozunu ekleyelim. Afiyet olsun!

Ballı Reyhan Şerbeti

Malzemeler

Taze Reyhan (1 demet)

Limon (1 adet)

Kabuk Tarçın (3-4 adet)

Karanfil (3-4 adet)

Su (1 litre)

Süzme Çiçek Yayla Balı (3 yemek kaşığı)

Hazırlanışı 

Suyun tamamını tencereye dökün. Ardından tarçın kabuklarını ve karanfilleri suya ekleyin. Tencereyi ocağa alarak kaynayana kadar ısıtın. Bu sırada limonun suyunu sıkın. Kaynamakta olan suya limon suyunu ilave ederek bir iki kez karıştırın ve ocağı kapatın. Reyhanları iyice yıkadıktan sonra sapları ile kaynar suyun içerisine ekleyin. Tencerenin kapağını kapatın ve demlenmesi için 4-5 saat kadar bekleyin. (Bekleme süresi dolduktan sonra su pembe bir renk almış olmalı.) Yeterli sürenin ardından karışımın suyunu servis edeceğiniz kaba süzün. Ve içerisine 3 yemek kaşığı Süzme Çiçek Yayla Balı’nı ilave ederek karıştırın. Şerbeti soğuk tüketmek için 1-2 saat buzdolabında bekletin.

Kaynak: HORECA Trend ve Balparmak

Devamını Oku
Reklam
Yorum Yapmak İçin Tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bal

Balparmak’ın Propolis Konusundaki Bilimsel Çalışmalarına Uluslararası Ödül 

Dünyanın dört bir yanından bilim insanlarını bir araya getiren 4. Uluslararası Propolis Konferansı Brezilya’nın Sao Paulo eyaletinde gerçekleşti. “Bağışıklık, Topluluk, Sürdürülebilirlik” temasıyla düzenlenen konferansa Balparmak AR-GE Merkezi’nin propolis konusundaki araştırmaları damga vurdu.

Yayınlandı

on

Balparmak Analitik AR- GE Müdürü Dr. İsmail Emir Akyıldız’ın yaptığı sunum, 24 ülkenin 54 sunumunu geride bırakarak “Propolis Konusundaki En İyi Sözlü Sunum” ödülünü aldı. Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak ise, sektöre uluslararası katkılarından dolayı “Onur Ödülü” ne layık görüldü.

Tüm dünyada arı ürünlerine olan ilgi artıyor. Arıların mucizevi ürünleri bal, propolis, arı sütü ve polenin faydalarını anlamak için onlarca araştırma yapılıyor, bilimsel makaleler yayınlanıyor. Arının ürettiği değerli ürünlerden biri olan propolisle ilgili dünyadaki tüm gelişmeleri yakından takip etmek için Uluslararası Propolis Araştırma Grubu liderliğinde iki yılda bir düzenlenen Uluslararası Propolis Konferansı’nın üçüncüsü 2023 yılında Balparmak ev sahipliğinde İstanbul’da gerçekleşmişti. Konferansın bu yılki ayağı ise, Brezilya’nın Sao Paulo eyaletine bağlı Ribeirao Preto şehrinde yapıldı. “Bağışıklık, Topluluk, Sürdürülebilirlik” başlığı altında düzenlenen konferansta 24 ülkenin bilim insanları, propolis konusunda gerçekleştirdikleri araştırmaları sunma imkanı buldu.

Farklı ülkelerde elde edilen propolisin karakteristik özellikleri, işaretçi bileşenleri, bağışıklık sistemi üzerindeki etkileri ve anti tümöral, antimikrobiyal özelliklerinin ortaya konulduğu konferansa Türkiye’yi temsil eden Balparmak damga vurdu. Balparmak AR-GE ve Kalite Direktörü Dr. Emel Damarlı liderliğinde konferansa katılan Analitik AR-GE Müdürü Dr. İsmail Emir Akyıldız “Farklı botanik orijinlerdeki propolis örneklerinin kimyasal parmak izlerinin hedefsiz metabolomik yaklaşımlar ile belirlenmesi” konulu araştırmayı, Laboratuvar Teknik Müdürü Dr. Ufuk Alpat ise, “Propolis ekstraksiyonu ve işlemesinde güncel gelişmeler” konusundaki çalışmayı sundu.  24 ülkeden toplamda 54 bilimsel sunumun yapıldığı konferansta Dr. İsmail Emir Akyıldız’ın yaptığı sunum, dünyada propolis konusunda en fazla bilimsel yayına sahip olan Brezilya Sao Paolo Üniversitesi tarafından “Propolis Konusundaki En İyi Sözlü Sunum” ödülüne layık görüldü.

