Dondurulmuş Gıdaları Buzdolabında Çözdürün | HORECA TREND
Takip edin!

Sağlıklı Beslenme

Dondurulmuş Gıdaları Buzdolabında Çözdürün

Yanlış bir şekilde çözülen yiyeceklerin mikroorganizmaların hızlı bir şekilde üremesine neden olabildiğini söyleyen uzmanlar, çözme işlemi boyunca soğuk zinciri korumanın önemli olduğunu ifade ediyor.

Yayınlandı

on

Uzmanlar, çözme işlemi boyunca soğuk zinciri korumanın önemli olduğunu ifade ediyor. En etkili ve en iyi yolun buzdolabı (+4 oC) koşulları olduğunu dile getiren Dr. Öğretim Üyesi Salih Tuncay, “Gıdaların hızlı çözünmesini sağlamak amacıyla mikrodalga fırın kullanımı ve hızlı çözme (Isı iletimi yüksek metal kap ile veya gıdayla temas etmeyen akışkan soğuk su ile temas ettirilmesi) gibi teknikler de etkili yöntemler.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu (SHMYO) Gıda Teknolojisi Program Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Salih Tuncay, dondurulmuş gıdalara ilişkin değerlendirmede bulundu.

Dr. Öğretim Üyesi Salih Tuncay, ‘Dondurulmuş gıdalar güvenilir mi?’ sorusuna kesin bir cevap verebilmenin neredeyse çok zor olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

“Bunun en önemli nedeni tüketiciler olarak kendi tüketeceğimiz ürünleri seçmiş olduğumuz yaşam modelinden dolayı artık üretemiyor olmamız diyebiliriz. O nedenle tüketmiş olduğumuz gıdaların sağlıklı, hijyenik ve güvenilir olmuş olması günümüzde son derece önemli bir konudur. Sağlıklı ve güvenilir gıda üretiminin birçok yönü vardır ve bunlardan biri soğutma yöntemleridir.”

Kriyojenik dondurma yöntemi önemli bir gelişme

Tüm dünyada üretilen besinlerin sağlıklı, hijyenik ve güvenilir olarak son tüketiciyle uluşmasında soğutma sistemlerinin en eski yöntemlerden ve hatta sağlıklı besin üretiminde ilk sıralarda olduğunu kaydeden Dr. Öğretim Üyesi Salih Tuncay, şunları dile getirdi:

“Özellikle yakın geçmişte teknolojik gelişmelerle birlikte sıvı azotun (sıcaklığı yaklaşık -180 oC’dir) elde edilmesiyle geliştirilen kriyojenik dondurma yöntemi, ‘gıdaların kolay ve çok hızlı sürede dondurulması’ besinlerin saklanmasında ve korunmasında önemli bir gelişmedir. Bu işleme şok dondurma yöntemi de diyebiliriz. Bu yöntem sayesinde içeriğinde fazlaca su içeren gıdalar dondurulurken bozulmazlar, yani tat, koku, görünüş gibi tekstür özellikleri değişmez.”

Reklam

Buzdolabında dondurulan gıdalar çözündürüldüğünde eski lezzetlerini koruyamıyor

Normal bir buzdolabında dondurulan gıdaların çözündürüldüğünde eski tat ve lezzetlerini koruyamadıklarını ifade eden Dr. Öğretim Üyesi Salih Tuncay, şunları söyledi:

“Bunun en önemli nedeni yavaş bir şekilde dondurulurken besin içerisinde su moleküllerinin kristallenerek hacim artışına sebebiyet vermesi ve bu nedenle de gıda içerisindeki hücrelerin hacim artışı ile parçalanarak orijinal tat, koku ve lezzetlerini kaybetmesidir.

Kriyojenik dondurulan gıdalar tat ve koku gibi özelliklerini koruyor

Kriyojenik yöntemle su molekülleri kristallenmeden ve hacim artışına sebebiyet vermeden dondurulur. Çok uzun süreler sonunda bile bu yöntemle donmuş gıdalar çözündürüldüğünde orijinal tat, koku gibi özelliklerini korumuş olurlar.

Son yıllarda bu yöntem çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu yöntemle dondurulmuş gıdaların genellikle güvenli ve uzun ömürlü besinler olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu işleme tabii tutulan besinler doğru bir şekilde yetiştirilmez, toplanmaz, saklanmaz ve/veya işlenmezlerse şoklama ile dondurulsa bile sağlık riskleri oluşturabilirler.”

