Betav Balcılık Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Dalkıran: “Arıcının İzini Sürün” | HORECA TREND
Takip edin!

Bal

Betav Balcılık Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Dalkıran: “Arıcının İzini Sürün”

BETAV Balcılık ve Arıcılık A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Dalkıran doğal balın önemini vurgulayarak tüketicilere sahte bal tuzaklarından kaçınmaları için önemli uyarılarda bulundu.

Yayınlandı

on

Balın kalitesini ve güvenilirliğini sağlamak için dikkat edilmesi gereken temel kuralları anlatan BETAV Balcılık ve Arıcılık A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Dalkıran, sağlığımızı korumak ve yerel arıcılığı desteklemek amacıyla bilinçli tüketici olmanın önemine dikkat çekti.

Dalkıran, şu uyarılarda bulundu:

“Balın Kaynağına Dikkat Edin”

Dalkıran, “Balın kökeni, üretim süreci için belirleyici bir faktördür” diyerek, güvenilir kaynaklardan gelen balın tercih edilmesi gerektiğini belirtti. Yerel üreticiler ve çiftliklerin genellikle daha güvenilir olduğunu vurgulayan Dalkıran, bu şekilde balın kaynağının daha iyi kontrol edilebileceğini ifade etti.

“İçeriğini İnceleyin”

Bal etiketinin dikkatlice okunması gerektiğine dikkat çeken Dalkıran, “Doğal balın içeriği sadece bal olmalıdır” dedi. Şeker veya diğer katkı maddeleri içeren ballardan kaçınılması gerektiğini belirten Dalkıran, sahte balların tatlandırıcılar veya şeker eklenerek üretildiği için bu detaylara özellikle dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.

“Kristalleşme Kontrolü”

Balın doğal bir süreç olan kristalleşebileceğini söyleyen Dalkıran, bazı sahte balların hızla kristalleşebileceğine dikkat çekti. Bu nedenle hızlı kristalleşen balların muhtemelen işlenmiş veya sahte ballar olduğuna işaret etti.

“Fiyat Etiketi”

Gerçek doğal balın üretim sürecinin ve işlenmesinin belirli bir maliyet gerektirdiğini belirten Dalkıran, “Eğer bir bal teklifi çok ucuzsa, bu durumda dikkatli olun” dedi. Aşırı ucuz balların genellikle kalite ve güvenilirlik açısından sorunlu olduğunu vurguladı.

“Arıcının İzini Sürün”

Balın kaynağını bulmak için arıcının izini sürmeye çalışmanın önemini vurgulayan Dalkıran, güvenilir arıcıların ürünlerini tanıtmaktan çekinmeyeceğini ve soruları içtenlikle yanıtlayacaklarını söyledi. İyi bir arıcının bal üretim sürecini açıklamaktan mutluluk duyacağını ifade etti. Dalkıran, yerel ürünlerin genellikle daha taze ve güvenilir olduğunu vurguladı.

Doğal Bal Tüketimi Neden Önemli?

Dalkıran, doğal balın sadece lezzetli bir tatlı olmanın ötesinde sağlık için birçok faydası olduğunu belirtti. Doğal balın bağışıklık sistemini güçlendirebileceğine dikkat çeken Dalkıran, içeriğinde bulunan antioksidanların vücuda destek sağladığını ve hastalıklara karşı direnci artırabileceğini söyledi.

Dalkıran ayrıca doğal balın balgam söktürücü ve yatıştırıcı özellikler taşıdığını, bu sayede öksürük ve boğaz ağrısı gibi rahatsızlıkları hafifletebileceğini, cilt sağlığında da önemli bir rol oynadığını belirtti.

Doğal baldan bahsederken, Bitlis balının öne çıktığını vurgulayan Dalkıran, “Bitlis balı, yüzyıllardır üretilen eşsiz bir doğal üründür. Bu bal, hem tat hem de sağlık açısından zengin bir kaynaktır” dedi.

“Hem Bölgeye Hem De Ülke Ekonomisine Faydalı”

Dalkıran, Bitlis balının faydalarını şöyle anlattı:

Bitlis balının yüksek antioksidan içeriği, vücut için oldukça faydalıdır. Ayrıca, bu ürünü üreten yerel arıcılarımız için bir geçim kaynağıdır. Bitlis balı ayrıca bölgenin ekonomisine önemli bir katkı sağlar.

Bitlis balı, sadece bir gıda ürünü değil aynı zamanda Bitlis’in kültürel mirasının bir parçasıdır.

Dünya çapında ödüle layık görülen bu özel balın korunması ve tanıtılması, hem bölgenin kalkınmasında hem de uluslararası tanıtımda önemli bir rol oynamaktadır.