Dr. Emel Damarlı: “45 Yıldır Balın ve Arı Ürünlerinin Faydasını Anlatmak İçin Çalışıyoruz” 

Konferansta ayrıca, Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, sektöre uluslararası katkılarından dolayı “Onur Ödülü” ne layık görüldü. Ödülü Altıparmak adına teslim alan Balparmak    AR-GE ve Kalite Direktörü Dr. Emel Damarlı, bilimsel çalışmaların önemine dikkat çekerek, birlikte çalışmanın daha sürdürülebilir bir gelecek için gerekli olduğunu vurguladı. Damarlı, Türkiye’nin lider bal markası olmanın yanı sıra, uluslararası arenada arı ürünleri sektörünün öncüsü de olan Balparmak’ın, 45 yıldır sofralara doğal arı ürünlerini getirmek için çalıştığını, arının ve arıcılığın sürdürülebilirliği için önemli çalışmalar yürüttüklerini vurguladı. Arıların, balın yanı sıra, pek çok katma değerli ürününün de bulunduğuna değinen Damarlı, propolisin bu ürünlerin içinde çok özel bir yere sahip olduğunu kaydetti. Özellikle propolis konusundaki araştırmalara destek vermekten gurur duyduklarını belirten Damarlı, “Propolis, doğanın insan sağlığına sunduğu en değerli armağanlardan biri. Biz de bu mirası korumak, geliştirmek ve sürdürülebilir kılmak için tüm bilgi ve teknolojimizi seferber ediyoruz” dedi.

Propolis Kullanımı Artıyor!

Balparmak AR-GE ve Kalite Direktörü Dr. Emel Damarlı, propolisin bilimsel olarak antiviral ve antibakteriyel etkisinin kanıtlandığını belirterek, son beş yılda kullanımının yüzde 50 oranında arttığını vurguladı. Balparmak’ın iyi yaşam markası Apitera, yetişkinler ve çocuklar için geliştirilen propolisli boğaz spreylerini kekik, çörekotu, adaçayı, limon ve nane yağı ile zenginleştirdi. Apitera Propolisli Çocuk Spreyi, çocukların tat hassasiyetine uygun olarak Balparmak AR-GE Merkezi ve TÜBİTAK MAM iş birliğiyle geliştirildi.

Damarlı konuşmasını, Balparmak AR-GE Merkezi’nin yaptığı çalışmaları için ödüle layık gören Uluslararası Bilim Kurulu’na teşekkürlerini ileterek bitirdi.

Kaynak: HORECA TREND ve Balparmak

Devamını Oku

Bal

Balparmak AR-GE Merkezi’ne 10 Milyon Dolarlık Yatırım 

Türkiye bal ve diğer arı ürünleri sektörünün lideri Balparmak, 4 yıl süren yoğun çalışmaları sonucu bilim dünyasına kazandırdığı yeni C4 analiz metodu ile Türkiye’nin bal ihracatının yaklaşık yüzde 30 artacağını öngörüyor. 8. Uluslararası Muğla Arıcılık ve Çam Balı Kongresi’nde gazetecilere konuşan Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, çam balının Türkiye’ye özgü ve çok değerli bir salgı balı olduğunu vurgulayarak, balda geliştirdikleri yeni metodun Avrupa’da da uygulamaya alındığını söyledi.

Yayınlandı

on

Türkiye’nin lider bal markası Balparmak’ın da katılımıyla gerçekleşen 8. Uluslararası Muğla Arıcılık ve Çam Balı Kongresi’ne katılan bilim insanları, arıcı birlikleri, otoriteler ve kamu kuruluşları, arı ürünleri sektöründeki çalışmaları ve gelişmeleri tüm dünya arıcılık sektörü ile paylaştı.