Gıda üretiminin her aşamasında besinlerin mikro organizmalardan ve kimyasal kontaminasyonlardan uzak tutulması gerektiğini anlatan Dr. Öğretim Üyesi Salih Tuncay, şöyle devam etti:

“Ekim, yetiştiricilik, toplama, depolama ve işleme gibi tüm aşamalarda fiziksel, kimyasal ve mikrobiyal kontaminasyonlardan uzak tutulmuş gıdaların şok dondurma yöntemiyle dondurulması, içerik bilgilerinin etiketlenmesi ve tüketiciye sunulması esastır.”

Dondurulmuş gıdalarda dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?

Dr. Öğretim Üyesi Salih Tuncay, dondurulmuş gıdalarda dikkat edilmesi gerekenleri şöyle sıraladı:

Reklam

Dondurma İşlemi: Hızlı bir şekilde dondurulması, mikroorganizmaların çoğalmasının engellenmesi

Saklama Koşulları: -18°C veya daha düşük sıcaklıkta ve hijyenik koşullarda saklanmalarına

Üretici Güvencesi: Ürünlerin güvenliği konusunda gerekli test ve denetimlerin yapılmış olması

Son Kullanma Tarihi ve Depolama Talimatları: Tarihi geçmiş gıdaların tüketilmemesi

Taşıma ve İşleme: Gıdaların dondurulmuş haldeki sıcaklığına dikkat edilmesi, çözünmüş ise derhal tüketilmesi ve yeniden dondurulmaması

Dondurulmuş Gıdanın Durumu: Ambalajı hasar görmemiş olmalı ve gıda donmuş değilse, tüketmeden önce dikkatli olunmalı.

Dondurulmuş gıdaların çözündükten sonra yeniden dondurulması, etiketi hasar görmüş (şişmiş, delinmiş, yırtılmış vb.) ve tarihi geçmiş gıdalar yüksek miktarda toksin madde ve mikroorganizma içerebilir. Bu nedenle tüketilmeleri halinde sağlık açısından ciddi riskler oluşturabilirler.”

Reklam

Çözme işlemi boyunca soğuk zincir korunmalı!

Dr. Öğretim Üyesi Salih Tuncay, dondurulmuş yiyecekleri güvenli bir şekilde çözündürmenin önemli olduğunu da kaydederek, görüşlerini şu şekilde paylaştı:

“Yanlış bir şekilde çözülen yiyecekler mikroorganizmaların hızlı bir şekilde üremesine neden olabilir ve gıda güvenliğini tehlikeye atabilirler. Çözme işlemi boyunca soğuk zinciri korumak önemlidir. Bu nedenle en etkili ve en iyi yol buzdolabı (+4 oC) koşulları diyebiliriz. Bunun yanı sıra gıdaların hızlı çözünmesini sağlamak amacıyla mikrodalga fırın kullanımı ve hızlı çözme (Isı iletimi yüksek metal kap ile veya gıdayla temas etmeyen akışkan soğuk su ile temas ettirilmesi) gibi teknikler de etkili yöntemlerdir.

Ayrıca çözündürdükten sonra hızlı tüketim ve temiz yüzeylerle gıdanın temas ettirilmesi çözündürme süreçlerinde mikrobiyal kontaminasyonu önlemek adına çok önemlidir.

Genel olarak toplumda dondurulmuş gıdaların tat, koku ve lezzet açısından kalitesiz ve sağlıksız olduğu inancının yaygın olduğu görülmektedir. Bunun aksine doğru tekniklerle üretilen dondurulmuş gıdalar genellikle güvenilirdir. Ancak yukarıdaki faktörleri dikkate alarak doğru şekilde saklamak ve tüketmek de çok önemlidir. Sonuç itibariyle dondurulmuş gıdalar, dikkatli bir şekilde saklanır, tazeliği ve besin değeri korunarak üretilirse beslenme açısından sağlık riskleri en aza indirilebilir ve böylelikle gıdamızı çok uzun sürelerde korumuş oluruz.”