Kaynak: HORECA Trend ve BETAV Balcılık ve Arıcılık A.Ş.

Devamını Oku
Reklam
Yorum Yapmak İçin Tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bal

Balparmak AR-GE Merkezi’ne 10 Milyon Dolarlık Yatırım 

Türkiye bal ve diğer arı ürünleri sektörünün lideri Balparmak, 4 yıl süren yoğun çalışmaları sonucu bilim dünyasına kazandırdığı yeni C4 analiz metodu ile Türkiye’nin bal ihracatının yaklaşık yüzde 30 artacağını öngörüyor. 8. Uluslararası Muğla Arıcılık ve Çam Balı Kongresi’nde gazetecilere konuşan Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, çam balının Türkiye’ye özgü ve çok değerli bir salgı balı olduğunu vurgulayarak, balda geliştirdikleri yeni metodun Avrupa’da da uygulamaya alındığını söyledi.

Yayınlandı

on

Türkiye’nin lider bal markası Balparmak’ın da katılımıyla gerçekleşen 8. Uluslararası Muğla Arıcılık ve Çam Balı Kongresi’ne katılan bilim insanları, arıcı birlikleri, otoriteler ve kamu kuruluşları, arı ürünleri sektöründeki çalışmaları ve gelişmeleri tüm dünya arıcılık sektörü ile paylaştı.

Kongrede iki önemli bilimsel sunum yapan Balparmak AR-GE Merkezi yöneticileri, geliştirdikleri yeni analiz metodlarıyla Türkiye’nin bal ihracatını artırmayı hedefliyor. Gelecek yıl 45. kuruluş yıldönümünü kutlamaya hazırlanan Balparmak, AR-GE merkezinde dört yıllık çalışma ile geliştirdiği yeni C4 analiz metodu, Avrupa’nın Türk çam balına olan bakışını değiştirdi. Bugüne kadar AR-GE merkezine 10 milyon doları aşan yatırım yapan markanın, bir salgı balı olan çam balının, çiçek balı analiz yöntemiyle incelenemeyeceği gerçeğinden yola çıkarak geliştirdiği yeni C4 analiz metodu, uluslararası hakemli dergilerde yayınlanmış ve dünya genelinde laboratuvarlarca kabul görmüştür. Baldaki taklit ve tağşişle mücadelede önemli bir araç olan bu yöntem, Türkiye’nin çam balı ihracatını yaklaşık yüzde 30 artırma potansiyeline sahiptir. AR-GE’ye yapılan yatırımlar ve yoğun çalışmalarla  geliştirilen yeni C4 analiz metodu, TSE standartlarına dahil edilerek resmileşmiş ve ülkemizin çam balı ihracatında yeni bir dönemin kapılarını açmıştır.

Bu yöntem sayesinde Türkiye’nin bal ihracatının yaklaşık yüzde 30 artacağını öngören Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, “Dünya çam balı üretiminin yüzde 95’i Türkiye’deki kızılçam ormanlarında yaşayan Anadolu Bal Arısı tarafından üretiliyor. Çam balı bir salgı balı çeşididir ve özel bir analiz metodu gerektirir. Uluslararası ticarette, tüm gıda ürünleri gümrüklerde analizlere tabi tutulur. Avrupa’daki laboratuvarlarda ise çam balı için ‘çiçek balı’ analizi kullanılıyordu. Avrupa’nın uyguladığı bu metod farklılığı nedeniyle Türkiye’nin ihraç ettiği çam balları gümrüklerden geri dönüyordu. Biz AR-GE’mize yaptığımız yatırım ve 4 yıl süren yoğun bilimsel çalışmalarımız sayesinde çam balına özgü olan bu yeni C4 analiz metodunugeliştirdik ve ülkemizin çam balı ihracatının önünü açtık” dedi.

Balparmak AR-GE Merkezi Avrupa’nın Birinci Sırasında Bulunan 4 Eşdeğer Laboratuvarlarından Biri

Türkiye’nin Avrupa’ya yönelik bal ihracatında yaklaşık yüzde 90’lık bir paya sahip olduğunu söyleyen Altıparmak, “Biz Balparmak olarak AR-GE merkezimize 10 milyon doların üzerinde yatırım yaptık. Türkiye’de bal ve diğer arı ürünleri alanında ilk ve gıda alanında TÜRKAK tarafından akredite sekizinci AR-GE merkeziyiz. Hatta tüm dünyada bal paketleme şirketleri arasında bu kadar gelişmiş başka bir merkez yok. 20 kişilik, çoğu doktora ve masterlı bir ekibimiz var. Bu merkez, aynı zamanda Avrupa’nın birinci sırada bulunan dört eşdeğer  laboratuvarından biridir” şeklinde konuştu.