Kongrede iki önemli bilimsel sunum yapan Balparmak AR-GE Merkezi yöneticileri, geliştirdikleri yeni analiz metodlarıyla Türkiye’nin bal ihracatını artırmayı hedefliyor. Gelecek yıl 45. kuruluş yıldönümünü kutlamaya hazırlanan Balparmak, AR-GE merkezinde dört yıllık çalışma ile geliştirdiği yeni C4 analiz metodu, Avrupa’nın Türk çam balına olan bakışını değiştirdi. Bugüne kadar AR-GE merkezine 10 milyon doları aşan yatırım yapan markanın, bir salgı balı olan çam balının, çiçek balı analiz yöntemiyle incelenemeyeceği gerçeğinden yola çıkarak geliştirdiği yeni C4 analiz metodu, uluslararası hakemli dergilerde yayınlanmış ve dünya genelinde laboratuvarlarca kabul görmüştür. Baldaki taklit ve tağşişle mücadelede önemli bir araç olan bu yöntem, Türkiye’nin çam balı ihracatını yaklaşık yüzde 30 artırma potansiyeline sahiptir. AR-GE’ye yapılan yatırımlar ve yoğun çalışmalarla  geliştirilen yeni C4 analiz metodu, TSE standartlarına dahil edilerek resmileşmiş ve ülkemizin çam balı ihracatında yeni bir dönemin kapılarını açmıştır.

Bu yöntem sayesinde Türkiye’nin bal ihracatının yaklaşık yüzde 30 artacağını öngören Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, “Dünya çam balı üretiminin yüzde 95’i Türkiye’deki kızılçam ormanlarında yaşayan Anadolu Bal Arısı tarafından üretiliyor. Çam balı bir salgı balı çeşididir ve özel bir analiz metodu gerektirir. Uluslararası ticarette, tüm gıda ürünleri gümrüklerde analizlere tabi tutulur. Avrupa’daki laboratuvarlarda ise çam balı için ‘çiçek balı’ analizi kullanılıyordu. Avrupa’nın uyguladığı bu metod farklılığı nedeniyle Türkiye’nin ihraç ettiği çam balları gümrüklerden geri dönüyordu. Biz AR-GE’mize yaptığımız yatırım ve 4 yıl süren yoğun bilimsel çalışmalarımız sayesinde çam balına özgü olan bu yeni C4 analiz metodunugeliştirdik ve ülkemizin çam balı ihracatının önünü açtık” dedi.

Balparmak AR-GE Merkezi Avrupa’nın Birinci Sırasında Bulunan 4 Eşdeğer Laboratuvarlarından Biri

Türkiye’nin Avrupa’ya yönelik bal ihracatında yaklaşık yüzde 90’lık bir paya sahip olduğunu söyleyen Altıparmak, “Biz Balparmak olarak AR-GE merkezimize 10 milyon doların üzerinde yatırım yaptık. Türkiye’de bal ve diğer arı ürünleri alanında ilk ve gıda alanında TÜRKAK tarafından akredite sekizinci AR-GE merkeziyiz. Hatta tüm dünyada bal paketleme şirketleri arasında bu kadar gelişmiş başka bir merkez yok. 20 kişilik, çoğu doktora ve masterlı bir ekibimiz var. Bu merkez, aynı zamanda Avrupa’nın birinci sırada bulunan dört eşdeğer  laboratuvarından biridir” şeklinde konuştu.

Sektörün En Büyük Sorunu Piyasada Olan Hileli Ballar

İhracatta katma değer yaratmayı hedeflediklerini söyleyen Özen Altıparmak, “İhracatımızı fason üretim yerine kendi markamızı büyütecek şekilde kurguluyoruz ve cirodaki payını yüzde 15’lere çıkarmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu. “Sektörümüzün yaşadığı en büyük problem, piyasada taklit ve tağşişli olarak nitelediğimiz ve bal olarak satılan hileli ürünler. Bugün kilosu 70-80 liradan bal benzeri ürünler satılıyor. Doğal balın arıcıdaki fiyatı bile bu rakamın çok üstündedir” diyen Altıparmak, “Paketleme şirketleri olarak hileleri yakalamak için analiz tekniklerimizi geliştiriyoruz. Balparmak olarak elimizdeki bilgileri, sektör paydaşları, bakanlıklarımız ve dünya laboratuvarlarıyla paylaşıyoruz” ifadelerini kullandı. 