 

Kaynak: HOTRCA TREND ve Üsküdar Üniversitesi

Reklam
Devamını Oku
Reklam
Yorum Yapmak İçin Tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ambalaj Malzemeleri

Roof Mezzepotamia Kış Esintileriyle Menüsünü Yeniledi

Tarihi Yarımada ve Haliç manzarasına karşı misafirlerini unutulmaz bir lezzet yolculuğuna çıkaran Roof Mezzepotamia, sımsıcak bir kış dokunuşuyla menüsünü yeniledi. Mevsiminde tüketim ilkesiyle yerel üreticilerden sağlanan ürünlerle Türk mutfağının eşsiz lezzetlerini yeniden yorumlayan mekan; imza lezzetleri, muhteşem manzarası, yaratıcı sunumları ve etnik müzikleriyle bütünsel bir restoran deneyimi sunuyor. 

Yayınlandı

on

Tarihi Yarımada’nın kalbi Sirkeci’de yer alan Orient Occident Hotel’in terasında bulunan Roof Mezzepotamia, yepyeni menüsüyle kışa hazır… Özenle hazırladığı kış menüsüyle misafirlerini eşsiz bir gastronomi yolculuğuna çıkaran mekan; lezzetli menüsü, özenle hazırlanan kokteylleri ve etkileyici manzarasıyla lezzet şöleni yaşatıyor. 

Mevsiminde Tüketim İlkesiyle Hazırlanan Eşsiz Lezzetler…

Roof Mezzepotamia’nın mutfağı kariyer yolculuğuna genç yaşta başlayan Gökberk Özbay ve ekibine emanet… Mezopotamya’nın yeni bir medeniyet ve kültür yaratma mirasından ilham alarak menüsünü hazırlayan Roof Mezzepotamia, Türk mutfağının geleneksel lezzetlerini modern dokunuşlarla yeniden yorumluyor. Türkiye’nin 7 bölgesinden izler taşıyan geniş menüsüyle dikkat çeken mekan, en yenilikçi dokunuşlar ve pişirme teknikleriyle lezzet severlerin beğenisini kazanıyor. Mevsiminde tüketim ilkesiyle yerel üreticilerden sağlanan ürünlerle kış menüsünü hazırlayan şef, tam bir gastronomi deneyimi sunuyor. Ön atıştırmalık olarak servis edilen siyah sarımsaklı tereyağı, soğuk sıkım zeytinyağı ve halhali zeytin ile başlayan lezzet serüveni gece sonuna kadar devam ediyor. Soğuk başlangıç olarak roka yağı, nar ekşisi ve  çıtır pırasa ile hazırlanan Alazlanmış Zeytinyağlı Pırasa, konfit pişirme tekniği ile hazırlanan Pancar Serme; sıyırma bal kabağı, kabak çekirdeği, soğan yağı ve  isli yogurt ile hazırlanan Sinkonta; Denizli kale biberi, kaymaklı Antakya yoğurdu ve dukkah baharatı ile hazırlanan Atom; deniz levreği, kapari, roka, yeşil yağ ve kırmızı chili biberi ile hazırlanan Levrek Marin; patlıcan, konya bozkır tahini ve samandağ acı biberi yağı ile hazırlanan Mütebbel yer alıyor.  Ara sıcak olarak Balıkesir kuzu kokereç ile hazırlanan Kokoreç Pide; Süryani usulü içli köfte, kemik suyu ve tuzlu yoğurt ile hazırlanan Kitel Raha; ön plana çıkıyor. Ana yemekte ise ağır ateşte pişmiş Dana Yanak yer alıyor. Trüflü keşkek, dana jus ve frenk soğan ile servis edilen dana yanak, lezzet şöleni yaşatıyor. Mezzopotamia Toprağı ise yemeği farklı ve enfes bir tatlı ile noktalıyor. 

Roof Mezzepotamia Kokteylleriyle Oldukça İddalı…

Yemekleriyle olduğu kadar kokteylleriyle de dikkat çeken mekan, özel tariflerle hazırlanan ve yalnızca Roof Mezzepotamia’da yer alan imza kokteyller bambaşka bir lezzet sunuyor. Mezepotamya’da yaşamış uygarlıkların kültürlerinden esinlenerek premium içkilerle hazırlanan kokteyller; bu coğrafyada yaşayan kral, tanrı ve önemli kişilerin isimlerini taşıyor. Ninkasi (Sümer Bira Tanrısı), Hammurabi (Altıncı Babil İmparatoru), Purattu (Fırat Nehrinin Eski Adı), Inanna (Aşk ve Doğurganlık Tanrıçası), Barmenin İmzasıOkaliptik Margarita, Mezzepotamyalı ve Basirethan imza kokteyller arasında…