Sektörün En Büyük Sorunu Piyasada Olan Hileli Ballar

İhracatta katma değer yaratmayı hedeflediklerini söyleyen Özen Altıparmak, “İhracatımızı fason üretim yerine kendi markamızı büyütecek şekilde kurguluyoruz ve cirodaki payını yüzde 15’lere çıkarmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu. “Sektörümüzün yaşadığı en büyük problem, piyasada taklit ve tağşişli olarak nitelediğimiz ve bal olarak satılan hileli ürünler. Bugün kilosu 70-80 liradan bal benzeri ürünler satılıyor. Doğal balın arıcıdaki fiyatı bile bu rakamın çok üstündedir” diyen Altıparmak, “Paketleme şirketleri olarak hileleri yakalamak için analiz tekniklerimizi geliştiriyoruz. Balparmak olarak elimizdeki bilgileri, sektör paydaşları, bakanlıklarımız ve dünya laboratuvarlarıyla paylaşıyoruz” ifadelerini kullandı. 

Yeni Cihazla 25 Dakikada Tüm Hileler  Tespit Ediliyor

Sektörün gelişimi ve tüketicinin korunması için AR-GE yatırımlarına sürekli devam eden Balparmak’ın Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak sözlerine şöyle devam etti: ‘’2022 yılında laboratuvarımıza kazandırdığımız yeni bir cihaz ile 25 dakikada bala çok benzeyen hileli ürünlerin içindeki tüm hile unsurlarını tespit edebiliyoruz. tahlil İleri AR-GE yatırımlarımız ve uzmanlığımız sayesinde bir ürünü 833 ayrı parametrede tahlil edebiliyoruz. Geliştirdiğimiz yeni analiz metotları hakemli dergilerde yayımlanıyor ve dünya laboratuvarları bu metotları alıp kullanıyor. Bu gerek sektörümüz gerekse ülkemiz adına çok önemli bir gelişme. Euromonitor verilerine göre dünyanın ilk 10 bal paketleme firmasından biriyiz. Bu da bize sektörün gelişimi ve tüketicinin korunması  açısından sorumluluk veriyor.”

Türkiye’de 4 Milyon Adet Arılı Kovan Var, Gerçek Bal Rekoltesi 60—70 Bin Ton Civarında

Son yıllardaki orman yangınları nedeniyle çam balında yüzde 20 civarında rekolte düşüklüğü yaşandığını kaydeden Altıparmak, “Nielsen verileri ve sektör tecrübeme göre, Türkiye’de 4 milyon adet arılı kovan bulunuyor. Kovan başı ortalama 15 kilogram verimlilikle 60-70 bin ton civarında gerçek bal rekoltesi olduğunu tahmin ediyorum. Türkiye’de arıcı yaş ortalaması 55’i buldu. Gençler ve kadınlar sektöre kazandırılmalı.  Bunun için 2015 yılından bu yana çalışıyoruz. Balparmak Arıcılık Akademisi çatısı altında daha kaliteli ve verimli arı ürünleri üretilmesini destekleyen eğitimler veriyoruz. 2025 yılında da Arıcılık Akademimiz yine güzel projelere imza atacak. Arıcılık mesleğinin gençleşmesi ve sürdürülebilirliği için en önemli adımlardan biri, kadınları ve gençleri mesleğe kazandırmaktır. Biz de bu nedenle, kadınlara ve gençlere pozitif ayrımcılık yaparak onların sektöre katılımını destekliyoruz.” dedi.

“Şeffaflığa İnanıyoruz, Balparmak Kampüsümüz Herkese Açık”

İstanbul Çekmeköy’de 44 bin metrekare alan üzerine kurulu Balparmak Kampüsü’e gelen ön numunelere yapılan doğallık testleri sonucunda yaklaşık yüzde 40’ını geri çevirmek zorunda kaldıklarını söyleyen Altıparmak, “Doğal bala ulaşmak için gelen her parti ürünün tamamına bakmak zorundayız. Ben şeffaflığa önem veriyorum. Rakiplerimizi biz meslektaş olarak görüyoruz. Bütün bilgi birikimimizi paylaşmaya hazır olduğumuzu her fırsatta dile getiriyorum. Çünkü biz Balparmak olarak tek başımıza sektörü düzeltemeyiz, bütün paydaşların aynı bilgi düzeyinde olması lazım ki, piyasadaki sahtecilerle topyekün mücadele edebilelim. Balparmak kampüsümüz herkese açık, tüketicilerimizden sanayicilere kadar kampüsümüzü görmek isteyen herkesi bekliyoruz” şeklinde konuştu.

