Cargill’den Yerli Üretime Ar-Ge Desteği | HORECA TREND
Takip edin!

Gıda Üreticileri

Cargill’den Yerli Üretime Ar-Ge Desteği

Cargill’in Bursa Orhangazi’de hayata geçirdiği INFUSE Uygulama Merkezi, yerli üreticilerin uluslararası araştırma geliştirme çalışmalarına hizmet ediyor.

Yayınlandı

on

Sürdürülebilir, sağlıklı, bilinçli ve hayatı kolaylaştıran gıda ürünleri için inovatif çözümler sunan Cargill, endüstriyel ölçekteki üretimin küçük miktarlarda yapılmasına imkan tanıyan son teknoloji ekipmanları ile geniş kapsamlı bir süt ürünleri pilot tesisini, Bursa Orhangazi’de devreye aldı. INFUSE Uygulama Merkezi gıda üreticilerinin inovasyon sahası olarak çalışıyor, ithal bağımlılığı yüksek ürünler Türkiye’de geliştirilerek yerli üretime büyük destek sunuluyor.

Cargill Gıda META Gıda Bileşenleri Ürün Yönetimi ve Pazarlamadan Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Cem Beysel, “Yerli tüketim kadar yerli üretim de son derece önemli. Bazı ürünlerin üretilebilmesi için ham madde yurt dışından gelmek zorunda. Bizim buradaki temel stratejimiz yerli üretime katkıda bulunmak. İthal bağımlılığı yüksek ürünlerin geliştirilmesi ve pazara sunulmasına katkı sağlarken, yaratılan katma değer de ülkemizde kalıyor” dedi.

Beysel, INFUSE Uygulama Merkezi’nin özellikle kıvam verici ürün gruplarını deneme amaçlı pilot bir tesis olduğunu vurguladı. Beysel, “Her türlü sütlü mamul üretim tesisini birebir simüle edebilen tesisimizde, sütlü içeceklerden tatlı ve bitkisel krem şanti, yoğurttan peynire kadar tüm süt gruplarında çalışıyoruz. Süt ürünleri tesisinin küçük ölçekli bir modeli diyebiliriz. Üreticilerin ekipman ve üretim süreçlerini taklit ederek birlikte reçete geliştiriyoruz. Özellikle, pazarda büyük bir potansiyele sahip peynir, labne ve krema ürünleri gibi geniş bir ürün yelpazesine odaklanıyoruz. En üst düzey teknolojiye sahip merkezimizde ürünü birlikte geliştirirken hizmet de sunuyoruz. Kısacası bir yol arkadaşlığı yapıyoruz” diye konuştu.

“Üretim Kesintiye Uğramıyor, Hız ve Maliyet Avantajı Sağlıyor”

Süt endüstrisinde ürün geliştirme çalışmalarının çok meşakkatli olduğunu vurgulayan Beysel, şöyle devam etti:

“Örneğin, saatte 10-20 ton ürün işleme kapasitesine sahip bir üretim hattını durdurup yeni bir ürün denemek hem zaman kaybına yol açıyor hem de oldukça maliyetli. Ayrıca süt çok hızlı bozulan bir ürün, bu nedenle bekletmeden işlenmesi gerekiyor. Yapılan deneme tek seferde başarıya ulaşmayabilir, üretim hattına adaptasyon için denemeleri tekrarlamak gerekebilir. Tüm bu açılardan baktığınızda, inovatif bir ürün geliştirmek neredeyse imkânsızlaşıyor. Biz burada süt ürünlerinin prototiplerini, müşterilerin ihtiyaçlarına en iyi yanıtı verecek ve hedeflerine ulaşmalarına destek olacak şekilde hazırlıyoruz. Böylece reçetelerini, sunduğumuz kapsamlı araştırma ve ürün demene imkanından faydalanarak yurt içinde daha az maliyetle ve daha hızlı üretebiliyorlar.”

Beysel, Orhangazi’deki tesiste Türkiye’nin yanı sıra Orta Doğu ve Afrika’daki üreticilere de hizmet sağladıklarını belirtti. META olarak anılan bölgede bu kadar kapsamlı hizmet veren başka bir tesis olmadığını söyleyen Beysel, Kasım 2020’den bu yana bölgedeki tüm müşterilerle iletişimde olduklarını ve çalışmalar yaptıklarını belirtti. Beysel, “Bugüne kadar 14 farklı ürün kategorisinde, 600’e yakın prototip çalışması yaptık. 12 ürün geliştirdik, bu ürünlerin üretimine ve satışına başlandı” dedi.