Özel DJ Performanslarıyla Keyifli Anlar Yaşanıyor

Reklam

Lezzet ve müziği eşsiz bir uyumla buluşturan Roof Mezzepotamia, yeme içme sektörüne yeni bir soluk getiriyor. Müzik danışmanlığını etnik elektronik müziğin popüler ismi DJ Majnoon’un üstlendiği mekan, etnik müziğin önemli DJ’lerini sahnesinde ağırlıyor. Etnik elektronik müziğin ritmine kapılan misafirlere unutulmaz bir gece yaşatmaya hazırlanan Roof Mezzepotamia, lezzet ve müzik eşliğinde en keyifli anlara ev sahipliği yapıyor.

Kaynak: HORECA TREND ve Roof Mezzepotamia

Devamını Oku

Sağlıklı Beslenme

Balığın 10 Faydası

Eylül ayı, Türkiye’de balık sezonunun başladığı bir dönem olarak kabul edilir. Balığın sağlık için oldukça faydalı olduğunu ve dengeli tüketiminin sağlık ve yaşam kalitesini artırabildiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Derya Eren, “Balık, içerdiği Omega 3 ve vitaminler ile kalp ve göz sağlığı başta olmak üzere birçok hastalığa karşı oldukça faydalı. Düzenli balık tüketimi ayrıca kas gelişimini de destekler ve kilo kontrolüne katkı sağlar” dedi.

Yayınlandı

on

Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Derya Eren, balığın 10 faydasını şöyle sıraladı:

Omega-3 Açısından Zengin: Balık, kalp sağlığını destekleyen ve iltihaplanmayı azaltan omega-3 yağ asitleri açısından zengindir. Düzenli tüketimi, trigliserid seviyelerini düşürür, kalp damar hastalıklarına karşı koruyucu etkiler sağlar.

Yüksek Protein İçerir: Kas gelişimi, doku onarımı ve bağışıklık sistemi fonksiyonları için gerekli olan yüksek kaliteli protein içerir. Sporcular ve sağlıklı yaşam için iyi bir protein kaynağıdır.

B12 ve D Vitamini Açısından Zengin: B12 vitamini, sinir sistemi sağlığı ve kırmızı kan hücrelerinin üretimi için önemli. D vitamini ise kemik sağlığını destekler ve bağışıklık sistemini güçlendirir.

Kanser Riskini Düşürür: Selenyum ve A vitamini gibi antioksidan bileşenler içerir. Bu bileşenler, vücutta serbest radikallerin zararlı etkilerini azaltarak kanser riskini düşürmede yardımcı olur.

Kilo Kontrolüne Yardımcı Olur: Düşük kalorili ve yüksek proteinli olması sayesinde tokluk hissi sağlar, bu da kilo kontrolüne yardımcı olur.

Reklam

Beyin Sağlığını Destekler: Omega-3 yağ asitleri, beyin sağlığını korur ve hafızayı güçlendirir. Özellikle yaşlılık döneminde bunama ve Alzheimer riskini azaltmada etkilidir.

Cildin esnek ve parlak olmasını sağlar: İçerdiği sağlıklı yağlar, cilt sağlığını koruyarak cildin esnek ve parlak kalmasına yardımcı olabilir. Antioksidanlar sayesinde ciltteki serbest radikallerin etkisini azaltarak yaşlanma belirtilerini geciktirir.

Tiroit Sağlığını Destekler: Tiroit hormonlarının üretimi için önemli olan iyot minerali açısından zengindir. Tiroit sağlığını destekler ve metabolizmanın düzenlenmesine katkıda bulunur.

Metabolizmayı Destekler: İçerdiği fosfor ve magnezyum gibi mineraller sayesinde metabolizmanın düzgün çalışmasına yardımcı olur. Bu mineraller vücudun enerji üretimine katkı sağlar ve kemik sağlığını destekler.

Göz Sağlığını Korur: A vitamini içeriği sayesinde göz sağlığını destekler ve yaşa bağlı göz hastalıklarının gelişimini önlemeye yardımcı olur.