Kaynak: HORECA TREND ve Balparmak

Devamını Oku

Bal

“Tüketicimize Karşı En Büyük Sorumluluğumuz Gıda Güvenliği”

Tüketiciler için hayati öneme sahip olan “Gıda Güvenliği” konusunun ele alındığı 8. Uluslararası Gıda Güvenliği Kongresi, 9-10 Mayıs tarihlerinde gerçekleşti. Türkiye’nin 1 Numaralı Doğal Bal Markası* Balparmak’ın Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak “Gıda Sektörü Gıda Güvenliğini Konuşuyor” panelinde “Balparmak olarak, Tüketicimize karşı en büyük sorumluluğumuz gıda güvenliği, şeffaflık ve izlenebilirliktir. Bu nedenle balda yapılan hile ile ciddi bir mücadele halindeyiz ve tüketicimize tam 44 yıldır doğal bal sunuyoruz” dedi.

Yayınlandı

on

Sektörün önde gelenleri, gıda sektörünün en önemli başlıklarından biri olan “Gıda Güvenliği” konusu için 8. Uluslararası Gıda Güvenliği Kongresi’nde, bir araya geldi. Avrupa Gıda Güvenliği Ajansı (EFSA) tarafından açıklanan raporda hileli üretimi en kolay 6. gıda ürünü olarak ele alınan bal, kongrenin önemli konu başlıklarından birini oluşturdu. Kongrede konuşan bal ve diğer arı ürünleri sektörünün lider markası Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, AR-GE merkezlerinde yapılan bilimsel çalışmalarla, balda taklit ve tağşişin analiz edilmesi konusunda dünyaya örnek olacak buluşlar gerçekleştirdiklerini vurguladı. Altıparmak’a, Balparmak AR-GE ve Kalite Direktörü Dr. Emel Damarlı ve “Baldaki Güncel Taklit ve Tağşiş Uygulamaları ve Hile Tespitinde Yaygın Olarak Kullanılan Analitik Yaklaşımlar Üzerine Kapsamlı Bir İnceleme” adlı sunumuyla Balparmak Analitik AR-GE Müdürü İsmail Emir Akyıldız eşlik etti.

Özen Altıparmak, gıda güvenliğini markalaşmanın temel unsuru olarak gördüğünü belirttiği konuşmasında, “Ülkemizde açıkta satılan kontrolsüz ballar veya denetim eksiği olan ürünlerin raflarda yer almasıyla mücadele ediyoruz. Bu mücadele kapsamında kendimizi bilimsel açıdan da sürekli olarak geliştiriyoruz. Örneğin; 2022 yılında Balparmak AR-GE Merkezimize yaptığımız yeni teknolojik yatırım ile piyasada çok yaygın olarak yapılan hileli bal çeşidi olan ve ancak ileri teknoloji ile yapılan detaylı analizlerle ortaya çıkarılabilen mısır, pancar, pirinç, agave gibi şeker şuruplarından yapılan ürünleri tespit ediyor ve raporluyoruz. Ayrıca bu şuruplardan elde edilen hileli bala gerçek bal algısı vermek amacıyla katılan gıda boyalarını ve enzim katkılarının varlığını da  doğruluğu yüksek ve hassas bir formatta tespit edebiliyoruz. Balparmak olarak tam 44 yıldır, bir balın hileli olup olmadığını laboratuvarlarımızda yaptığımız analizlerle tespit edebiliyor ve sadece doğal balı ve arı ürünlerini sofralara sunuyoruz. Ancak tespit edilen hile yönteminin bilimsel nitelik kazanarak yayımlanabilmesi için bunun bilimsel metotlarla raporlanabilir olması gerekiyor. Bugün yeni teknolojik donanımızla beraber alanında uzman 20 mühendisimizin yoğun çalışmaları sayesinde geliştirdiğimiz metotlarımızı, tüm dünya ile paylaşır durumdayız. Ülkemiz adına gurur verici olan kısım ise; arı ürünlerinde yapılan taklit ve tağşişle (hile) mücadele kapsamında geliştirilen bu önemli bu metotları tüm dünyada ilk defa Balparmak AR-GE merkezimizin bulmuş olmasıdır” dedi.