Cem Beysel, Türkiye’de faaliyette oldukları 62 yıldır gıdanın sürdürülebilir geleceğinin her daim öncelikleri olduğuna dikkat çekti. Beysel, şunları söyledi: “Türkiye’de yüzde 100 yerli ham madde kullanarak gıda üreticisi müşterilerimiz için tüketici trendleri doğrultusunda yenilikçi ürün ve hizmetler sunuyoruz. Gıdanın yanı sıra biyoendüstri ve hayvan beslemesi alanlarında faaliyet gösteriyor, zengin ürün portföyümüzle hayatın her alanına dokunuyoruz. Amacımız, Cargill olarak 157 yıla yayılan global deneyimimizi, araştırma ve geliştirme alanındaki bilgi birikimimizi sürdürülebilirlik taahhütlerimiz doğrultusunda yerel üretimi de destekleyecek şekilde paylaşmak ve fayda sağlamak.”

Reklam

Kaynak: HORECA Trend ve Cargill

Devamını Oku
Reklam
Yorum Yapmak İçin Tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gıda Üreticileri

Indomie Türkiye: Sürdürülebilir Üretim ve İnovasyonda Öncü

2010 yılında girdiği Türkiye pazarında tüketicilere pratik, lezzetli ve doyurucu öğünler sunan ve hazır noodle kategorisinde bir ilk olan Indomie, 4 Aralık’ta gerçekleşen fabrika gezisinde basın mensuplarını 2014 yılında Türkiye’de faaliyete geçen fabrikasında ağırladı.

Yayınlandı

on

Dünya çapındaki 50 Indomie fabrikası arasında ilk 5’te yer alan Türkiye fabrikasında, karbon ayak izini azaltmak için enerji verimliliğiyle ilgili projeler uygulayan ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelen Indomie, hammaddelerinin %70’ini yerel üreticilerden temin ederek ülke ekonomisini desteklemeye devam ediyor.

Dünyanın ilk hazır noodle markalarından biri olan ve 106’dan fazla ülkede satışa sunulan Indomie, insana ve doğaya önem veren küresel bir gıda şirketi olarak lezzeti odağına aldığı çalışmalarını hız kesmeden sürdürüyor. Indomie, Türkiye’de ellerin ürüne temas etmediği noodle üretim hattına sahip ilk fabrika olma özelliği de taşıyan Tekirdağ Çerkezköy fabrikasında, üretim sürecinde oluşan atıkların %27’sini geri kazanım, %73’ünü geri dönüşüm yapıyor. Her yıl yenilikçi üretim teknolojileri ve tesislerini geliştirmek için yatırımlar yapan Indomie, geçtiğimiz günlerde Tekirdağ Çerkezköy’deki fabrikasına basın mensuplarının katıldığı bir gezi düzenledi. Geziye katılan basın mensupları, fabrikada Indomie’nin hammadde seçimlerinden, paketleme ve sevkiyata kadar tüm üretim ve kalite kontrol süreci hakkında bilgi edindi. Bu fabrika turu sonrası basın mensupları, üretimini izledikleri taze Indomie noodle’ları Gurme Serisi’nde yer alan Acı ve Baharatlı ile Soya Soslu aromalarıyla deneyimledi. 

Sürdürülebilirlik ve kaliteyi odağına alan Indomie, ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi, ISO 22000 Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi, ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi, ISO 45001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi, ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi ve OIC/ SMIIC 1:2019 Helal Belgesi sertifikalarına sahip fabrikasının kapılarının, Indomie kalitesini deneyimlemek isteyen herkese açık olduğunun da altını çiziyor. 

Gezi sonunda düzenlenen soru-cevap ile basının tüm sorularına cevap veren Indomie, öğle yemeğinde ise misafirlerini, marka ile sürdürülebilirlik konusunda benzer yaklaşımlar taşıdığına inandığı Grandma’s Wonderland yer alan Barn’da ağırladı. Barn Restoran Şefi Buğra Özdemir’in Dana Eti Çeşnili Indomie Noodle, Erzincan tulumu, zeytin, mısır, köz kapya biber ve cevizle oluşturduğu “Şefin Özel Indomie Noodle Lezzeti” de misafirlere servis edildi. 