Eylül Ayında Tüketilecek Balıklar:

Palamut: Özellikle Karadeniz’de sıkça tüketilen ve sağlık açısından birçok fayda sağlayan bir balık türüdür. Palamut balığının besin içerikleri şöyledir:

Reklam

Besin Değerleri (100 gram pişmiş palamut balığı için)

– Kalori: Yaklaşık 200-250 kcal

– Protein: 20-25 gram

– Yağ: 10-15 gram

– Omega-3 yağ asitleri: Yüksek miktarda

– Vitaminler: B12, D, A vitamini

– Mineraller: Fosfor, selenyum, potasyum, magnezyum

Reklam

Çipura: Akdeniz mutfağında önemli bir yere sahip olan, lezzetli ve besleyici bir deniz balığıdır. Hem sağlığa faydaları hem de zengin besin içerikleriyle dikkat çeker. Çipura balığının besin içerikleri:

Besin Değerleri (100 gram pişmiş çipura balığı için)

– Kalori: Yaklaşık 110-120 kcal

– Protein: 20-22 gram

– Yağ: 5-6 gram

– Omega-3 yağ asitleri: Orta düzeyde

– Vitaminler: B12, D, A vitamini

Reklam

– Mineraller: Fosfor, selenyum, magnezyum, potasyum, iyot

Levrek: Deniz ürünleri arasında popüler ve besleyici bir seçenek olarak öne çıkar. Hafif lezzeti, düşük yağ oranı ve sağlığa pek çok faydası ile dikkat çeker. Levrek balığının besin içerikleri:

Besin Değerleri (100 gram pişmiş levrek balığı için)

– Kalori: 120-130 kcal

– Protein: 20-22 gram

– Yağ: 4-5 gram

– Omega-3 yağ asitleri: Orta düzeyde

Reklam

– Vitaminler: B12, D, A vitamini, B6

– Mineraller: Selenyum, fosfor, potasyum, magnezyum, iyot

Barbun: Özellikle Ege ve Akdeniz mutfağında önemli bir yere sahip olan, lezzetli ve besleyici bir balık türüdür. Küçük boyutuna rağmen yüksek besin değeri ve sağlık yararlarıyla dikkat çeker. Barbun balığının besin içerikleri:

Besin Değerleri (100 gram pişmiş barbun balığı için)

– Kalori: 110-120 kcal

– Protein: 19-21 gram

– Yağ: 4-6 gram

Reklam

– Omega-3 yağ asitleri: Orta düzeyde

– Vitaminler: B12, A, D vitamini

– Mineraller: Fosfor, potasyum, magnezyum, selenyum

Sardalya: Hem lezzeti hem de besin değeri açısından oldukça zengin bir balık türüdür. Küçük boyutuna rağmen sağlık açısından birçok fayda sunan sardalya, özellikle omega-3 yağ asitleri ve D vitamini açısından zengin bir kaynaktır. Sardalya balığının besin içerikleri:

Besin Değerleri (100 gram pişmiş sardalya balığı için)

– Kalori: 200-220 kcal

– Protein: 25-30 gram

Reklam

– Yağ: 10-12 gram

– Omega-3 yağ asitleri: Yüksek miktarda

– Vitaminler: B12, D, A, B2 vitamini

– Mineraller: Kalsiyum, fosfor, potasyum, selenyum, iyot, demir

Lüfer: Hem lezzeti hem de besleyici içeriği ile Türk mutfağında önemli bir yer tutar. Omega-3 yağ asitleri ve protein açısından zengin olan lüfer, kalp ve beyin sağlığını destekleyici özelliklere sahiptir. Lüfer balığının besin içerikleri:

Besin Değerleri (100 gram pişmiş lüfer balığı için)

– Kalori: 150-170 kcal

Reklam

– Protein: 20-23 gram

– Yağ: 8-10 gram

– Omega-3 yağ asitleri: Yüksek miktarda

– Vitaminler: B12, D, A, B6

– Mineraller: Fosfor, selenyum, potasyum, magnezyum

Çinekop: Lüfer ailesinin küçük boyutlu üyesi olup, özellikle besin değeri açısından oldukça zengin ve lezzetli bir balıktır. Çinekop, omega-3 yağ asitleri, vitaminler ve mineraller açısından önemli bir kaynaktır. Hem kalp sağlığını destekler hem de genel sağlık için birçok fayda sağlar. Çinekop balığının besin içerikleri:

Besin Değerleri (100 gram pişmiş çinekop balığı için)

Reklam

– Kalori: 120-140 kcal

– Protein: 20-22 gram

– Yağ: 4-6 gram

– Omega-3 yağ asitleri: Yüksek miktarda

– Vitaminler: B12, A, D, B6 vitamini

– Mineraller: Fosfor, selenyum, potasyum, magnezyum, iyot

Kaynak: HORECA TREND ve Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi

Reklam

Devamını Oku

Sağlıklı Beslenme

Reflü Şikayetleri Nasıl Azalır?