Tüketicimize Ürünlerini Doğal Olduğunu Doğrulatabilme İmkanı Sunuyoruz

Altıparmak, yıl boyunca Türkiye’nin dört bir yanındaki arıcılardan topladıkları arı ürünlerini, Türkiye’nin ilk, Avrupa’nın en kapsamlı dört eşdeğer Bal ve Arı Ürünleri İhtisas Laboratuvarı olan “Balparmak APILAB” da 4 aşamalı analiz süreci ile en az 100 parametrede doğallık testinden geçirdiklerini ve ileri metotlarla yapılan bu analizlerin sonucunda doğallığından yüzde 100 emin oldukları ürünleri sofralara sunduklarını belirtti. Güvenli gıdanın; besin değerini kaybetmemiş, fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik açıdan temiz olan ve bozulmamış olması gerektiğine işaret eden Altıparmak, “Gıdanın insan sağlığını etkilemeyecek, çevre sorunları yaratmayacak ortamlarda elde edilmesi, işlenmesi ve korunması gerekir. Bu anlamda gıdaların üretim, işleme, saklama, taşıma ve dağıtım aşamalarında gerekli kurallara uyulması ve önlemlerin alınması çok büyük önem arz ediyor. Tüketiciler evlerine giren gıda ürünlerinin gıda güvenliğine uygun şekilde üretilip üretilmediğini bilemiyor. Oysa gıda güvenliğinde şeffaflık ve izlenebilirlik birinci kural olmalı. Balparmak olarak 2015 yılında hayata geçirdiğimiz “İZLENEBİLİRLİK” projemiz sayesinde tüketiciyi alacağı ürünü sorgulamaya teşvik ediyoruz. Biz “izlenebilirlik”le tüketicimize ürünlerini doğrulatabilme ve ürünlerin analiz raporuna ulaşma imkanı sunuyoruz. Tüketicimize ürünümüz daha market rafındayken, üzerinde bulunan QR kodu cep telefonundan okutarak doğallığından ve saflığından emin olmalarını sağlıyoruz. İstiyoruz ki; tüketici evine götürdüğü, sofrasına koyduğu ürünün içeriğini, ürünün sahip olması gereken kalite değerlerine sahip olup olmadığını, hangi bölgeden geldiğini, içindeki polen çeşitlerini, bitki-çiçek kaynağını yani ürünün saf ve doğal olup olmadığını anlayabilsin” şeklinde konuştu.

Balparmak Arıcılık Akademisi İle 7000 Kadın ve Genç Arıcıya Ulaştı

Şeffaflığı ve izlenebilirliği tüketicilerine karşı duydukları bir sorumluluk olarak gördüklerini belirten Özen Altıparmak, konuşmasının devamında arılar ve arıcılara karşı da sorumlulukları olduğunu dile getirdi. 2018 yılında hayata geçirilen Balparmak Arıcılık Akademisi’nin bu nedenle kurulduğunu söyleyen Altıparmak sözlerine şöyle devam etti:

“Kırsal kalkınma bölgelerindeki kadın ve gençlerin arıcılığa kazandırılmasına ve arıcılık mesleğinin sürdürülebilirliğine destek olmayı amaçlıyoruz. Bugüne kadar yüz yüze eğitimlerle 700, online eğitimlerle de 700’den fazla kadın ve gence ulaşmayı başardık. Eğitimlerimizde, katma değerli arı ürünlerini daha verimli ve kaliteli üretmenin yanı sıra, modern arıcılık teknikleri eğitimleri ile arıcılıkta verimliliği ve kaliteyi artırmaya yönelik olarak “doğru bilinen yanlışları” düzeltmeye çalışıyoruz. Eğitimlerimiz sayesinde arıcılık mesleğini genç nesillere özendirmeyi ve hane gelirlerini artırmayı amaçlıyoruz” dedi.

Kaynak: HORECA Trend ve Balparmak

Devamını Oku

Bal

Dünya Arı Günü’nde Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak’tan Çağrı

Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, Dünya Arı Günü’nde tarım ilaçlarının kontrollü kullanılması konusunda çağrı yaptı. Altıparmak, “Bir bal arısı polen ve nektar toplamak için kovanından 80 km² alanda uçabiliyor. Olumsuz çevre koşulları ve tarım alanlarının kontrolsüz ilaçlanması, arı popülasyonuna ve balın kalitesine zarar veren iki önemli etken. Çiftçilerimiz, iyi tarım ilacı kullanımı ve ilaçlamanın arıların uçmayacağı gece saatlerinde yapılması konularında teşvik edilmeli ve denetlenmeli” dedi.