Yeni Cihazla 25 Dakikada Tüm Hileler  Tespit Ediliyor

Sektörün gelişimi ve tüketicinin korunması için AR-GE yatırımlarına sürekli devam eden Balparmak’ın Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak sözlerine şöyle devam etti: ‘’2022 yılında laboratuvarımıza kazandırdığımız yeni bir cihaz ile 25 dakikada bala çok benzeyen hileli ürünlerin içindeki tüm hile unsurlarını tespit edebiliyoruz. tahlil İleri AR-GE yatırımlarımız ve uzmanlığımız sayesinde bir ürünü 833 ayrı parametrede tahlil edebiliyoruz. Geliştirdiğimiz yeni analiz metotları hakemli dergilerde yayımlanıyor ve dünya laboratuvarları bu metotları alıp kullanıyor. Bu gerek sektörümüz gerekse ülkemiz adına çok önemli bir gelişme. Euromonitor verilerine göre dünyanın ilk 10 bal paketleme firmasından biriyiz. Bu da bize sektörün gelişimi ve tüketicinin korunması  açısından sorumluluk veriyor.”

Türkiye’de 4 Milyon Adet Arılı Kovan Var, Gerçek Bal Rekoltesi 60—70 Bin Ton Civarında

Son yıllardaki orman yangınları nedeniyle çam balında yüzde 20 civarında rekolte düşüklüğü yaşandığını kaydeden Altıparmak, “Nielsen verileri ve sektör tecrübeme göre, Türkiye’de 4 milyon adet arılı kovan bulunuyor. Kovan başı ortalama 15 kilogram verimlilikle 60-70 bin ton civarında gerçek bal rekoltesi olduğunu tahmin ediyorum. Türkiye’de arıcı yaş ortalaması 55’i buldu. Gençler ve kadınlar sektöre kazandırılmalı.  Bunun için 2015 yılından bu yana çalışıyoruz. Balparmak Arıcılık Akademisi çatısı altında daha kaliteli ve verimli arı ürünleri üretilmesini destekleyen eğitimler veriyoruz. 2025 yılında da Arıcılık Akademimiz yine güzel projelere imza atacak. Arıcılık mesleğinin gençleşmesi ve sürdürülebilirliği için en önemli adımlardan biri, kadınları ve gençleri mesleğe kazandırmaktır. Biz de bu nedenle, kadınlara ve gençlere pozitif ayrımcılık yaparak onların sektöre katılımını destekliyoruz.” dedi.

“Şeffaflığa İnanıyoruz, Balparmak Kampüsümüz Herkese Açık”

İstanbul Çekmeköy’de 44 bin metrekare alan üzerine kurulu Balparmak Kampüsü’e gelen ön numunelere yapılan doğallık testleri sonucunda yaklaşık yüzde 40’ını geri çevirmek zorunda kaldıklarını söyleyen Altıparmak, “Doğal bala ulaşmak için gelen her parti ürünün tamamına bakmak zorundayız. Ben şeffaflığa önem veriyorum. Rakiplerimizi biz meslektaş olarak görüyoruz. Bütün bilgi birikimimizi paylaşmaya hazır olduğumuzu her fırsatta dile getiriyorum. Çünkü biz Balparmak olarak tek başımıza sektörü düzeltemeyiz, bütün paydaşların aynı bilgi düzeyinde olması lazım ki, piyasadaki sahtecilerle topyekün mücadele edebilelim. Balparmak kampüsümüz herkese açık, tüketicilerimizden sanayicilere kadar kampüsümüzü görmek isteyen herkesi bekliyoruz” şeklinde konuştu.