Kaynak: HORECA TREND ve Indomie 

Reklam
Devamını Oku

Gıda Üreticileri

“Atalık Ahmet Buğdayı”nın 2 Bin Yıllık Mirası, Duru Bulgur’la Nesillere Aktarılıyor

Yayınlandı

on

Türkiye’de bulguru yeniden sofralara kazandırmayı ve dünya mutfaklarında yer edinmesini hedefleyen Duru Bulgur, 2018’de önemli bir iş birliğine imza attı. Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi’yle yürütülen ortak projeyle, Karaman merkeze bağlı Taşkale Köyü’ndeki tarihi tahıl ambarlarında saklanan “Ahmet Buğdayı” gün yüzüne çıkarıldı. Nesilden nesile aktarılan 2 bin yıllık “Ahmet Buğdayı”nın tohumu, onu özenle saklayan çiftçiden alınarak 2 yıllık çalışmayla ıslah edildi.

“Ahmet Buğdayı”nın yeniden üretilerek tarım sanayisine kazandırılması amacıyla Türkiye’de ilk kez uygulanan “hızlı ıslah” yöntemiyle elde edilen tohumlar, 3 yıllık arazi çalışmalarının ardından geçen yıl Karaman’da çiftçilerle paylaşılarak toprakla buluşturuldu. “Ahmet Buğdayı”nın yaklaşık 200 dekar alanda geçen seneki ilk ekiminden yaklaşık 800 kilogramlık verim elde edildi. Tohumlar, bu yılki ekim zamanında Karaman’daki çiftçilere ikinci kez dağıtılarak toprakla buluşturuldu.

“Verimde Asıl Artış 3-4 Yılda Sağlanacak”

Duru Bulgur Yönetim Kurulu Başkanı Emin Duru, 1935’ten bu yana sektörde faaliyet gösterdiklerini ve “Ahmet Buğdayı”nın üstün özelliklerini bildiklerini söyledi. Makarnalık dışında verimli bir bulgurluk buğdayı tarıma kazandırma hedefine ulaştıklarını belirten Duru, kıraç arazilere uygun ve susuzluğa dayanıklı özelliğiyle “Ahmet Buğdayı”nın büyük avantajlar sağladığını kaydetti. Duru, şunları kaydetti:

“Küresel ısınmayla hava sıcaklıkları arttı, Ahmet Buğdayı da kuraklığa dayanıklı bir tohum olması itibariyle bize avantaj sağlıyor. Sıcaklıkların artması sebebiyle bu tohumun ekimini Kasım ayına kaydırdık. Bu şekilde kısa sürede yetişen buğdayımızda daha yüksek verim alacağımızı düşünüyoruz. Geçen yıl 200 dekarda yaklaşık 800 kilogram ürün elde ettik. Tohumun toprağa adaptasyon süresini göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bu noktadan hareketle 3-4 yıl sonra buğdayın yapısına göre üretim miktarında önemli bir artış bekliyoruz. Daha fazla ürün verdiği için sertifikalı buğdaylara yönelen çiftçilerimizin, verim artışını gördükçe Ahmet Buğdayı’na daha fazla ilgi göstereceğine inanıyoruz. Lezzeti ve kalitesiyle üreticinin ilk tercihi olacağına inandığımız bu özel buğdayın Türk tarımında kalıcı olmasını sağlayarak geleceğe miras bırakmaya kararlıyız.”

“Üniversite-Sanayi İş Birliğini Çok Önemsiyoruz”

Reklam

Duru Bulgur’un “Ahmet Buğdayı”nı geliştirmek için iş birliği yaptığı Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi’nin Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Nevzat Aydın ise genetik kaliteyi korumak üzere başlattıkları projeyle, kaybolmaya yüz tutan son derece değerli bir ürünü Türk ekonomisine kazandırmaktan büyük mutluluk duyduklarını söyledi. Aydın, “Atalık Ahmet Buğdayı”ndan üretilen bulgurun kalitesine ilişkin şunları anlattı:

“Buğdayımızın tarla testleri, çiftçilerimiz tarafından gerçekleştirdi. Bu süreçte Duru Bulgur, fabrikada ürünün testlerini yaptı. Yaklaşık 100 tonluk üründen bulgur ürettik. Bizi çok sevindiren tespitlerden biri tohumlarımızın bulgur aşamasında eşsiz bir koku yayıyor olması. Test ettirdiğimiz kullanıcılardan da çok olumlu geri dönüşler aldık. Kullanıcılarımız, bulgurun lezzetini, eşsiz kokusunu, pakette duruşunu, kalitesini çok beğendi. YÖK tarafından Bölgesel Kalkınma İhtisas Üniversitesi olarak görevlendirilen Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi olarak sanayiyle yaptığımız bu tür iş birliklerini çok önemsiyoruz. Siz katma değerli ürün geliştirdiğinizde ihracat miktarlarınız da artıyor. Hem yurt içinde hem yurt dışında katma değeri yüksek ürünleri pazarlamak ülkemiz için hayati öneme sahip.  2000 yıllık ata tohumu Ahmet Buğdayı’nın genetik mirasının gelecek nesillere aktarılmış olması, topraklarımızla tekrar buluşmuş olması büyük önem taşıyor.”