Yayınlandı

on

Arılar, insan neslinin devamı için kritik öneme sahip canlılardır. Arıların 100 milyon yıldır dünyada olduğu kabul ediliyor. İnsanlığın tarihi ise sadece 300 bin yıl. Soframıza gelen her 3 gıdadan biri arılar sayesinde üretiliyor; gıdaların yüzde 90’ı, 82 farklı bitki türünden elde ediliyor. Bu 82 türün 63’ü ise arılar tarafından tozlaştırılarak tohumları çevreye saçılıyor. İklim değişikliği, yanlış, bilinçsiz ve kontrolsüz tarımsal ilaçlama, kirli su kaynakları gibi olumsuz etkenler arı popülasyonunu azaltırken, bizleri de çok değerli bir besin kaynağı olan arı ürünlerinden mahrum bırakıyor. Oysa dünya üzerinde bozulmadan, değerlerini koruyarak uzun yıllar kalabilen ender besinlerden biridir bal…

Arıların önemini vurgulamak ve bu konuda farkındalık yaratmak için tüm dünyada her yıl 20 Mayıs, “Dünya Arı Günü” olarak kutlanıyor. Yarım asıra yakın bir süredir, arılar ve arıcılığın geliştirilmesi için çaba sarf eden Türkiye’nin bir numaralı bal markası Balparmak’ ın Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak da Dünya Arı Günü’nde bu konuya dikkat çekti. Altıparmak, “Bir bal arısı polen ve nektar toplamak için kovanından 80 km² alanda uçabiliyor. Bu nedenle olumsuz çevre koşulları ve tarım alanlarının kontrolsüz ilaçlanması, arı popülasyonuna ve arı ürünlerinin kalitesine önemli oranda etki ediyor. Doğanın sürdürülebilirliği için ciddi önlemler alınması gerekiyor” dedi.

Doğayla Dost, Ekolojik Tarım İlaçlarının Kullanımı Teşvik Edilmeli

Arı varlığının korunması için acil önlem alınması gerektiğine işaret eden Altıparmak, çiftçilerin, iyi tarım ilacı kullanımı ve ilaçlamanın arıların uçmayacağı gece saatlerinde yapılması konularında teşvik edilebileceğini belirtti. Kamu otoritelerinin bu konudaki denetimleri artırmasının da önemini vurgulayan Altıparmak, “Ekosisteme ciddi etkileri olan tarım ilaçları maalesef ülkemizde de yaygın bir şekilde kullanılıyor. Zehirli kimyasallar içeren ilaçlar kullanmayan, doğayla uyumlu ekolojik üretim yapan üreticilerin desteklenmesi ve çoğalması bu nedenle çok önemli. İlgili kurumlar ve karar vericiler, bu konudaki yaptırımları ülkemizde de hızlıca uygulamalı, denetim ve bilinçlendirme çalışmalarına ağırlık vermeli ve ekolojik, doğayla dost, sürdürülebilir yöntemleri teşvik etmeli” şeklinde konuştu.

Dünyanın En Kadim Emekçileri Olan Arıların Günü Kutlu Olsun!

Arıların, yeryüzünün en eski sakinlerinden biri olduğunu vurgulayan Altıparmak, şunları söyledi: “Dünyadaki varlıkları insanoğlundan da öncesine dayanan ve dünyayı tam anlamıyla “çekip çeviren” arılara ne kadar teşekkür etsek az… Arıları korumak adına atacağımız doğru adımlarla, sadece onların değil; tüm dünyanın geleceği için daha iyi koşullar yaratmak mümkün! Çünkü arı olmazsa tozlaşma olmaz, bitki olmaz, hayvan olmaz, sonunda da insan olmaz. Dünyanın en lezzetli doğal besinlerinden birinin üreticisi olan arılar, sıra dışı yaşam döngüleri ve koloni yapılarıyla, canlılar aleminin en merak uyandırıcı varlıkları arasında yer alıyor. Bu minik canlılar, yaşam döngüleri boyunca doğanın sürdürülebilirliğine önemli bir katkı sunuyor. Arı popülasyonunun gezegenimizdeki rolünü tüm nesillere anlatabilmek için hala atılması gereken çok fazla adım var. 2017 yılından beri her yıl, dünya genelinde düzenlenen Dünya Arı Günü kutlamaları, şimdiye dek arı ve ekosistem ilişkisine dair farkındalık yaratmak amacıyla atılmış en kapsamlı adımlar arasında yer alıyor.”

Arıcılık Mesleği Hileli Ballar Yüzünden Yaşlanıyor!