Kaynak: HORECA TREND ve Balparmak

Devamını Oku

Bal

“Tüketicimize Karşı En Büyük Sorumluluğumuz Gıda Güvenliği”

Tüketiciler için hayati öneme sahip olan “Gıda Güvenliği” konusunun ele alındığı 8. Uluslararası Gıda Güvenliği Kongresi, 9-10 Mayıs tarihlerinde gerçekleşti. Türkiye’nin 1 Numaralı Doğal Bal Markası* Balparmak’ın Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak “Gıda Sektörü Gıda Güvenliğini Konuşuyor” panelinde “Balparmak olarak, Tüketicimize karşı en büyük sorumluluğumuz gıda güvenliği, şeffaflık ve izlenebilirliktir. Bu nedenle balda yapılan hile ile ciddi bir mücadele halindeyiz ve tüketicimize tam 44 yıldır doğal bal sunuyoruz” dedi.

Yayınlandı

on

Sektörün önde gelenleri, gıda sektörünün en önemli başlıklarından biri olan “Gıda Güvenliği” konusu için 8. Uluslararası Gıda Güvenliği Kongresi’nde, bir araya geldi. Avrupa Gıda Güvenliği Ajansı (EFSA) tarafından açıklanan raporda hileli üretimi en kolay 6. gıda ürünü olarak ele alınan bal, kongrenin önemli konu başlıklarından birini oluşturdu. Kongrede konuşan bal ve diğer arı ürünleri sektörünün lider markası Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, AR-GE merkezlerinde yapılan bilimsel çalışmalarla, balda taklit ve tağşişin analiz edilmesi konusunda dünyaya örnek olacak buluşlar gerçekleştirdiklerini vurguladı. Altıparmak’a, Balparmak AR-GE ve Kalite Direktörü Dr. Emel Damarlı ve “Baldaki Güncel Taklit ve Tağşiş Uygulamaları ve Hile Tespitinde Yaygın Olarak Kullanılan Analitik Yaklaşımlar Üzerine Kapsamlı Bir İnceleme” adlı sunumuyla Balparmak Analitik AR-GE Müdürü İsmail Emir Akyıldız eşlik etti.

Özen Altıparmak, gıda güvenliğini markalaşmanın temel unsuru olarak gördüğünü belirttiği konuşmasında, “Ülkemizde açıkta satılan kontrolsüz ballar veya denetim eksiği olan ürünlerin raflarda yer almasıyla mücadele ediyoruz. Bu mücadele kapsamında kendimizi bilimsel açıdan da sürekli olarak geliştiriyoruz. Örneğin; 2022 yılında Balparmak AR-GE Merkezimize yaptığımız yeni teknolojik yatırım ile piyasada çok yaygın olarak yapılan hileli bal çeşidi olan ve ancak ileri teknoloji ile yapılan detaylı analizlerle ortaya çıkarılabilen mısır, pancar, pirinç, agave gibi şeker şuruplarından yapılan ürünleri tespit ediyor ve raporluyoruz. Ayrıca bu şuruplardan elde edilen hileli bala gerçek bal algısı vermek amacıyla katılan gıda boyalarını ve enzim katkılarının varlığını da  doğruluğu yüksek ve hassas bir formatta tespit edebiliyoruz. Balparmak olarak tam 44 yıldır, bir balın hileli olup olmadığını laboratuvarlarımızda yaptığımız analizlerle tespit edebiliyor ve sadece doğal balı ve arı ürünlerini sofralara sunuyoruz. Ancak tespit edilen hile yönteminin bilimsel nitelik kazanarak yayımlanabilmesi için bunun bilimsel metotlarla raporlanabilir olması gerekiyor. Bugün yeni teknolojik donanımızla beraber alanında uzman 20 mühendisimizin yoğun çalışmaları sayesinde geliştirdiğimiz metotlarımızı, tüm dünya ile paylaşır durumdayız. Ülkemiz adına gurur verici olan kısım ise; arı ürünlerinde yapılan taklit ve tağşişle (hile) mücadele kapsamında geliştirilen bu önemli bu metotları tüm dünyada ilk defa Balparmak AR-GE merkezimizin bulmuş olmasıdır” dedi.