Kaynak: HORECA TREND ve Duru Bulgur

Devamını Oku

Gıda Üreticileri

Keskinoğlu VI. Yumurta Zirvesi’ne Destek Oldu

Yumurta Üreticileri Merkez Birliği (YUM-BİR) tarafından, 21-24 Kasım tarihleri arasında KKTC’de Limak Deluxe Otel’de düzenlenen VI. Yumurta Zirvesi’nde konuşan Matlı Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Keskinoğlu Genel Müdürü Önder Matlı, hayvancılığın bitkisel üretimle çok entegre bir sektör olduğuna dikkat çekti ve “Son 20 yıla baktığımızda, Türkiye’de, hayvancılık ve yem sektörünün çok büyük gelişim gösterdiğini görüyoruz. 2000’li yılların başında, 6 milyon ton yem üretim rakamlarını konuşurken; bugün 27-28 milyon tonluk yem üretim rakamlarını konuşuyoruz. Bu rakamlarla yem üretiminde Avrupa’da 1. ülkeyiz, dünyada da üst sıralarda yer alıyoruz.” dedi.

Yayınlandı

on

Dünya genelinde 8 milyar insanın ortak tükettiği nadir gıda maddelerinden biri olan yumurta, en kolay ulaşılabilen, vücudumuzun ihtiyaç duyduğu yüksek kalitede protein içeren, çok değerli bir besin kaynağı. Son dönem gerçekleştirilen trend analizlerine göre; dünyada toplam yumurta üretiminin 2030 yılında 102.5 milyar tonu aşması; aynı dönemde Türkiye’nin üretiminin ise 1.5 milyon tona yaklaşması bekleniyor. Türkiye, şu an dünyanın en büyük yumurta ihracatçısı ülkesinden birisi konumda ve yılda yaklaşık 20 milyar yumurta üretimi yapan sayılı ülkeler arasında yer alıyor. Türk yumurta üreticileri, başta Arap körfez ülkeleri olmak üzere, Uzak Doğu, Avrupa, Amerika, Afrika ve bazı Asya ülkelerine, düzenli olarak ihracat gerçekleştiriyor.

Kanatlı Sektörü VI. Yumurta Zirvesi’nde Bir Araya Geldi

Ülkemizin en büyük yumurta üreticileri, dünyada stratejik bir ürün olarak değeri her geçen gün artan yumurta sektörüne dair en son yenilikleri, sektörün potansiyelini ve geleceğini konuşmak üzere, YUM-BİR’in 21-24 Kasım tarihleri arasında, KKTC’de Limak Deluxe Otel’de “Yumurtanın Dünyası” temasıyla düzenlediği VI. Yumurta Zirvesi’nde bir araya geldi. Etkinliğe YUM-BİR Başkanı İbrahim Afyon, TOBB Tarım Meclisi Başkanı M. Ülkü Karakuş, TMO Genel Müdürü Ahmet Gürdal, Matlı Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Keskinoğlu Genel Müdürü Önder Matlı, Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Gümen gibi sektörü temsil eden önemli isimler katıldı. Bakan Yardımcısı Gümen Zirve kapsamında açılan Keskinoğlu standını ziyaret etti ve incelemelerde bulundu.

Gelecek Üretimimizi Organize Etmek İçin 2026 Yılını Bugünden Planlamak Zorundayız”

Keskinoğlu’nun sponsorları arasında olduğu VI. Yumurta Zirvesi kapsamında, Tarım Editörü İrfan Donat’ın moderatörlüğünde düzenlenen “Yumurta’nın Ekonomi Politiği” başlıklı panele, Matlı Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Keskinoğlu Genel Müdürü Önder Matlı ile Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit, konuşmacı olarak katıldı. Panelde konuşan Önder Matlı, Türkiye’de tarım alanında en temel sorunun planlama olduğunu söyledi. Planlamanın özellikle kanatlı sektöründe belki de diğer sektörlere göre çok daha önem ifade ettiğine dikkat çeken Matlı, “Yumurtacı hayvanın ömrünün 80 hafta olduğunu düşünürsek, üretici yaklaşık 2 yıl öncesinden planlama yapmak zorunda. Kasım’ın son günlerindeyiz. Gelecek üretimimizi organize etmek için, 2026 yılını bugünden planlamak zorundayız” dedi.