Arıcıların, piyasada satılan hileli ballardan dolayı oluşan haksız rekabetle başa çıkmakta zorlandıklarını kaydeden Altıparmak, “Yaklaşık yarım asırdır arıların varlığının korunması ve arıcılık mesleğinin gelişimi için çalışıyoruz, balda yapılan hileler nedeniyle tüketici kadar, işini alın teriyle yapan emektar arıcılar da zarar görüyor. Türkiye, arı popülasyonu bakımından dünyanın ilk on ülkesi arasında yer alıyor. Arıcılık ülkemizde yan ürünleriyle beraber oldukça geniş bir istihdam ortamı sağlıyor. Arıcılığın babadan evlatlara geçmesi, ailenin arıcılıktan geçimini sağlaması çok önemli. Oldukça meşakkatli olan bu mesleğe bir de mücadele edilmesi gereken taklit ve tağşiş sorunu eklendi. İşini hakkıyla yapan arıcılarımız, piyasada satılan hileli ballarla rekabet etmeye çalışıyor. Bu yorucu mücadele nedeniyle zaten zorlu olan mesleğin karlılığı da azalmaya başladığı için arıcılık artık genç aileler tarafından tercih edilmiyor, yani arıcılık mesleği yaşlanıyor. Bu riski görüp, 2018 yılında Balparmak Arıcılık Akademisini hayata geçirerek kadın ve genç arıcıların mesleğe kazandırılması misyonunu üstlendik. Kırsal kalkınma bölgelerindeki kadın ve gençlerin arıcılığa kazandırılması ve arıcılık mesleğinin sürdürülebilirliğine destek olmayı amaçladık. Bugüne kadar yüz yüze eğitimlerle 700, online eğitimlerle de 700’den fazla kadın ve gence ulaşmayı başardık. Eğitimlerimizde, katma değerli arı ürünlerinin daha verimli ve kaliteli bir şekilde üretilmesinin yanı sıra, modern arıcılık teknikleri eğitimleriyle arıcılıkta verimliliği ve kaliteyi artırmaya yönelik olarak ‘doğru bilinen yanlışları’ düzeltmeye çalışıyoruz. Eğitimlerimiz sayesinde arıcılık mesleğini genç nesillere özendirmeyi ve hane gelirlerini artırmayı amaçlıyoruz” dedi.

En Fazla Hileye Maruz Kalan Gıda Ürünü Bal

EFSA tarafından yapılan araştırmaya göre, gıda ürünleri arasında en fazla hileye maruz kalanlardan biri olan balın, doğalına ulaşmak ve sofralara sunulana kadar doğallığını korumak için büyük mücadele verdiklerini vurgulayan Altıparmak, balda taklit ve tağşişin, yani hilenin analiz edilmesi konusunda tüm dünyada bir ilk olan buluşlar gerçekleştirdiklerini belirtti. Gıda güvenliğini, markalaşmanın temel unsuru olarak gördüğünü belirten Altıparmak, sözlerine şöyle devam etti: “Ülkemizde açıkta satılan ballar veya denetim eksiği olan ürünlerin raflarda yer almasıyla mücadele ediyoruz. Balparmak AR-GE Merkezimize yaptığımız teknolojik yatırımlar ve farklı disiplinlerden oluşan uzman akademisyen kadromuz sayesinde hileli bal olarak kayıtlara geçen mısır, pancar, pirinç, agave gibi şeker şuruplarından elde edilen ve bal diye satılan her türlü ürünü tespit edebiliyoruz. Ayrıca bu şuruplardan elde edilen hileli bala gerçek bal algısı vermek amacıyla katılan gıda boyalarını ve enzim katkılarının varlığını, doğruluğu yüksek ve hassas bir formatta tespit edebiliyoruz. Bu mücadeleyi hem tüketiciyi korumak hem de işini hakkıyla, alın teriyle yapan arıcının emeğini korumak için veriyoruz” dedi.

Dünya Arı Günü Nasıl Doğdu?