Tüketicimize Ürünlerini Doğal Olduğunu Doğrulatabilme İmkanı Sunuyoruz

Altıparmak, yıl boyunca Türkiye’nin dört bir yanındaki arıcılardan topladıkları arı ürünlerini, Türkiye’nin ilk, Avrupa’nın en kapsamlı dört eşdeğer Bal ve Arı Ürünleri İhtisas Laboratuvarı olan “Balparmak APILAB” da 4 aşamalı analiz süreci ile en az 100 parametrede doğallık testinden geçirdiklerini ve ileri metotlarla yapılan bu analizlerin sonucunda doğallığından yüzde 100 emin oldukları ürünleri sofralara sunduklarını belirtti. Güvenli gıdanın; besin değerini kaybetmemiş, fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik açıdan temiz olan ve bozulmamış olması gerektiğine işaret eden Altıparmak, “Gıdanın insan sağlığını etkilemeyecek, çevre sorunları yaratmayacak ortamlarda elde edilmesi, işlenmesi ve korunması gerekir. Bu anlamda gıdaların üretim, işleme, saklama, taşıma ve dağıtım aşamalarında gerekli kurallara uyulması ve önlemlerin alınması çok büyük önem arz ediyor. Tüketiciler evlerine giren gıda ürünlerinin gıda güvenliğine uygun şekilde üretilip üretilmediğini bilemiyor. Oysa gıda güvenliğinde şeffaflık ve izlenebilirlik birinci kural olmalı. Balparmak olarak 2015 yılında hayata geçirdiğimiz “İZLENEBİLİRLİK” projemiz sayesinde tüketiciyi alacağı ürünü sorgulamaya teşvik ediyoruz. Biz “izlenebilirlik”le tüketicimize ürünlerini doğrulatabilme ve ürünlerin analiz raporuna ulaşma imkanı sunuyoruz. Tüketicimize ürünümüz daha market rafındayken, üzerinde bulunan QR kodu cep telefonundan okutarak doğallığından ve saflığından emin olmalarını sağlıyoruz. İstiyoruz ki; tüketici evine götürdüğü, sofrasına koyduğu ürünün içeriğini, ürünün sahip olması gereken kalite değerlerine sahip olup olmadığını, hangi bölgeden geldiğini, içindeki polen çeşitlerini, bitki-çiçek kaynağını yani ürünün saf ve doğal olup olmadığını anlayabilsin” şeklinde konuştu.

Balparmak Arıcılık Akademisi İle 7000 Kadın ve Genç Arıcıya Ulaştı

Şeffaflığı ve izlenebilirliği tüketicilerine karşı duydukları bir sorumluluk olarak gördüklerini belirten Özen Altıparmak, konuşmasının devamında arılar ve arıcılara karşı da sorumlulukları olduğunu dile getirdi. 2018 yılında hayata geçirilen Balparmak Arıcılık Akademisi’nin bu nedenle kurulduğunu söyleyen Altıparmak sözlerine şöyle devam etti:

“Kırsal kalkınma bölgelerindeki kadın ve gençlerin arıcılığa kazandırılmasına ve arıcılık mesleğinin sürdürülebilirliğine destek olmayı amaçlıyoruz. Bugüne kadar yüz yüze eğitimlerle 700, online eğitimlerle de 700’den fazla kadın ve gence ulaşmayı başardık. Eğitimlerimizde, katma değerli arı ürünlerini daha verimli ve kaliteli üretmenin yanı sıra, modern arıcılık teknikleri eğitimleri ile arıcılıkta verimliliği ve kaliteyi artırmaya yönelik olarak “doğru bilinen yanlışları” düzeltmeye çalışıyoruz. Eğitimlerimiz sayesinde arıcılık mesleğini genç nesillere özendirmeyi ve hane gelirlerini artırmayı amaçlıyoruz” dedi.

Kaynak: HORECA Trend ve Balparmak

Devamını Oku

Popüler Haberler

Copyright © 2025 Orbis Medya Bilgi ve İletişim Teknolojileri Ltd. Şti. Her hakkı saklıdır. Web sitemizdeki haber, makale ve içeriklerin her hakkı saklıdır.
İçeriklerimizin izinsiz kullanımı halinde yasal işlem başlatılacaktır.