Reflü günlük hayat kalitesini bozan bir rahatsızlık. Uzmanlar, reflü şikayetleri ve yakınmalarına engel olacak önerilerde bulundu.

Yayınlandı

on

Yazar:

Reflü günlük hayat kalitesini bozan bir rahatsızlık. Uzmanlar, reflü şikayetleri ve yakınmalarına engel olacak önerilerde bulundu.

Ortalama olarak Türkiye’de her 5 kişiden birinde görülen reflü; göğüste yanma, ağza acı-ekşi mide sıvısının gelmesi ve göğüs ağ­rısı belirtileriyle kendini gösteriyor. Tütün ürünlerinin tüketimi, yağlı ve aşırı beslenmenin yanı sıra kilo kontrolü yapamamak reflü riskini artırıyor. Reflü sebeplerinin kişiden kişiye değiştiğini anlatan Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Melih Özel, “İleri yaş ve bununla birlikte artan ilaç kullanımı, obezite, mide fıtıkları, sigara, kötü beslenme ve hareketsizlik reflüyü tetikliyor” şeklinde konuştu.

MİDE KORUYUCULARI HASTA EDEBİLİR DİKKAT ! 

Günlük yaşam tarzında yapılacak ufak değişikliklerin reflü ataklarının sıklığını, şiddetini ve sonuçlarını etkilediğine dikkat çeken Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Melih Özel, endoskopik ve cerrahi tedavilere ek olarak hastalığın en önemli tedavisinin yaşam tarzı değişiklikleri olduğunu vurgulayarak reflü şikayetlerini azaltacak önerilerde bulundu:

  • Aşırı yağlı beslenmekten kaçınılmalı ve sağlıklı beslenmeye özen gösterilmeli. Az ve kararında yemek yenmeli. Sebzeler gaz yapsa da genellikle reflüyü artırmaz.
  • Domates suyu, greyfurt suyu, sodalı, gazlı içecekler ve kafein içeren içeceklerden uzak durulmalı.
  • Öğün atlamak reflünün artmasına sebep olabilir, öğün atlamamaya özen gösterilmeli.
  • Reflüsü olan tütün ürünlerinden uzak durmalı.
  • Dar giysilerden uzak durulmalı ve korse, sıkı kemer, dar kıyafetler giymek yerine vücudu sarmayan, sıkmayan giysiler tercih edilmeli.
  • Şeker ve tatlı reflü belirtilerini arttırabilir. Çikolata, nane ve tarçın tüketimine dikkat edilmeli.
  • Aşırı baharat ve acı tüketilmemeli.
  • Gıdaların reflü belirtileri üzerine etkileri kişiye bağlı olarak değişebilir. Kişiler bu nedenle yiyecek ve içeceklerin etkilerini kendisi üzerinde gözlemlenmeli. Dokunacağı bilinen yiyecekler daha kontrollü, küçük porsiyonlarda tüketilmeli.
  • Ki­lo kontrolü iyi yapılmalı ve çok sert, sıkı diyetlerden uzak durulmalı.
  • Reflüye kesin olarak iyi gelen bir yiyecek yok, bu nedenle tedaviyi değiştirmeye ya da kes­meye neden olacak bir gıda-içecek seçeneğinin bulunmadığı hatırlanmalı.
  • Yemek yedikten hemen sonra yatılmamalı. Yemekten sonra hafif hareketlerle uyku zamanına sindirim rahatlatılmalı.
  • Dışarıda yemek yerken diye­tinizin kontrolü elden bırakılmamalı.

Kaynak: HORECA TREND, Bilim ve Sağlık Haber Ajansı

Reklam
Devamını Oku
Reklam
Reklam

Popüler Haberler

Copyright © 2024 Orbis Medya Bilgi ve İletişim Teknolojileri Ltd. Şti. Her hakkı saklıdır. Web sitemizdeki haber, makale ve içeriklerin her hakkı saklıdır.
İçeriklerimizin izinsiz kullanımı halinde yasal işlem başlatılacaktır.