Dünya Arı Günü, arı ve yaşam arasındaki bağın önemine dikkat çekmek amacıyla çeşitli etkinliklerle kutlanmakta olan özel bir zaman dilimini oluşturuyor. Birleşmiş Milletler (BM) tarafından ilan edilen Dünya Arı Günü, yaz mevsiminin yaklaştığı ve arı popülasyonlarının doğaya akın ettiği mayıs ayında kutlanıyor. Dünya Arı Günü kutlamaları, her yıl 20 Mayıs’ta gerçekleştiriliyor. Bu tarihin Dünya Arı Günü ilan edilmesinde, modern arıcılığın babası olarak bilinen Slovenyalı Apiarist Anton Janša’nın doğum günü olması temel nedeni oluşturuyor. Bunun özel bir gün olarak kutlanmaya başlamasında ise 2030 yıl bitimine kadar ulaşılması amaçlanan BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri önemli bir rol oynuyor. Bu evrensel eylem çağrısı, ekosistemin ve biyolojik çeşitliliğin korunması adına tüm ülkeleri harekete geçmeye davet ediyor. 20 Mayıs’ın Dünya Arı Günü olarak kutlanması; 20 Aralık 2017 tarihinde düzenlenen BM Genel Kurulu toplantısında oy birliği ile kabul edildi. Arı ve insan yaşamının tüm alanlarda sıkı bir bağa sahip olmasından hareketle Kurul’da sunulan karar tasarısı, 115 ülkenin ortak katılımıyla büyük bir destek gördü. 2021’de dördüncü kez kutlanan 20 Mayıs Dünya Arı Günü, hemen hemen tüm ülkelerde her yıl daha büyük organizasyonlarla kutlanmaya devam ediyor. Arılar besinlerini elde etmek amacıyla çiçekten çiçeğe gezerken, aynı zamanda bitkilerdeki tozlaşmaya da aracılık ediyor. Hatta yeryüzündeki polen alışverişinin büyük çoğunluğunu sağlayarak, ekosistemin devamlılığında en kritik rolü oynuyor. Arıların tüm bu faaliyetleri, insanlar tarafından en sık tüketilen besinlerin yüzde 70’inin üretilmesini sağlıyor. Bu da tükettiğimiz hemen her öğünü arılara borçlu olduğumuz anlamına geliyor.  Arıların yok olması durumunda, bitkilerin tozlaşmasında yüzde 80’e kadar azalma olacağı tahmin ediliyor. Bu da çiçekli bitkiler (meyve, sebze vb.) başta olmak üzere pek çok flora üyesinin, soylarının hızla tükeneceğini gösteriyor. Bitki soyları bu denli tükendiğinde, yeryüzündeki doğal yaşamın yanı sıra insan hayatında da olumsuz yönde büyük değişimlerin olacağı kaçınılmaz görünüyor. Kısacası; bu yönden bakıldığında arı kelimesinin karşılığını hem “saflık” hem de “hayat” oluşturuyor!

Arıları Nasıl Koruyabiliriz?

  • Ev ve bahçelerde böcek ilacı kullanımı azaltılmalı.
  • Plansız şehirleşmenin önüne geçilmeli ve doğal alanların korunması sağlanmalı.
  • Tarımda zirai ilaçlama azaltılmalı ve iyi tarım uygulamaları yaygınlaştırılmalı.
  • İklim değişikliğine karşı ülke çapında stratejik önlemler alınmalı.
  • Yeni nesillerde doğa bilincinin yerleşmesi amacıyla programlar ve etkinlikler düzenlenmeli.
  • Arıcılık faaliyetleri için daha fazla teşvik oluşturulmalı.
  • Tarım ve peyzaj alanlarının yanı sıra mülklere ait bahçelerde ve balkonlarda da arıların faydalanabileceği çiçekli bitkilerin ekimi yaygınlaştırılmalı.

Toplumdaki arı korkusunun yenilmesi adına kamu, arıların savunma mekanizmasına dair daha çok bilinçlendirilmeli.

Balparmak Hakkında

Tüketicisine sunduğu kalite standardı ile farklılaşan, balın ve arı ürünlerinin doğallığını ve saflığını koruyarak hak ettiği en yüksek değere çıkarmak misyonuyla çalışan Balparmak, bu anlamda sektörün öncülüğünü üstleniyor. Gıda güvenliği konusunda uluslararası standartlara göre çalışan Balparmak, FSSC 22000 (FoodSafetySystemCertification) ve BRCGS (British RetailConsortium Global Standarts) gibi uluslararası gıda güvenliği sistemleri sertifikalarına da sahip. Türkiye’nin bal ve diğer arı ürünleri alanındaki ilk, gıda alanında 8’inci AR-GE Merkezi’ne sahip olan Balparmak; TÜRKAK tarafından akredite olan Bal ve Diğer Arı Ürünleri Araştırma ve Kalite Kontrol Laboratuvarı sayesinde, tüketicilerine sunduğu ürünlerini en az 100 parametrede analiz ediyor.

Kaynak: HORECA Trend ve Balparmak

Devamını Oku

Popüler Haberler

Copyright © 2024 Orbis Medya Bilgi ve İletişim Teknolojileri Ltd. Şti. Her hakkı saklıdır. Web sitemizdeki haber, makale ve içeriklerin her hakkı saklıdır.
İçeriklerimizin izinsiz kullanımı halinde yasal işlem başlatılacaktır.