“Sektör Olarak Büyüyerek Yolumuza Devam Edeceğiz.”

Reklam

 Covid salgının yaşandığı dönemde, Avrupa’da market raflarında yumurta bile bulunamadığını hatırlatan Önder Matlı, “Enflasyon dünyanın gündemi, Türkiye’de bu sorunla karşı karşıya.  Türkiye’de, üretim altyapımızın, gücümüzün sayesinde, böyle bir sorunla karşılaşmadık. Kanatlı sektörüne baktığımız zaman, ithalatımız da var ama, sofralık yumurta ve beyaz et ürünleri ile ihracat yapıyoruz. 85 milyon nüfusa sahip, turist ve göçmenlerle birlikte, 100 milyonluk nüfusu besleyen bir ülkeden bahsediyoruz. Dolayısıyla, en önemlisi bunları katma değere çevirebilen bir üretim altyapısının, aklın, müteşebbis ruhun olması çok önemli. Bu kişiler de burada. Büyüyerek yolumuza devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.

Keskinoğlu, 2024 Yılının İlk 9 Ayında Ürünlerinin Yüzde 20’sini 26 Ülkeye İhraç etti

Matlı, kanatlı sektörünün beşeri sermayelerinin, bilgi birikimlerinin, tecrübelerinin ve ‘know-how’ların çok güçlü olduğunu, ifade eden Matlı, “Kanatlı sektörü olarak, güçlüyüz ve güçlenmeye devam edeceğiz.” dedi. Keskinoğlu 2024 yılının ilk 9 ayında, ürünlerinin yüzde 20’sini, 26 ülkeye ihraç ederek yaklaşık 1.2 milyar TL ciroya ulaştı. 2025 yılında ihracat oranını daha da artırmayı planlayan şirket, Japonya gibi Uzak Doğu pazarlarını genişletmeyi hedefliyor. Keskinoğlu markası, Balkanlar’dan Uzak Doğu’ya, Güney Amerika’dan Afrika’ya, Orta Doğu’dan Pasifik Adaları’na kadar, dünyada bir çok ülkeye hizmet veriyor.

Keskinoğlu VI. Yumurta Zirvesi’nin Sponsorlarından Biri Oldu

Gelecek nesilleri önemseyen sürdürülebilirlik anlayışıyla, 4 farklı tam entegre yumurta işleme tesisinde, günlük 5 milyon adedin üzerinde yumurta üretim kapasitesine sahip Keskinoğlu, yumurta sektörünün büyük buluşması olan VI. Yumurta Zirvesi’ne sponsor olarak destek verdi. Şirket, fuaye alanında açtığı standında, farklı gramaj ve çeşitlerde ürettiği yumurta ve pastörize yumurtanın yanı sıra viyol ürün çeşitlerini de sergiledi.

Günlük 5 Milyon Adedin Üzerinde Yumurta Üretim Kapasitesine Sahip

Türkiye’nin en büyük tam entegre tavukçuluk şirketlerinden biri olan Keskinoğlu, Avrupa Birliği standartlarındaki en modern üretim teknolojileriyle donatılmış 2 milyon 75 bin 375 m2 kapalı alana sahip tesislerinde, en güncel teknolojileri kullanıyor ve en yüksek hijyen standartlarını uygulayarak, üretim gerçekleştiriyor. Firma, Akhisar’daki BRC ve KASCERT Helal belgesine sahip 4 farklı tam entegre yumurta işleme tesisinde, günlük 5 milyon adedin üzerinde yumurta ve günlük 400 bin adet piliç eti işleme kapasitesine sahip konumda. Ayrıca ileri işlem tesislerinde yılda 30 bin ton üretim yaparken, yine yılda 95 milyon adet etlik piliç üretiyor ve 2.5 milyon adet de yarka yetiştiriyor.

Reklam

Kaynak: HORECA TREND ve Keskinoğlu 

Devamını Oku
Reklam
Reklam

Popüler Haberler

Copyright © 2024 Orbis Medya Bilgi ve İletişim Teknolojileri Ltd. Şti. Her hakkı saklıdır. Web sitemizdeki haber, makale ve içeriklerin her hakkı saklıdır.
İçeriklerimizin izinsiz kullanımı halinde yasal işlem başlatılacaktır.